"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
DAVA TARİHİ : 02.06.2017
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/208 E., 2018/216 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar ve davalılar ..., ... ve ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar ve davalılar ..., ... ve ...'ün istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar ve davalılar ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, davalılar ile ortak murislerine ait taşınmazın kamulaştırma bedelinin, murisin vekili davalı ...’nin yetkilendirdiği avukat tarafından tahsil edildiğini ve murise sağlığında verilmediğini, davalı ...’nin bu şekilde vekalet görevini kötüye kullandığını, diğer davalılar ile uzlaşı sağladıklarını fakat davacılara mirasçılık payları oranında herhangi bir ödeme de yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uzman bilirkişilerce tespit edilecek kamulaştırma bedelinin haksız edinme tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte belirlenecek miktardan şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı ..., yetki ve zamanaşımı itirazında bulunarak davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu, iddiaların asılsız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı ..., yetki ve zamanaşımı itirazında bulunarak, murisin kamulaştırma bedelinin bizzat aldığını ve sağlığında tasarrufta bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı ..., davacı iddialarının asılsız olduğunu, muris babalarının sağlığında kamulaştırma bedeli üzerinde kendisinin tasarrufta bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı ..., muris babasının davalı ...'e vekalet verdiğinden haberinin olmadığını, Hollanda da yaşadığını, bu nedenle Milli Savunma Bakanlığı’na yapılan satıştan ve alınan paradan haberinin olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., yetki ve zamanaşımı itirazında bulunarak muris babalarının sağlığında kamulaştırma bedeli üzerinde kendisinin tasarruf ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararıyla; "...zamanaşımı def'isi yönünden dosya değerlendirildiğinde; Yargıtay'ın istikrar kazanmış içtihatlarında da belirtildiği üzere vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davalar zamanaşımına tabi olmaksızın her zaman açılabilecek nitelikte davalar olduğundan davalıların zamanaşımı def'isi mahkememizce hukuken kabul edilebilir nitelikte bulunmamıştır.
Dosyada çözümlenmesi gereken sorun, vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanmadığının açıklığa kavuşturulmasıdır. Yukarıdaki mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere, vekil , vekil edene karşı hesap verme borcu altındadır. Davalılardan ... (VEKİL), 30.10.2017 tarihli celsede kamulaştırma parasının ... ... Şubesine kendi adına yatırıldığını, parayı çekip ortak murisleri babasına teslim ettiğini, babası olduğu için belge almasının söz konusu olmadığını beyan etmiştir. Borçlar Kanununun ilgili maddelerine göre vekilin hesap verme Dinlenen davacı tanıklarının beyanlarında, kamulaştırma bedelinin, tarafların ortak murisi ...'e ödendiğini açıkça beyan etmeleri, özellikle taraflarla akrabalıkları olmayan davacı tanığı ...'in, ortak muris Osman'ın kamulaştırma bedelini aldığını bizzat kendisine söylemesi, davacı tanıklarının davacı ...'nin oğlu olmaları, hatta davacı tanığı ...'nun, davalı ...'nin bu paradan pay verip vermediğini bilmediğini beyan etmesi karşısında, davacı tanıklarının davacı ... nin oğlu olmaları, görgüye dayalı bilgileri olmaması, davalı tanıklarından ... ve ...'nin taraflarla akrabalıklarının olmaması, beyanlarının görgüye dayalı olması karşısında, davalılar tanıklarının beyanlarına üstünlük tanınması kanaatine ulaşılmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları karşısında, davalı ...'ün vekalet görevini kötüye kullanmadığı kanaatine varıldığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalılar ..., ... ve ... istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar, dava dilekçesindeki hususları tekrar ederek, davalı vekilin hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalıların beyanlarının kendi içinde çelişkili bulunduğunu, kamulaştırma bedelinin murise ödenmiş olması hususunun tanık ile ispatlanamayacağını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar ..., ... ve ..., davanın esastan değil zamanaşımı süresinin dolmuş olması sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmesini istemişlerdir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “...davalı vekil ... kamulaştırma bedelini babasına verdiğine ilişkin savunmasının ispatı için tanık deliline dayanmış ve gösterdiği tanıklar mahkemece dinlenmiştir. Davalı tanıkları ve davalıların beyanları birlikte değerlendirildiğinde davalının vekaleten tahsil ettiği kamulaştırma bedelinin babasına ödediği olgusu ispatladığından yerel mahkeme kararının gerekçesinde delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacılar vekilinin bu husustaki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Davacı taraf diğer davalıların vekil olan davalı ... ile uzlaşı sağlayarak eylemlerine dolaylı yoldan iştirak ettiklerini iddia etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.", hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan hükümler doğrultusunda diğer davalılara karşı ileri sürülen iddiayı ispat yükü davacı tarafta olup, davacı tarafça bu husus usulüne uygun delillerle ispatlanamadığından yerel mahkeme kararının gerekçesinde delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacılar vekilinin bu husustaki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı TBK. nın 147/5. (818 sayılı BK. nun 126/4.) maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin vekalet aktinden kaynaklanan ve vekil ile müvekkil arasındaki çekişmelerde (iç temsil ilişkilerinde) uygulama yeri bulacağı tartışmasızdır. Eldeki davada ileri sürülen hukuki sebebe (dış temsil ilişkisine) dayalı isteklerde anılan yasa hükmünün uygulama yeri bulunmadığından davalılar ..., ... ve ... vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesinin karar başlığında davacı ... gösterilmiş olup ...'ın ölü olduğu halde mirasçılarının karar başlığında belirtilmemesi mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olduğundan ve Dairemizce verilen kararın niteliğine göre kaldırma sebebi yapılmamıştır.
HMK'nun 355 inci maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğu” gerekçesiyle davacılar vekilinin ve davalılar ..., ... ve ... vekili istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı ..., ... ve ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar dava dilekçesi ve istinaf dilekçesindeki hususları tekrar ederek, hükme esas alınan tanık beyanlarının murise ödeme yapıldığı konusunda görgüye dayalı olmadığı bu nedenle itibar edilemeyeceğini, davalı vekilin hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirterek Bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemişlerdir.
Davalılar ..., ... ve ..., davanın zamanaşımından reddi gerekirken esastan reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Kahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 203/1a maddesi: Aşağıdaki hâllerde tanık dinlenebilir: a) ... ve ..., kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nıun 508 inci maddesi: Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür.
Vekil, vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle tarafların kardeş olmaları ve senetle ispat kuralının istisnası bulunması karşısında tanık dinlenmesinin yerinde olduğu ve vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası karşısında zamanaşımı süresinin dolmamış olmasının anlaşılmasına
göre temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararına bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.