"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/196 E., 2021/380 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın reddi
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı vekili
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına, karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili; davalı avukata 22.05.1995 tarihinde vekaletname verdiğini, davalı tarafından İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 1995/897 esas sayılı dava dosyasının takip edildiğini, davalının, avukatlık unvanının gerektirdiği özen, saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmediğini, görevini gereği gibi yerine getirmeyerek kendisini zarara uğrattığını, davalıyı haklı olarak 30.07.2001 tarihinde azlettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğramış olduğu maddi ve manevi zararlar nedeniyle, 10.000 TL manevi tazminat ile 80.000 TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline, ayrıca davalıya vermiş olduğu 1.000 TL peşin vekalet ücreti ve masraf olarak verdiği 1.650 TL’nin, ödendiği tarihteki değerleri ile İş Bankası likit fona endekslenerek iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı 06.08.2018 tarihinde vefat ettiğinden, 13.09.2018 tarihli veraset ilamı dosyaya sunularak mirasçısı ... tarafından yargılamaya devam edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1995/897 ve 1995/894 E. sayılı davalarını kusursuz bir şekilde takip edip sonuçlandırdığını, buna rağmen davacının kendisini haksız olarak azlettiğini, ödenmeyen ücret alacaklarının tahsili için açmış olduğu davaların lehine sonuçlandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece; taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinin davacı tarafından haksız yere feshedildiğinin ve davalının azlinin haksız olduğunun, kesinleşmiş mahkeme kararları ile sabit olduğu, bu nedenle davacının, azlin haklı olduğunu iddia ederek maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceği, verdiği vekalet ücretini de geri isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 18.03.2014 tarihli ve 2013/19151 E., 2014/7669 K. sayılı ilamıyla; davalı avukat tarafından davacıyı vekaleten takip edilen İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 1995/897 E. sayılı dava dosyasında, mahkemece reddedilen İş Bankası (B) ve (C) hisse senetleri yönünden, davalı avukatın kararı temyiz etmediği için bu senetler yönünden özen görevini yerine getirmediği kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğu, olayda davalı avukatın vekaleti ifada kusurlu davrandığının kabulü gerektiği, davalının sorumluluğuna gidebilmek için, davalının eylemi nedeniyle davacının bir zarara uğrayıp uğramadığının, eylemle zarar arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının da belirlenmesinin gerekli olduğu, söz konusu Ticaret Mahkemesine ait 1995/897 E. sayılı dava dosyasında davalı avukatın, reddedilen hisse senetleri yönünden temyiz yoluna başvurmuş olması halinde, davacı yararına bir sonuç alınıp alınamayacağı konusunda, gerektiğinde uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararı bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece; reddedilen B ve C hisseleri ile ilgili olarak temyiz yoluna başvurulsa dahi sonucun değişmeyeceği, eş anlatımla vekilin kusurunun vekil edenin zararına yol açmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 03.06.2020 tarihli ve 2018/1586 E., 2020/4174 K. sayılı ilamıyla; bilirkişi raporları arasında çelişki mevcut olduğu, raporların hüküm kurmaya elverişli görülmediği, mahkemece söz konusu Ticaret Mahkemesine ait dava dosyasında davalı avukatın, reddedilen hisse senetleri yönünden temyiz yoluna başvurmuş olması halinde, davacı yararına bir sonuç alınıp alınamayacağı konusunda, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, itirazları da karşılar şekilde gerekçeli, nedenlerini açıklayıcı taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınmak ve iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermek sureti ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği ve yine davacı ve davalı arasında dava konusu yapılan talepler yönünden, özellikle derdestlik ve kesin hüküm bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararı bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, derdestlik ve kesin hüküm konusunda davaların incelenmesinde azlin haklı olduğu ileri sürülerek vekile ödenen paraların iadesi istenildiği, eldeki davada ise ilk bozma ilamının ardından 9. Asliye Ticaret Mahkemesindeki kararın temyiz edilmemiş olması nedeniyle davacının uğradığı olası zararların uyuşmazlık konusu haline geldiği, bu davada derdestlik itirazının haklı olmadığı, çelişkinin giderilmesi için yeniden bilirkişi raporu alındığı, B ve C tertip hisse senetleri ile ilgili temyiz yoluna başvurulsa dahi sonucun değişmeyeceğinin ifade edildiği, davacının esas alınmasını istediği ilk rapordaki değerlendirmelerin kanaate dayalı olduğu, 9. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davada kabul ile sonuçlanan bölümün gerekçesi ile red ile sonuçlanan bölümün gerekçesi ve dayandığı bilirkişi raporlarının aynı olduğu, kabul ile ilgili karar temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, red ile ilgili karar temyiz edilmiş olsaydı dahi bozulmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 13.10.2022 tarihli ve 2022/2238 E., 2022/7786 K. sayılı kararıyla dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili; son alınan bilirkişi raporunun yeterli olmadığını, değerlendirme yapmadığını, sadece raporlar arasında inceleme yaptığını, davalının kısmı redde ilişkin kararı temyiz etmeyişinin taraflar arasında 20 seneyi aşkın bir uyuşmazlığa sebebiyet verdiğini, bu durum vefatına kadar kendisini sürekli olarak meşgul ettiğini, vefatından sonra ise bu davalar mirasçısı nezdinde yoğun üzüntüye sebebiyet verdiğini, bu suretle kişilik haklarını ihlal ettiğini, davalının kendi kusuruyla sebep olduğu 20 yılı aşkın uyuşmazlıktan dolayı murisin ve mirasçısının içinde bulunduğu elem ve manevi çöküntüyü dikkate almadığını, uğranılan manevi zarara ilişkin değerlendirme yapmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesi.
2. 818 sayılı Borçlar Kanunu Umumiyet İtibariyle başlıklı 390 ıncı maddesi şöyledir:
"Vekilin mesuliyeti, umumi surette işçinin mesuliyetine ait hükümlere tabidir.
Vekil, müvekkile karşı vekaleti iyi bir suretle ifa ile mükelleftir.
Vekil, başkasını tevkile mesul veya hal icabını kendi yerine ikameye müsait bulunmadıkça müvekkilünbihi kendisi yapmaya mecburdur."
3. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun Tazminat İsteklerinde Zamanaşımı başlıklı 40 ıncı maddesi şöyledir:
" İş sahibi tarafından sözleşmeye dayanılarak avukata karşı ileri sürülen tazminat istekleri, bu hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde zararı doğuran olaydan itibaren beş yıl geçmekle düşer."
3. Değerlendirme
1.İlk Derece Mahkemelerinin nihai kararlarına karşı karar düzeltme yoluna başvurulması 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesinde sayılı sebeplerinin birinin varlığı halinde mümkündür.
2.Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle bozma kararlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin davalı vekilince ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının ve bilirkişi raporunun çelişkiyi giderici nitelikte ve denetime elverişli olduğunun, davalının vekil olarak İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1995/897 E. sayılı dosyasını temyiz etmiş olsa dahi sonucun değişmeyeceğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinde bildirdiği sebeplerin Dairece verilen onama kararının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.