Logo

3. Hukuk Dairesi2023/56 E. 2023/171 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kiralananda çıkan yangın nedeniyle oluşan zararın tazmini istemli davada, istinaf mahkemesince esasa girilerek verilen ve kesin olarak belirtilen iade kararının temyiz edilebilir olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesince davanın esasına girilerek hüküm kurulması gereken bir uyuşmazlıkta, usule ilişkin eksikliklerin giderilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesinin, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a ve 362/g maddeleri uyarınca kesin nitelikte olmadığı gözetilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2169 E., 2022/2109 K.

KARAR : Direnme

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gönen (...) Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/1050 E., 2020/831 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya direnme kararı verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; maliki oldukları taşınmazı, 01.04.2010 tarihli kira sözleşmesi ile davalıya kiraladıklarını, davalının kiralananı yan parselde yer alan diğer taşınmazla birleştirerek kullandığını, taşınmaza ait elektrik aksamında projeye aykırı olarak bir takım değişiklikler yaptığını, yan parseldeki taşınmaza elektrik panosu eklediğini, 26.07.2015 tarihinde bu ek elektrik aksamından kaynaklanan yangın sonucu kiralananın kullanılmayacak derecede yandığını ileri sürerek; şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın tahsilini talep etmişler; ıslah dilekçesi ile taleplerini 361.000 TL'ye yükseltmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı; davacıların yangının çıkış sebebi olarak 24 nolu parseldeki tali elektrik panosunu gösterdiklerini, oysa ana elektrik panosunun 25 parselde olduğunu, her iki tarafın da açtığı delil tespiti dosyasına sunulan bilirkişi raporlarında yangının çıkış nedeninin elektrik tesisatına bağlanamadığını, yangının kapı girişinde başladığını, buraya 3. şahıslar tarafından atılan sigara izmariti gibi yanıcı bir nesnenin yangına neden olma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunun belirtildiğini, yangının çıkmasında kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.10.2020 tarihli ve 2019/1050 E., 2020/831 K. sayılı kararıyla; davalı kiracının sorumluluğunun kusura dayalı sorumluluk olduğu, davalıya atfedilecek bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.02.2022 tarihli ve 2021/1147 E., 2022/180 K. sayılı kararıyla; yangının mal sahibinin kusurundan, binanın ayıplı olmasından veya üçüncü kişinin fiilinden çıktığı ispat edilmediği sürece yangın nedeniyle meydana gelen zarardan kiracının sorumlu olduğu, bu durumda kiracıdan onarım bedeli istenebileceği, 25.06.2018 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu, bu raporda tadilat bedeli olarak belirlenen 107.100 TL yönünden davanın kabulünün gerektiği, davacıların tadilat bedeli dışında onarım süresi kadar kira bedeli talep edebilecekleri, bu durumda Mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak veya bu konuda yeni bir bilirkişiden rapor alınarak onarım için gerekli sürenin belirlenmesi, yine yangının çıktığı tarihte ödemekte olan kira bedelinin taraflardan sorularak tespit edilmesi, onarım süresi kadar kira mahrumiyeti yönünden davanın kabul edilmesi gerektiği, kabule göre de davalı vekili lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı hesaplandığı, bu nedenle taraf vekillerinin istinaf başvurularının yerinde olduğu, yargılamadaki hukuka aykırılıkların niteliğine göre eksikliklerin duruşma açılarak veya dosya üzerinden tamamlanmasının mümkün bulunmadığı, davada yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulduğu gerekçesiyle; istinaf başvurularının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (4) nolu alt bendi uyarınca kesin olarak karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesince 06.04.2022 tarihli ek karar ile kesin olan karara ilişkin temyiz başvurusunun usulden reddine karar verilmiş, ek karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

2. Dairenin 07.06.2022 tarihli ve 2022/3856 E., 2022/5492 K. sayılı ilamıyla; Bölge Adliye Mahkemesince davanın esası hakkında istinaf incelemesi yapıldıktan sonra, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere ilgili İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi durumunda, bu kararın kesin olduğundan bahsedilemeyeceği, somut olayda, toplanan delilleri maddi vakıa ve hukuki denetim yapmak suretiyle değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada hukukun ve delillerin yanlış uygulandığı yönünde belirleme yapılmış olmasına rağmen, usul ekonomisi ilkesine de aykırı olacak şekilde dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendindeki açık hüküm ve aynı Kanun’un 362 nci maddesine eklenen (g) bendindeki hüküm birlikte değerlendirildiğinde kesin nitelikte olmadığı gerekçesiyle; davalının temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 06.04.2022 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, esasa yönelik temyiz itirazları yönünden; Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılıp gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınarak yanlış uygulandığı tespit edilen hususlar giderildikten sonra sonucuna göre yeni bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma gerekçesinin 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) nolu alt bendini işlevsiz bırakmak anlamına geleceği, zira istinaf incelemesi sırasında delillerin toplanıp toplanmadığının tespitinin esas hakkında bir inceleme olacağının açık olduğu, kanun koyucunun bir yandan kanuna kaldırma sebebini koyup öte yandan bu durumu davanın esası hakkında istinaf incelemesi kabul etmesinin çelişki yaratacağı, buna göre Yargıtay bozma ilamındaki yorumunun kanuni düzenleme karşısında benimsenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle önceki

kararda direnilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili; Yargıtayca verilen kararın usul ve yasaya uygun olup direnme kararının hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; direnme kararıyla ilk karardan farklı bir gerekçeye yer verilemeyeceğini, direnme kararının gerekçesi ile hüküm fıkrasının çelişkili olduğunu, esas yönünden ise; kiracının sorumluluğu kusura dayalı sorumluluk olup kiracının sadece yangında kusuru bulunmadığını ispat etmesinin sorumluluktan kurtulması için yeterli olduğunu, alınan raporlarla yangının kiracıya ait elektrik tesisatından kaynaklanmadığının açıkça ispat edildiğini, böylece özen yükümlülüğüne uygun davranıldığının ispat edilmiş olduğunu, ayrıca lehine hükmedilen vekalet ücretinin de düşük hesaplandığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kiralananda çıkan yangın nedeniyle oluşan zararın tazmini istemli davada, istinaf mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;

a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:

1) Davaya bakması yasak olan hakimin karar vermiş olması.

2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hakimin davaya bakmış olması.

3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması.

4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.

5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına karar verilmiş olması.

6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.

2. Aynı Kanun’un ‘Temyiz Edilemeyen Kararlar’ başlıklı 362 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"(1) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:

...g) (Ek:22/7/2020-7251/39md.) 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar."

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasında altı bent hâlinde sayılmış olan usule ilişkin hukuka aykırılık durumlarında, bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görüşülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verilir.

2. 7251 sayılı Kanun ile 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesine eklenen (g) bendinin gerekçesinde de; 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren durumlarda bölge adliye mahkemesinin duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği, fıkraya eklenen yeni (g) bendiyle, 353 üncü madde hükmü ile uyum

sağlanarak Kanun'un bütünlüğünün korunması amaçlandığı ifade edilerek 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararların kesin nitelikte olduğu vurgulanmıştır.

3. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Bölge Adliye Mahkemesince verilen kaldırma kararının kesin nitelikte olduğu, buna bağlı olarak temyiz isteminin reddine dair verilen kararın yerinde bulunduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Usul ve Kanun'a uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi direnme kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 373 üncü maddesinin beşinci fıkraları uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından dosya üzerinden yapılan inceleme ile istinaf başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine HMK'nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca kesin olarak karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine 06.04.2022 tarihli ek karar ile HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gerekçe gösterilerek kesin olan karara ilişkin temyiz başvurusunun usulden reddine karar verilmiş; ek karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dairemizin 07.06.2022 tarihli ve 2022/3856 E., 2022/5492 K. sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesince davanın esası hakkında istinaf incelemesi yapıldıktan sonra, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi durumunda, bu kararın kesin olduğundan bahsedilemeyeceği, somut olayda, toplanan delilleri maddi vakıa ve hukuki denetim yapmak suretiyle değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada hukukun ve delillerin yanlış uygulandığı yönünde belirleme yapılmış olmasına rağmen, usul ekonomisi ilkesine de aykırı olacak şekilde dosyanın yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendindeki açık hüküm ve aynı Kanun’un 362 nci maddesine eklenen (g) bendindeki hüküm birlikte değerlendirildiğinde kesin nitelikte olmadığı gerekçesiyle bozma kararı verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince 07.11.2022 tarihli karar ile; HMK'nın 353/1-a maddesinde 6. bentte "Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması." şeklindeki düzenleme karşısında, dosyanın esas yönünden incelenmesi ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış olduğu tespit edilerek eksik delillerin toplanması ya da değerlendirilmesi için kaldırma kararı verildiğinde, "davanın esası hakkında istinaf incelemesi" yapıldığından bahisle artık kararın kaldırılıp dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin HMK'nın 353/1-a maddesinin 6. bendini işlevsiz bırakmak anlamına geleceği, zira istinaf incelemesi sırasında delillerin toplanıp toplanmadığının tespitinin esas hakkında bir inceleme olacağı, o halde kanun koyucunun bir yandan kanuna HMK'nın 353/1-a maddesinin 6. bendindeki kaldırma sebebini koyup öte yandan bu durumu davanın esası hakkında istinaf incelemesi kabul etmesinin çelişki yaratacağı hususu belirtilmek suretiyle önceki kararda direnilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin duruşma yapmadan ve kesin olarak karar vereceği haller Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353 üncü maddesinde 6 bent halinde sayılmıştır. Bu haller İlk Derece Mahkemesi kararında usul hukukuna önemli aykırılıklar bulunan bazı hallere dayandırılmış ve hak arama özgürlüğü önemli ölçüde kısıtlandığından sınırlı olarak sayılmıştır. Madde metninden iade kararlarının usule ilişkin hallerle sınırlandırıldığı, davanın esasına girilmeden iadenin mümkün olabileceği, şayet esasa girilmiş ise istinaf mahkemesinin bizzat davayı görmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Öyle ki bölge adliye mahkemesince kanun hükmüne aykırı olarak uyuşmazlığın esası hakkında değerlendirmeler yapılarak, işin esası incelenip kararın kaldırılması ve ilk derece mahkemesine gönderilmesi durumunda taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğup doğmadığı sorunu gündeme geleceği gibi aksinin kabulü halinde, karara etki eden yargılama eksikliğinin bulunduğu durumlarda hukuk yargılamasında sadece Yargıtaya tanınan eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı bozma yetkisine eşdeğer bir yetkinin bölge adliye mahkemesine tanındığı sonucuna varılacaktır ki herhalde bu sonuca katılmak mümkün değildir.

Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; toplanan delilleri maddi vakıa ve hukuki denetim yapmak suretiyle değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada hukukun ve delillerin yanlış uygulandığı yönünde belirleme yapılmış olmasına rağmen, usul ekonomisi ilkesine de aykırı olacak şekilde dosyanın yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendindeki açık hüküm ve aynı Kanun’un 362 nci maddesine eklenen (g) bendindeki hüküm birlikte değerlendirildiğinde Bölge Adliye Mahkemesince davanın esasına girip inceleme yaptıktan sonra başa dönüp usulen verdiği kararın kesin nitelikte kabul edilemeyeceği, kaldı ki temyize konu 02.02.2022 tarihli Bölge Adliye Mahkemesi kararında HMK 353/1-a-4. fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği halde, davalı vekilinin

temyizi üzerine, kararın kesin olduğundan bahisle verilen temyiz talebinin reddine ilişkin 06.04.2022 tarihli ek kararın ise, HMK 353/1-a bendi uyarınca verildiğinin açıklandığı, yine davalı vekilinin temyizi üzerine ek kararın kaldırılmasına yönelik Dairemizin 07.06.2022 tarihli kararından sonra, Bölge Adliye Mahkemesince verilen 07.11.2022 tarihli direnme kararının ise HMK 353/1-a-6. fıkrasına aykırılık oluşturduğundan bahisle verilmiş olması karşısında mevcut kararlar karşısında açık çelişki oluştuğu, bu nedenlerle Dairemizin anılan kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından Sayın çoğunluğun onama görüşüne iştirak edilmemiştir. 21.02.2023

3. Hukuk Dairesi Üyesi

...