Logo

3. Hukuk Dairesi2023/738 E. 2024/525 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında adi ortaklığın bulunduğu iddiasıyla açılan fesih ve tasfiye davasında, tasfiye raporuna göre hesaplanan alacağın miktarı, faiz ve yargılama giderlerinin paylaşımı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tasfiye raporunun 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine uygun olarak düzenlendiği, hesaplamaların inşaat maliyetlerinin yapıldığı tarihteki ve satışların gerçekleştiği tarihteki rayiç değerler üzerinden yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının faiz ve yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/566 E., 2022/1403 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2018/325 E., 2021/159 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından incelemenin duruşmalı yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 08.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 12.00'da Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili şirketin, davalı şirket ile Tunalı Mahallesi 9411 ada 8-9-10-11 ve 12 nolu parseller üzerinde toplam 22 adet daire ve 3 adet dükkandan ibaret olan inşaatta ortak olduğunu, inşaatın yapımına 1.050.000,00 TL katkı yaptığını, 140-150 metrekarelik dükkanlardan birer tanesini tarafların paylaştığını, arsa sahiplerine 7 adet daire verileceğini, 15 adet daire ve küçük dükkanın ise ½ şer olarak taraflara ait olacağını, davalı şirket temsilcisinin küçük dükkanı ve 15 adet daireyi 3. şahıslara sattığını ancak satıştan elde edilen bedelin yarısına karşılık müvekkili şirkete 3 adet çek ile toplam 500.000,00 TL verdiğini, en az 600.000,00 TL daha vermesi gerektiğini ileri sürerek; fazlaya dair alacakları saklı kalmak üzere, 300.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; taraflar arasında bir anlaşmanın ve ortaklığın olmadığını, müvekkili şirketin davaya konu inşaatları kendisinin yaptığını, davacının maddi manevi hiçbir katkısının olmadığını, Tunalı Mahallesi 9411 ada 21 nolu parseldeki 724,02 metrekare taşınmazın önce taraflarca beraber alındığını, daha sonra davacı şirketin ½ payını müvekkili şirkete sattığını, dava konusu parseller üzerinde yapılan inşaatın tüm resmi işlem ve anlaşmalarının müvekkili şirketçe yapıldığını, dava dışı Cemil Nazlı'nın dava dışı Yılmaz Yaşar ile para alışverişinin olduğunu, bu paranın Cemil Nazlı isimli kişi tarafından şahsi olarak alındığını, müvekkili şirket tarafından davacı şirketten alınan bir para olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Tunalı Mahallesi 9411 ada 8,9,10,11 ve 12 nolu parsellerin birleştirilmesi ile oluşan 9411 ada 21 nolu parsel üzerine yapılacak 3 bloktan oluşan inşaata ilişkin tarafların adi ortaklık oluşturdukları, arsa sahiplerine verilecek daireler dışında yer alan 15 adet daire ile 3 adet işyerinin adi ortaklığı oluşturduğu, arsa sahipleri ile yapılan sözleşmelerin bir kısmını her iki tarafın, bir kısmını ise tarafların ayrı ayrı yaptıkları, 2 adet iş yerini tarafların tapularını üzerlerine almak suretiyle paylaştıkları, geriye kalan 1 adet işyeri ile 15 adet dairenin davalı yönetici ortak tarafından satıldığı, satış bedelleri, tarafların ortaklığa koydukları katkı payları ve yapılan inşaatın maliyeti gözetilerek hazırlanan tasfiye bilançosuna göre davacının davalıdan 244.167,41 TL alacaklı bulunduğunun belirlendiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, 244.167,48 TL'nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; dosyaya sunulan kök ve ek raporlar arasında fahiş fark bulunduğunu, tasfiye alacağının hesaplanmasında taşınmazların hükme en yakın tarihteki değerlerinin esas alınması gerektiğini, tasfiye hesabında mahsubu yapılan taşınmazın davacıya devredilmediğini, KDV ve Kurumlar Vergisi hesaplarının farazi olarak yapıldığını, tasfiye heyeti raporlarının objektif, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmadığını, dava tarihinden faiz talebi olduğu halde faize hükmedilmediğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; taraflar arasındaki adi ortaklığın inşaatlar yapılmadan önce 15.07.2016 tarihinde son bulduğunu, taraflar arasında yapılan anlaşma neticesinde 11 nolu iş yeri devredilen davacıya ayrıca 500.000,00 TL ödendiğini, davalının arsa sahiplerinden hisse satın alarak hissesini artırmasının kardan daha fazla pay almasını gerektirdiğini, davacının davalıdan talep edebileceği herhangi bir alacağının kalmadığını, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmediğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmamakta ve davalı tarafından da ortaklık ilişkisinin inkârı yoluna gidilmişse de; dosyada mevcut taraflar ve dava dışı arsa sahipleri ile yapılan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri, ortaklığın başlama ve bitiş tarihlerini gösteren vergi dairesi yazısı ve 09.02.2016 tarihli tutanak kapsamından taraflar arasında adi ortaklığın bulunduğunun sabit olduğu, davacı tarafça adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talep edildiğinden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 639 ve devamı maddeleri uyarınca adi ortaklığın tasfiyesinin gerçekleştirilmesi gerektiği, yargılama sırasında dosyaya kazandırılan 16.12.2020 tarihli ek raporda adi ortaklığın tasfiyesi sonucu davacı ortağın alacak miktarının 244.167,41 TL olacağının belirtildiği, tasfiye heyeti raporunun, hüküm kurmaya ve istinaf denetimine elverişli bulunduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Taraf vekilleri; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Kanun'un 620 ve devamı maddeleri.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 326 ncı maddesi.

3. Dairemizin 28.01.2016 tarihli ve 2015/2464 E. 2016/988 K. sayılı emsal nitelikteki ilamı.

3. Değerlendirme

1. Derece Mahkemelerince hükme esas alınan tasfiye raporunda; yukarıda yer verilen 6098 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek, inşaat maliyetlerinin yapıldığı tarihteki olağan rayice göre tespit edildiği, 3. kişilere satılan işyeri ve dairelerin satış tarihlerindeki (satış tarihleri tespit edilemeyenlerin kat irtifak tarihlerindeki) rayiç değerlerinin belirlendiği, Dairemizin yukarıda yer verilen emsal nitelikteki ilamına uygun olarak hazırlanan tasfiye raporunun hüküm kurmaya ve denetimine elverişli olduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesince; dava dilekçesinde tespit edilecek alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsili talebi olduğu gözetilerek, hüküm altına alınan alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, faiz talebi hakkında karar verilmemesi, doğru olmayıp bozmayı gerektirir.

3. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, Mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Buna göre İlk Derece Mahkemesince; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle, davalı lehine yargılama giderlerine hükmedilmemiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi Kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Taraf vekillerinin faize ve yargılama giderine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının birinci fıkrasında yer alan "...244.167,48-TL nin..." ifadesinden sonra gelmek üzere "...dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte..." ifadesinin yazılması,

4. İlk Derece Mahkemesi kararının beşinci fıkrasında yer alan "...yargılama giderinin..." ifadesinden sonra gelmek üzere "...davanın kabul red oranına göre 1.999,40 TL'sinin..." ifadesinin yazılması; altıncı fıkra olarak "Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 8.058,24 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine", ibaresinin yazılması,

suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

İstek halinde peşin alınan temyiz harçlarının temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.