"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/268 E., 2022/131 K.
DAVA TARİHİ : 28.01.2015
KARAR : Davanın reddi
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı vekili
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı belediyenin müvekkili şirketten araçları için yakıt aldığını, alınan bu yakıtların belediye çalışanlarına eksiksiz teslim edildiğini ve imza ile mühürleri karşılığında fatura kesilerek irsaliyelendirildiğini ancak alacağın ödenmediğini, bunun üzerine müvekkil şirket adına alacağı tahsil etmek amacıyla Diyadin İcra Dairesinin 2015/1 E. sayılı dosyası ile icra takibini başlattıklarını, icra takibine davalı belediyece kötü niyetli ve mesnetsiz bir şekilde itiraz edildiğini, belediyeye ilgili müfettişlerce yapılan denetim ve incelemelerde müvekkil şirket tarafından yapılan yakıt teslimatlarından herhangi bir usulsüzlüğe rastlanılmadığını, bu denetimlerin neticesinde alacağın belediye envanterlerine kaydedildiğini, yakıt teslimatlarına dair fatura ile irsaliyelerin mevcut olduğunu, davalı borçlunun itiraz dilekçesinden de anlaşıldığı üzere davalının faturaların varlığını kabul etmekle beraber haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini beyan ederek; davanın kabulü ile davalı vekilinin icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve haksız itirazından mütevellit %20'den aşağı olmamak kaydı ile inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle usul ve yasaya aykırı olarak aleyhlerine açılmış bulunan bu davanın usulen reddine karar verilmesini, çünkü davacının davasını faturaya dayalı alacak olduğu iddiasıyla söz konusu davayı açtığını, ticari alacaklara dair davaların görev yönünden Ticaret Mahkemelerinde açılması gerektiğini, davacı şirketin müvekkil kurumdan herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacı şirketin dava dilekçesinde de faturaların belediyeye tebliğ edildiğine dair bir kayıt bulunmadığını, dayanak faturaların tarihi incelendiğinde belediye seçimlerinden bir aylık süre içerisinde düzenlendiği, bu haliyle bir-bir buçuk ay içerisinde bu kadar işin yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi davacının kötü niyetli olduğunu da açıkça gösterdiğini, kamu kurumu sıfatına sahip belediye ile hizmet sözleşmesi yapılmadan önce izlenmesi gereken hukuki yolların bulunduğunu, 4734 Sayılı Kanun kapsamında ihale onay belgesi, mal-malzeme teslim tesellüm belgesi bulunmayan, belediyenin tahakkuk eden borç ve muhasebe kaydına alınmayan bir alacağın mümkün olamayacağını, ilamsız icra takibine konu alacağa ilişkin hiçbir dayanağın bulunmadığını, ayrıca faturaya dayalı alacağın TTK'ya göre delil olarak değerlendirilmesi için gerekli şartların belirtildiğini, taraflar arasında söz konusu alım satma ilişkin yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını, ayrıca söz konusu faturalar ile birlikte malların teslim edildiğine dair irsaliyenin dahi bulunmadığını, haksız, usul ve yasaya aykırı açılmış bulunan davanın reddini, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli takip ve talepleri nedeniyle %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 01.03.2016 tarihli ve 2015/25 E., 2016/88 K. sayılı kararı ile; ''Dava itirazın iptali davası olup toplanan deliller ve mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan 27.08.2015 tarihli bilirkişi raporu da gözönüne alındığında, her ne kadar bilirkişi heyeti tarafından alınan akaryakıt miktarının bu süre içerisinde kullanılıp kullanılamayacağı yönünde bir teredddüt oluştuğu kanaati oluşmuşsa da bu hususla ilgili olarak mahkemece yeniden araştırılma yapılmak suretiyle belediyeye müzekkere yazılarak araç sayıları ve belediye bünyesinde akaryakıt deposu bulunup bulunmadığı sorulmuş, verilen cevaplarda belediyede bulunan ve kiralanan araçlar bildirilmiş, ayrıca belediye bünyesinde 2 adet 5'er bin litrelik depo olduğu anlaşılmakla tüm bu hususlar gözönüne alındığında söz konusu akaryakıtın alınmasının, depolanmasının ve kullanılmasının mümkün olacağı kanaati mahkememizde oluşmuş olup, alacak miktarının da likit olduğu gözönüne alındığında yapılan itirazın haksız olması nedeniyle davanın ve %20 icra inkar tazminatının kabulü yönünde karar vermek gerekmiş'' gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı tarafın davacıya asıl alacak miktarının %20'si oranında icra inkar tazminatı ödemesine, karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRESİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 15.04.2019 tarihli ve 2016/19318 E., 2019/4910 K. sayılı ilamıyla ; ''... davacı tarafından 7 adet faturaya istinaden 352.627,48 TL asıl alacak 4.637,01 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 357.265,01 TL üzerinden davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının faturalarda belirtilen malların teslim edilmediğinden bahisle borca itiraz ettiği, tarafların arasındaki protokolde 352.627,48 TL'nin taksitler halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, takibe konu faturaların kapalı fatura olarak tanzim edildiği, davacı tarafından sunulan sevk irsaliyelerinde teslim alan olarak dönemin belediye başkanının isim ve imzasının bulunduğu, emekli sayıştay denetçisi serbest muhasebeci ve hukukçu bilirkişilerden oluşan heyet raporunda ve mahkemenin kararında incelemenin yalnızca belediyenin faturalara konu edilen miktar kadar yakıta ihtiyacının olup olmadığı, depo kapasitesinin ne kadar olduğu konusuna hasredildiği, faturaların kapalı olduğu hususunun değerlendirilmediği, her iki tarafın da delilleri arasında tarafların defter ve kayıtlarının olduğu halde bunların incelenme konusu yapılmadığı, mahkemece faturaların kapalı olup olmadığı değerlendirilmeden ve taraf delileri arasında gösterilmesine rağmen her iki tarafın konuyla ilgili defter, kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu' gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ''uyuşmazlığın taraflar arasında bir ticari ilişki bulunup bulunmadığı; bu kapsamda davacı tarafından davalıya takip konusu faturalar karşılığında mal satılıp satılmadığı; davalıya fatura karşılığı akaryakıt satılmış ise bedelinin ödenip ödenmediği; noktalarında toplandığı, davanın taraflarından olan davacı tacir ise de, davalı tacir olmadığı gibi, dava konusu ihtilafın da satım sözleşmesinden kaynaklanmakta olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan mutlak ticari davalardan olmadığı, davacının sözleşme konusu işleri ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmadığı, buna karşılık davalı belediyenin, uyuşmazlık konusu işi -eğer yaptıysa- ticari işletmesiyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirdiği, bu itibarla davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı, Türk Ticaret Kanunu’ndaki faturanın içeriği ve ispat kuvvetiyle ilgili tek düzenleme olan 21 inci madde uyarınca; fatura düzenlenmesinin hukuken sonuç doğurabilmesi için öncelikle taraflar arasında faturaya esas olacak satım, hizmet, istisna gibi bir akdi ilişki olması gerektiği, zira faturanın, sözleşmenin yapılmasından sonra düzenlenen ve sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olan bir belge olduğu, aynı şekilde faturanın ispat vasıtası olma özelliğinin, TTK m.21 gereğince sekiz günlük sürede itiraza uğramamış olmak suretiyle içeriğinin kabul edilmiş sayılmasından ileri geldiği, bu hususun aksi ispat edilebilen kanuni bir karine olduğu, faturanın, düzenleyen aleyhine yazılı delil olduğu, zira, faturanın ispat hukuku bakımından senet niteliğindedir ve kati delil olduğu, faturanın ayrıca, bazen kendisinden sadır olmakla birlikte düzenleyen lehine delil olabileceği gibi, kendisinden sadır olmamakla birlikte belirli şartlarda faturanın adına düzenlenen tacirin lehine veya aleyhine yazılı delil olabileceği, eldeki dosyanın TTK 21'e göre faturanın ispat vesilesi olabilmesi şartları ışığında değerlendirildiğinde; davalının iddia edilen akdi ilişkiyi tümden reddettiği, bahse konu faturaların davalıya tebliğ edildiğine dair herhangi bir tebligat evrakı mevcut olmadığı, bu iki hususun davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği, 27.08.2015 tarihli kök bilirkişi raporunda; davacı ile o dönem davalı ... başkanı arasında 17.03.2014 tarihinde imzalanan protokole atıf yapıldığı ve akdi ilişkinin kanıtlanmış olabileceği hatırlatması yapıldığı, yapılan inceleme Bozma sonrası inceleme olduğundan ve Yargıtay 13. HD'nin 15.04.2019 tarihli ve 2016/19318 E. 2019/4910 K. sayılı kararıyla önceki karar bozulduğundan yeni incelemenin ''bahse konu faturaların açık-kapalı fatura nazariyesinde değerlendirilmesi ve tarafların defter ve kayıt incelemelerinin yapılması'' konularında olması istendiğinden bu konulara geçilebilmesi için akdi ilişkinin varlığını kabul etmek gerektiği, bozma sonrasında alınan 17.05.2021 tarihli ek bilirkişi raporu, mevzuata ve Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına uygun olmadığından mahkemece hükme esas alınmadığı, dava konusu 7 adet fatura olup bunlardan 23.03.2014 tarih 23300 sayılı fatura ve 26.03.2014 tarih 23310 sayılı fatura'nın alt tarafında davacı firmanın kaşesinin ve yetkilisinin imzası mevcut olup diğer 5 faturada faturanın altında sadece davacı firma yetkilisinin imzasının mevcut olduğu, üst paragraftaki anlatımlardan da anlaşılacağı üzere dava konusu tüm faturaların kapalı fatura olarak kabul edilmesi gerektiği, zira eldeki dosyanın bozma ilamında da '' Dosya incelendiğinde davacı tarafından 7 adet faturaya istinaden ... Davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, ... Takibe konu faturaların kapalı olarak tanzim edildiği, ... Heyet raporunda ve mahkemenin kararında .... Faturaların kapalı olduğu hususunun değerlendirilmediği ...'' şeklinde ifadelerle iş bu dosyadaki faturaların kapalılığının vurgulandığı, kapalı faturanın bedelinin ödendiğine ilişkin karinenin aksini ispat davacı üzerinde olduğu ve bunun yazılı delillerle ispatlanması gerektiği, davacının bu konuda yazılı herhangi bir belge sunmadığı, sadece ticari defterlerindeki kayıtlardan bahsedildiği, eldeki davada davacının ticari defterlere delil olarak dayandığı, davalı kurum ise 2.cevap dilekçesinde (kendi) muhasebe kayıtlarına dayandığı, bunların incelenmesinde dava konusu faturaların davacının ticari defterinde alacak olarak mevcut olup davalının muhasebe kayıtlarda bu yönde bir kayıt bulunmadığı, ayrıca davalı kurum tacir olmayıp, iddia edilen iş de davalının ticari işletmesiyle ilgili olmadığından davacının ticari defterlerinin kendi lehine delil olarak kabul edilebilmesi için HMK 222. maddesinde aranan şartların mevcut olmadığı, HMK m. 222/5 madde anlamında davalı taraf, davacının ticari defterlerine dayanmadığı için bu maddenin de uygulanma olanağı olmadığı, akdi ilişkinin var olduğu faraziyesinden hareketle davacının dava konusu ettiği kapalı faturaların ''ödemesinin yapılmadığını'' yazılı delille kanıtlayamadığı, davacının dava dilekçesinde ''yemin'' deliline dayandığı görülmekle 13.01.2022 tarihli celsede kendisine ''karşı tarafa yemin teklif edip etmeyeceği'' hususunda gerekli hatırlatmanın yapıldığı, davacı vekilinin yemin delilini sehven dava dilekçesinde yazdıklarını, ve bu delile dayanmak istemediklerini beyan etmesi üzerine mevcut deliller ışığında karar verildiği, davacının kötüniyetli olduğu konusu ayrıca ve açıkça ispat edilemediğinden davalının bu yöndeki talebin reddine karar verildiği'' gerekçesiyle, açılan davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 07.11.2022 tarihli ve 2022/6943 E., 2022/8557 K. sayılı ilamıyla; ''Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, '' karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; davalının aleyhine olduğunu bildiği için dosyaya herhangi bir delil sunmadığını, davalı ... Başkanı tarafından bizzat imzalanmış 17.03.2014 tarihli protokolden sonra davalı ... tarafından müvekkil şirkete tek kuruş ödeme yapılmadığını, mahkemenin taraflar arasında düzenlenen 17.03.2014 tarihli borcun kabulü ile alacağın taksitler halinde ödeneceğini düzenleyen protokolü görmezden geldiğini, dosya arasında mevcut bulunan ...'nın müvekkil şirkete gönderdiği doğrudan temin davet mektupları ile taraflar arasında halihazırda bir sözleşme gerçekleştirilmiş olup temel borç ilişkisinin de bu şekilde ortaya konulduğunu, ayrıca malın teslimi hususunun da teslim irsaliyeleri ile birlikte yazılı bir şekilde ortaya konduğunu, davalı kurumun borcu ödediğine dair bir beyanı olmadığını, ödeme iddiasının olmadığı bir durumda açık ve kapalı fatura hususunun tartışılmasının hukuken gereksiz olduğunu, defter, kayıt ve belgelerini sunmaktan imtina eden davalı tarafın taraf borcun varlığını ikrar etmiş sayılacağını, yemin delilinden beklenen gaye hasıl olamayacağından ve dosyanın daha fazla sürüncemede bırakılmaması amacıyla vazgeçildiğini, davanın reddi halinde verilmesi gereken vekalet ücreti maktu olması gerekirken, yerel mahkemece vekalet ücretinin nispi olarak hesaplandığını beyan ederek; usul ve yasaya aykırı onama kararının düzeltilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.1086 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesi; ''I.Yargıtay kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içinde aşağıdaki sebeplerden dolayı karar düzeltilmesi istenebilir: 1– (Değişik: 16/7/1981 - 2494/31 md.) Temyiz dilekçesi ve kanuni süresi içinde verilmiş olması şartiyle- karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması, 2– Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması, 3– Yargıtay incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması. 4– Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması'' şeklindedir.
2.''Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna " usuli müktesep hak" denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir." (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)
3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, mahkemece bozma ilamına uygun şekilde takibe konu faturaların kapalı fatura olarak değerlendirildiğinin ve sonucuna göre karar verildiğinin anlaşılmasına göre davacının karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının karar düzeltme talebinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.