Logo

3. Hukuk Dairesi2023/829 E. 2023/1894 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Feshedilen bir şirkete karşı açılan kira alacağı ve tazminat davasında, davalı şirketin ihyası için davacıya süre verilip verilmeyeceği ve husumetin nasıl tesisi edileceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesiyle taraf ehliyetinin sona erdiği, ancak mahkemenin davalı vekilinin ihya beyanına rağmen davacıya şirketin ihyası için usulüne uygun süre vermediği ve bu hususun dava şartı niteliğinde olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi

SAYISI :2018/1509 E.,2019/797 K

DAVA TARİHLERİ:07.10.2003-18.03.2004

KARAR:Asıl ve karşı davanın reddi

SAYISI:2013/1131 E, 2018/2 K

Taraflar arasında karşılıklı olarak görülen alacak ve tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle, karşı davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı/karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı/karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili şirketin maliki olduğu iki adet yatı 15.08.2001 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile birer yıllığına davalıya kiraladığını, davalının kira bedellerini ödemediğini ve yatları da teslim etmediğini ileri sürerek; toplam 6.000 TL'nin tahsilini talep etmiş, ıslah ile dava değerini arttırarak 125.615,30 TL’nin tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı davanın reddini istemiş, karşı davasında ise; her iki yatın kira bedeline ilişkin ödeme yapıldığı halde 17.06.2002 tarihinde ... tarafından davacı firmaya el konulduğunu, kiralanan yatların muhafaza altına alındığını, müvekkilinin kar etmesi engellendiği gibi ödediği bedelin dahi iade edilmediğini ileri sürerek ödenen kira bedellerinin iadesi ile uğranılan zarar ve mahrum kalınan kâr için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 55.254 TL alacağın talep tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte karşı davalılardan tahsilini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı şirketin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredildiği, davalı-karşı davacı şirketin tasfiye işlemlerinin tamamlanarak 29.11.2006 tarihinde ticaret sicil kaydının silindiği ve feshedildiği, başka bir unvanla sicil kaydının devam etmediğinin bildirildiği, davacı/karşı davalı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun verilen kesin süreye rağmen davalı/karşı davacı şirketin ihyası için bir dava açmadığı, ihya davası açıldığına ilişkin herhangi bir belgeyi dosyaya sunmadığı, davanın hak ve fiil ehliyeti sona ermiş bir şirkete karşı devam ettirildiği, davalı/karşı davacı şirkete karşı ihya davası açılıp şirket yeniden hukuken olarak canlandırılmadan eldeki davanın devamının mümkün olmadığı gerekçesiyle; asıl davanın pasif husumet yokluğundan reddine, karşı davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı/karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı/karşı davalı vekili; davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, ticaret sicilden kaydının 29.11.2006 tarihinde silindiğini, bu tarihten 10 yıl sonra dahi yargılamaya devam edildiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargılama devam ederken, davalı/karşı davacı şirketin fesih olunarak 29.11.2006 tarihinde ticaret sicil memurluğundan kaydının silindiği, şirketin ihyası için süre verildiği, kesin süreye rağmen ihyanın gerçekleşmediği, Mahkemece husumet yokluğundan verilen kararının doğru olduğu gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı/karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı/karşı davalı vekili; Mahkemece, davalı şirketin ihyası için kendilerine değil davalı şirkete süre verilmiş olmasına rağmen, sanki kesin süre verilmesine rağmen şirketi ihya etmeyen taraf olarak gerçeğe aykırı bir şekilde müvekkil Kurumun gösterildiğini, davalı vekili tarafından şirketin feshedildiğine ve ticaret sicil kaydının silindiğine ilişkin ilk beyanın, şirketin fesih tarihinden 9 yıl sonra dosyaya sunulduğunu, dürüstlük kuralına aykırı şekilde hareket ettiğini, adil yargılama ilkesinin gözetilmediğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; asıl davada kira alacağı, karşı davada ise tazminat ve alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) dava şartlarını düzenleyen 114 üncü maddesinin (d) bendi uyarınca, tarafların “taraf ehliyeti” ve “hak ehliyeti”ne sahip olmaları dava şartıdır. Aynı Kanun'un 115 inci maddesi uyarınca mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmakla yükümlüdür.

3. Değerlendirme

1. Davalı/karşı davacı şirketin 20.11.2006 tarihi itibariyle feshedildiği ve ticaret sicili kaydının silindiği belirlenmiş olup, ticaret sicilinden terkin edilmekle hak ehliyeti ve bu suretle taraf ehliyeti sona ermiştir.

2. Mahkemece; terkin edilen davalı/karşı davacı vekilinin, şirketin ihyası için gerekli işlemleri yaptıklarını beyanı esas alarak bu konuda işlem yapılmamış, 20.12.2016 ve 14.07.2017 tarihli duruşmalarda ise, terkin edilen davalı/karşı davacı vekiline, şirketin ihya edilmesine yönelik süre vermiştir. İlk Derece Mahkemesi kararında, davacı/karşı davalının, verilen kesin süreye rağmen şirketin ihyası için dava açmadığı gerekçesiyle, yazılı şekilde karar verildiği belirtilmiş ise de; davacı/karşı davalıya, davalı/karşı davacı şirketin ihyası için usulüne uygun şekilde süre verilmediği görülmüştür. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesince, dava açıldıktan sonra terkin edildiği anlaşılan davalı/karşı davacı şirketin her bir dava için ayrı ayrı ihya edilmesi için davacı tarafa süre verilmesi ve ihya gerçekleştikten sonra taraf teşkili sağlanmış olacağı gözetilerek yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

3. Bozma nedenine göre, davacı/karşı davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

3.Bozma nedenine göre, davacı/karşı davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.