"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/66 E., 2023/93 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalılarla ... Mah. 5719 sayılı parsel üzerinde yer alan 1 nolu bağımsız bölümdeki fırında müşterek malik olduklarını, davalıların müşterek mülkiyete son vermek için ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını, taşınmazda yer alan fırın, eklemeler, teçhizat, iki baca, tuvalet, yer seramiği, mermer ve muhtelif fayansların müvekkili tarafından inşa edildiğini ancak davalılar tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek; belirtilen muhtesatın kendisine ait olduğunun tespitini talep etmiş, 06.07.2015 tarihli dilekçesiyle davasını tamamen ıslah ederek muhtesatların bedeli için şimdilik 21.200,00 TL’nin davalılardan dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 23.12.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile de talebini 30.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; müvekkillerinin murisleri ...’nin 1995 yılında vefatı üzerine davacının taşınmazı tek başına kullandığını, davacının ek müştemilat inşa etmediğini, murisin vefatında da ev fırınının mevcut bulunduğunu, fırının zilyetliği davacının elinde olduğu için dava açmakta kötü niyetli olduğunu, hukuki yararı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.12.2015 tarihli kararıyla; dinlenen tanık beyanlarına göre iyileştirme giderlerinin davacı tarafından yapıldığının anlaşıldığı, 22.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda yapılan işler bedelinin 21.200,00 TL olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, 21.200,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemenin 23.12.2015 tarihli kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairece verilen 18.10.2017 tarihli ilamla; tarafların diğer temyiz itirazları reddedilerek, Mahkemece konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla davacı tarafından yapılan faydalı masrafların (bina) yapılmış olması ve yapılmamış olması halleri için ayrı ayrı olmak üzere taşınmazın ihale gününde ve aynı koşullarla satılmasından elde edilecek gerçek sürüm değerini belirlenmesi, bu şekilde elde edilecek değerler arasında bir fark meydana geldiğinde bunların birbirine oranlanması, bu oran ihale ile yapılan satış bedeline uygulanarak davacının yaptığı giderlerin ihale bedeline yansıma miktarı belirlenmesi, bulunacak bu miktardan davalıların payına isabet eden miktara hükmedilmesi gerektiği, Mahkemece açıklanan yöntem izlenmeksizin, sadece yapılmış masrafları dava tarihi itibariyle hesaplayan yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
2. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 02.10.2020 tarihli kararla; bozma ilamında belirtilen yöntem doğrultusunda alınan bilirkişi raporunda; davalı tarafın zenginleşme miktarının 22.800,00 TL olarak hesaplandığı, bilirkişi raporunun dosya kapsamı ve Yargıtay bozma ilamında yer alan ilkeler ile uyumlu olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 22.800,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
3. Mahkemenin 02.10.2020 tarihli kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairece verilen 01.12.2021 tarihli ilamla; tarafların diğer temyiz itirazları reddedilerek, davacının davaya konu fırının kendi hissesine düşen kısmını, ortaklığın giderilmesi davasının kesinleşmesinden sonra 3. kişiye sattığı, Mahkemece yargılama sırasında davacının sebepsiz zenginleşmeye konu olan fırının kendi hissesine düşen kısmını 3. kişiye sattığı hususu hiç değerlendirilmeden, davalının beyan ettiği satış bedeline oranlama yapılarak belirlenen bedel doğrultusunda hesaplama yapılan bilirkişi raporuna göre karar verildiği, Mahkemece; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sağlıklı olarak çözümü için; dava konusu taşınmazın davacının hissesine düşen kısmının üçüncü kişiye satışına ilişkin bedel araştırması yapılıp, davacının yaptığı giderlerin satış bedeline yansıma miktarının belirlenmesi, bulunacak bu miktardan davalıların payına isabet eden miktara hükmedilmesi gerektiğinden bahisle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
4. Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu taşınmazın ihale usulü ile satılmadığı, rızai satışa konu edildiği, davacının hissesinin rızası ile satıldığı, satış yapılırken davaya konu edilen kalemlerinde satış bedelinin içinde hesaplanarak satış bedelinin belirlendiği, davanın açıldığı tarihte ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlanmamış olması karşısında davalıların sebepsiz zenginleştiklerinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; bozma ilamında taşınmazın davacının hissesine düşen kısmının üçüncü kişiye satışına ilişkin bedel araştırması yapılıp yaptığı giderlerin satış bedeline yansıma miktarı belirlenmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğunu, Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen davanın esasına girilerek ret kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.
Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla Mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna" usuli müktesep hak" denilmektedir. Gerçekten, Mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava yeni bir duruma sokulmuş demektir.
Somut olayda; Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ancak gerekleri yerine getirilmemiştir. Zira Mahkemece; önceki bilirkişiden bozma ilamı doğrultusunda ek rapor alınmış, anılan rapordan ayrılarak davacının hissesini rızası ile sattığı, satış yapılırken davaya konu edilen kalemlerinde satış bedelinin içinde hesaplanarak satış bedelinin belirlendiği, bu durumda sebepsiz zenginleşmeden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine verilmiştir.
Hal böyle olunca Mahkemece; uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak, dava konusu taşınmazın davacının hissesine düşen kısmının üçüncü kişiye satışına ilişkin bedel araştırması yapılıp, konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla önceki bozma ilamlarında açıklanan yöntem gözetilerek alınan rapor sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uyulan bozma ilamının dışına çıkılarak eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,06.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.