Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1125 E. 2025/430 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Rödovans sözleşmesinden kaynaklanan alacakların tahsili için başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan menfi tespit davasında, davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesinin, davacının borçlu olmadığına karar verirken, HMK'nın 297. maddesine aykırı olarak, takip dosyasına konu alacak kalemlerini tek tek değerlendirmeyip, davacının sorumlu olduğu ve kabul ettiği tutarları hükümde açıkça göstermemesi ve infaza elverişli bir hüküm kurmaması nedeniyle, yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1303 E., 2023/2914 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 17. Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/824 E., 2021/35 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; imzalanan rödovans sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili talebiyle müvekkili hakkında İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2017/20375 E. sayılı dosyası ile takip çıkışı işlemiş faiz dahil 395.436,29 TL olan ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak düzenlenen ödeme emrinin farklı bir adrese gönderilmesi nedeniyle takibin usulsüz şekilde kesinleştiğini, icra takibinde talep edilen alacağın imzalanan sözleşme ile alakasının bulunmadığını, müvekkilinin payına düştüğü iddia edilen alacak tutarının icra takibinin başlatılmasından önceki herhangi bir zamanda sözlü veya yazılı olarak müvekkilinden talep edilmediğini, müvekkili ile davalı şirket arasındaki alacak borç ilişkisinin tespiti için ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini ileri sürerek; müvekkilinin takip dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının usulsüz tebliğ nedeniyle şikayet yoluyla dava açtığını, bu nedenle işbu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, takip talebinde bahsi geçen bir kısım borçların davacı tarafça kabul edilerek ödendiğini, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacının yapılan takibe kısmen itiraz ettiği, itiraz edilen alacak kalemleri toplamı yönünden işbu menfi tespit davasının açıldığı, ruhsat sahibi olan davalının maden sahası için gerekli çalışmaları yapması ve ruhsat alımı için gerekli bedelleri ödemesi gerektiği, bilirkişi raporu ile icra takibine konu alacak kalemleri incelendiğinde sözleşme ve mevzuat gereğince ruhsat sahibi tarafından tamamen veya %50 oranında ödenmesi gereken bedellerin davacıdan talep edildiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, davacının İstanbul 3. İcra Dairesinin 2017/20375 sayılı takip dosyasındaki işlemiş faiz dahil toplam 263.463,37 TL alacaktan borçlu olmadığının tespitine, davalının kötüniyetli olduğunun ispat edilemediğinden bu yöne ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; verilen kararın hukuki gerekçe içermediğini, başlatılan icra takibinde müvekkili tarafından yapılan masraf kalemlerinin tek tek sayıldığını, bu masraf kalemlerinin bir kısmının davacı tarafça kabul edildiğini, yapılan işbu masrafların Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve diğer resmi kurumlar nezdinde maden ruhsatlarının yenilenmesi ve uzatılması için yapılan giderlere ilişkin olduğunu, düzenlenen ihtarname ile bu bedeller istenilmiş olup yasal ticari faiz isteme haklarının da bulunduğunu, yapılan tüm harcamaların şirketlerince faaliyetleri ve dolayısıyla rödovans verdiği borçlu davacı şirketin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için yapılan ödemeler olduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, 20.03.2019 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, yapılan ödemelerin hatalı hesaplandığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, rödovans sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297. maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir.

2. Bu itibarla; hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur.

3. Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında 23.10.2002 tarihli rödovans sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafça, bu sözleşmeye dayalı alacakların tahsili talebiyle başlatılan icra takibinde, işlemiş faiziyle birlikte toplam 395.436,29 TL'nin tahsilinin talep edildiği, davacı borçlu tarafından 131.972,92 TL'nin kabul edilerek bakiye kısma itiraz edildiği, davanın ise itiraz edilen 263.463,37 TL yönünden borçlu olmadığının tespiti istemli açıldığı anlaşılmaktadır.

4. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince, bilirkişi raporu hükme esas alınarak dava konusu talebin tümü yönünden davacının borcu bulunmadığının tespitine karar verilmiş ise de; dosya içerisinde mevcut 20.03.2019 ve 09.09.2020 tarihli bilirkişi raporları incelendiğinde, takip dosyasına konu yapılan ve davacı borçlu tarafından kabul edilip ödenen kısım haricinde, davacının sorumluluğuna işaret edildiği anlaşılmaktadır.

5. O halde, İlk Derece Mahkemesince, takip dosyasına konu yapılan alacak kalemleri tek tek değerlendirilerek, davacının sorumlu olduğu ve kabul ettiği tutarlar da hükümde açıkça gösterilmek suretiyle infaza elverişli şekilde hüküm kurulması gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK'nın 297. maddesine aykırı hüküm verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

6. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.