"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2091 E., 2023/3698 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/228 E., 2023/151 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 08.05.2017 tarihinde dava dışı Oktay adlı şahısla anlaşarak sıfır kilometre traktörü satın aldığını, satıcı ile anlaşıp bedeli de ödedikten sonra davalı notere gidildiğini ve alım satım işleminin yapıldığını, davalı noterin araç alım-satımıyla ilgili tüm belgeleri diğer davalı Bakanlığa bağlı Emniyet Müdürlüğü ile iletişim kurarak tanzim ettiğini, araçla ilgili ruhsatın düzenlenip müvekkiline verildiğini, müvekkilinin aracı teslim almaya gittiğinde satın alınan aracın tamamen sahte fatura ve belgelerle Trafik Müdürlüğüne kaydının yapıldığını öğrendiğini, davalıların müvekkilinin zararından sorumlu olduklarını ileri sürerek; uğranılan zararın tespiti ile olay tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; 02.10.2018 tarihli talep arttırım dilekçesi ile dava değerini 90.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı noter; davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Bakanlık vekili; davalı noter tarafından düzenlenen araç satım sözleşmelerinde, satıcının aracı alıcıya hali hazır durumu ile satarak bedeli aldığını ve aracı teslim ettiğini, alıcının da bu aracı halihazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini ödeyerek teslim aldığını ve satın aldığını beyan ettiğini, trafik tesciline sahte kaydedilen gerçekte var olmayan bir aracı davacı tarafın noter huzurunda gördüğünü, hatta aracı teslim aldığını beyan ettiğini, olmayan bir aracı satın alan hatta teslim aldığını resmi belgelerle ikrar eden davacının iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının meydana gelen olayda kusurlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu traktörün fiilen var olmadığı halde tescilinin yapıldığı ve yapılan tescil sonrasında satış işleminin gerçekleştiği yönünde sübuta yönelik uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın meydana gelen olaydan kimin sorumlu tutulması gerektiğine ilişkin olduğu, noterin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk niteliğinde olduğu, sorumluluğun sınırları belirlenirken "yapılan işlemi özen yükümlülüğüne uygun şekilde yerine getirmiş olsaydı, zarar oluşmayacaktı" denilebiliyorsa noterin sorumlu olacağı, zira noterin işlemi yaparken gözle görülebilecek bir sahteliğe rağmen işlemi devam ettirmişse ve bu işlemden bir zarar doğmuşsa sorumlu olacağı, dava konusu olayda ise yapılan tescil işleminin niteliği itibariyle gerçek bir tescil işlemi olduğu, traktörün fiilen var olup olmadığını araştırma yükümlülüğünün noterin sorumluluğu içerisinde bulunmadığı, tescil işlemi sonrası düzenlenen ruhsatın yetkili makam tarafından verilmiş olması nedeniyle iğfal kabiliyetinin tartışılmasına da gerek olmayacağı, yetkili makam tarafından ruhsatlandırılmış traktörün satışında noterin sorumluluğuna gidilemeyeceği, fiilen var olmayan bir traktörün tescil edildiği hususunda sübuta yönelik uyuşmazlık bulunmadığından savcılığın soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılmasına noterin kusursuz sorumluluğu yönünden gerek bulunmadığı, diğer davalı Bakanlığın sorumluluğu yönünden ise, araç tescili niteliği itibariyle idari bir işlem olup bu görevin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda (KTK) verilmiş olması, bu görevden kaynaklı kamu hizmetinin kusurlu olması nedeniyle oluşacak zarardan dolayı davalı İdarenin özel hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunu doğurmayacağı, davalı Bakanlığın hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği gerekçesiyle; davalı noter yönünden davanın reddine, davalı Bakanlık yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114/1-b ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; sahte faturalar ve davalı Bakanlık mensuplarınca suça konu eylemin işlendiğini, müvekkilinin zararının idari eylem sonucu değil, davalı Bakanlık elemanlarının suç doğuran eylemleri (haksız eylemler) sonucu meydana geldiğini, davalı idarenin eleman kusuru sonucu oluşan zararların adli yargıda görülmesi gerektiğini, araç alım satım işlemlerinde noterlerin de sistemin temel parçası olduğunu, bu işlemler için noterlerin yasal yetkili olduğunu, davalıların hangisinin sorumlu olduğu veya kusuru olup olmadığı konusunun kendi aralarındaki iç ilişkide tartışılması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık,trafik sicilinin tutulmasından ve noterin kusursuz sorumluluğuna dayalı tazminat talebine ilişkindir.
Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye, dava konusu traktörün fiilen var olmadığı halde tescilinin yapılması ve yapılan tescil sonrasında davalı noterde satış işleminin yapılmasına, dava konusu olayda yapılan tescil işleminin niteliği itibariyle gerçek bir tescil işlemi olması ve davalı noterin uyuşmazlığa konu tümüyle sahte üretilen belgelere istinaden tescil edilen traktörün fiilen var olup olmadığını araştırma yükümlülüğünün bulunmamasına, tescil işlemi sonrası düzenlenen ruhsatın yetkili makam tarafından verilmiş olması nedeniyle iğfal kabiliyetinin tartışılmasının da mümkün bulunmamasına, yetkili makam tarafından ruhsatlandırılmış traktörün satışında noterin sorumluluğuna gidilemeyecek olmasına, araç tescilinin niteliği itibariyle idari bir işlem olup bu görevin KTK'da düzenlenmesine, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekmesi nedeniyle davalı Bakanlık yönünden yargı yolu nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.