Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1223 E. 2024/1821 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Haksız tahliye nedeniyle maddi tazminat, kiralananın teslimi ve müdahalenin men’i taleplerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcılığı, davacı vekilinin ihtarname tebliğine ilişkin beyanının bağlayıcı olması ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki meni müdahale, kiralananın teslimi ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalılardan Belediye vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre; dava tarihi itibariyle son ödenen üç aylık kira miktarı 132.825,00 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin meni müdahale ve kiralananın teslimi davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin, tazminat davası yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, 04.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı ... vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı ... tarafından yapılan ihale sonrası dava konusu otoparkın kiralanarak 04.08.1986 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli sözleşmenin imzalandığını, daha sonra sözleşme başlangıç tarihinin başkanlık onayıyla 01.03.1992 olarak değiştirildiğini, sözleşme devam ederken davalı ... tarafından keşide edilen İstanbul 16. Noterliğinin 26.01.2007 tarihli ve 30.01.2007 tarihli ihtarnameleri ile sözleşmenin 01.03.2007 tarihinden itibaren yenilenmeyeceğinin, taşınmazın tahliye edilmemesi halinde 2886 sayılı Kanun'un 75 inci maddesi gereğince mülki idari amiri tarafından tahliye edileceğinin bildirildiğini, taraflar arasında adli ve idari yargıda açılmış davalar devam ederken Beyoğlu Kaymakamlığının 29.08.2008 tarihli kararı ile kamu gücü kullanılarak 08.09.2008 tarihinde taşınmazın tahliye edildiğini ve aynı tarihte diğer davalı şirkete taşınmazın teslim edildiğini, taraflar arasındaki kira ilişkisinin devam ettiği hususunda kesinleşmiş mahkeme kararları bulunduğunu, kira sözleşmesine rağmen davalı Belediyenin sözleşme gereklerini yerine getirmediğini, bu nedenle gelir kaybına uğradığını, taşınmazı kiracı olarak kullanmaya devam etmek istediğini ileri sürerek; davalı şirketin müdahalesinin meni ile taşınmazın teslimini, davalı Belediyeden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 08.09.2008-30.06.2010 tarihleri arasında yoksun kalınan kazanç kaybından dolayı şimdilik 100.000,00 TL tazminatın haksız eylem tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsilini istemiş, 02.10.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu taleplerini toplam 2.546,053,05 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili; talep edilmesine rağmen davacının kiralananı tahliyeye yanaşmadığını,kiralananın 2886 sayılı Kanun gereğince ihale suretiyle verilmiş olmasından dolayı idare gücü kullanılarak tahliye edildiğini, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu, taşınmazın diğer davalı şirket tarafından yasal çerçevede iki yıldan beri kullanıldığını, yine 01.03.2008 tarihinden sonra kira sözleşmesinin sona erdirildiğine ilişkin olarak gönderilen ihtarnamelerin geçerli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Şirket vekili; Kaymakamlık makamının, kamu idare gücünü kullanarak davacıyı tahliye etmesinden sonra taşınmazın kendilerine teslim edildiğini, haksız işgal ve müdahalelerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 04.11.2016 tarihli ve 2011/28 E., 2016/449 K. sayılı kararıyla; taşınmazın 2886 sayılı Kanun uyarınca yapılan ihaleyle kiraya verildiği, bu nedenle anılan Kanun'a göre sürenin bitimiyle sözleşmenin kendiliğinden sona erdiği gerekçesiyle, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 01.03.2007 tarihinde sona erdiğinin kabulü ile davanın reddine dair verilen karar, Dairemizin 15.05.2018 tarihli ve 2017/16806 E., 2018/5109 K. sayılı ilamıyla onanarak, aynı tarihte kesinleşmiştir.

2. Davacı vekilinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle 07.07.2018 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesinin 14.09.2021 tarihli ve 2018/21083 Başvuru nolu kararıyla; davacının, kiracılık sıfatının tespiti talebiyle Belediye aleyhinde açtığı davanın, Beyoğlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/50 E. sayılı kararıyla reddedildiği, davacının temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 06.11.2008 tarihli ve 2008/11492 E., 2008/12989 K. sayılı ilamıyla Mahkeme kararının, kira sözleşmesinin Borçlar Kanunu'na tabi hasılat kirası olduğu ve tahliye ihtarnamesinin süresinde bildirilmediği gerekçesiyle bozulduğu, bozma ilamına uyan Mahkemece verilen 17.11.2009 tarihli ve 2009/142 E., 2009/329 K. sayılı kararla, fesih bildirimlerinin geçersiz olduğu ve kira sözleşmesinin halen yürürlükte bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği ve bu kararın temyiz incelemesinden geçerek 03.05.2010 tarihinde kesinleştiği, Kaymakamlıkça tahliye ettirilen kiralananın teslim edilmemesi üzerine kiracının, sözleşme hükümlerinin ihlali gerekçesiyle açtığı tazminat ve müdahalenin önlenmesi davasında ise İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.11.2016 tarihli ve 2011/28 E., 2016/449 K. sayılı kararıyla, taşınmazın 2886 sayılı Kanun uyarınca yapılan ihaleyle kiraya verildiği, bu nedenle anılan Kanun'a göre sürenin bitimiyle sözleşmenin kendiliğinden sona erdiği gerekçesiyle davanın reddedilerek Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleştiği, böylece Mahkemece 26.01.2007 ve 30.01.2007 tarihli fesih bildirimlerinin geçerli olup olmadığıyla ilgili olarak Beyoğlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşmiş kararındaki kabulden tamamen farklı bir sonuca ulaşıldığı, ne var ki Beyoğlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.11.2009 tarihli kararıyla yapılan ve Belediyenin fesih bildiriminin geçersiz olduğu ve kira sözleşmesinin 01.03.2007 tarihinde sona ermediği tespitinin yargısal kesinlik kazandığı ve artık bir vakıaya dönüştüğü, bu nedenle Mahkemenin taraflar arasında yargı kararıyla kesinleşen bir vakıayı dikkate almadan karar vermesinin yargı kararlarının bağlayıcılığı ve hukuk güvenliği ilkelerini zedelediği gerekçesiyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılarak dosyanın, hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2011/28, K.2016/449) gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Yeniden yapılan yargılama üzerine İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Beyoğlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.11.2009 tarihli Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen kararı da göz önüne alınarak, yargılama tarihi itibariyle usulüne uygun fesih ihbarı yapılmadığı ve davacı ile davalı idare arasındaki kiracılık ilişkisinin devam ettiğinin kabulü ile davacının haklılığı ispat olunduğundan ve kiracılık ilişkisinin fesholunmadığı tespit olunduğundan, davalı Şirketin işgalci konumunda yer aldığı ve davacının söz konusu yeri işletememesi nedeniyle zararının oluştuğu gerekçesiyle alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı Belediyenin kira sözleşmesinin tek taraflı olarak feshinin geçersiz olduğu sabit olmakla, davacı tarafın meni müdahale talebinin kabulü ile dava konusu taşınmaza davalıların müdahalesinin menine ve kira sözleşmesine konu otoparkın davacı tarafa teslimine, davacı tarafın ecrimisil ve maddi zarar tazminatına ilişkin taleplerinin kısmen kabulü ile 2008 yılı için 455.792,00 TL ecrimisil tazminatı ve maddi zarar tazminatının 31.12.2008 tarihinden, 2009 yılı için 1.369.120,16 TL ecrimisil tazminatı ve maddi zarar tazminatının 31.12.2009 tarihinden ve 2010 yılı için 240.228,00 TL ecrimisil tazminatı ve maddi zarar tazminatının 28.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olmak üzere toplam 2.065,140,16 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, 17.03.2023 tarihli ek karar ile 6100 sayılı Kanun'un 305 inci ve 305/A maddeleri uyarınca hüküm kısmının iki numaralı bendinde yer alan "davalıdan tahsili" kısmının çıkartılarak yerine "davalılardan tahsiline" ibaresinin eklenmesinin suretiyle iki numaralı bendin ek kararda belirtildiği şekilde tavzihine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; Mahkemenin tazminat talebine yönelik verdiği kısmen red kararının yanlış olduğunu, bilirkişi heyetinin düzenlediği alternatifli raporun Mahkemece yanlış yorumlanarak maddi hata yapıldığını, 2010 yılına ilişkin olarak verilen tazminat miktarının düzeltilerek 720.686,80 TL tazminat sonucunda toplamda 2.546.053,05 TL'nin dönem sonrasından itibaren faiz işletilerek ödenmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili; Mahkemece Anayasa Mahkemesi kararının gerekçelerinin hatalı değerlendirildiğini, yeniden yargılama sırasında eksik inceleme yapıldığını, taşınmazın mevcut durumu hakkında bilgi toplanmadığını, meydan projesi kapsamında taşınmazın yıkıldığını, hukuken ve fiilen sonlanmış kira ilişkisinin devam ettiği kanaati ile idarenin mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, kiracılık sıfatının tespiti davasında talebin 01.03.2007 - 01.03.2008 kira dönemi için geçerli olduğunu ancak bu döneme ilişkin olarak karar verilebileceğini, 2886 sayılı Kanun'un 64 üncü maddesi ve 5393 sayılı Kanun'un 18/E maddesinin aksine karar verildiğini, daha önce İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın istinaf dairesince incelenerek davacının istinaf talebinin reddine karar verildiğini, kira sözleşmesinin süre bitiminde sona erdiği ve kiracının fuzuli şagil durumuna düştüğünü, sözleşmenin devamını Mahkeme kararı ile mümkün kılacak şekilde müdahalenin menine karar verilmesinin Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeye aykırı olduğunu, Mahkemenin yıkılan taşınmaz hakkında verdiği kararın fiilen uygulanamayacağını, tahliyenin usulüne uygun olarak yapıldığını, sözlü yargılama ihtarı yapılmadan karar verildiğini, ihtarnamelerin incelenmediğini, 23.07.2009 tarihli ihtarnamenin mahalle muhtarlığına tebliğ edildiğinin dikkate alınmadan karar verildiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Davalı Şirket vekili; davacı ile dava konusu taşınmazın maliki Belediye arasında 2886 sayılı Kanun kapsamında kira sözleşmesi yapıldığını, bu Kanuna göre kurulan kira ilişkisinin sona ermesinin de aynı Kanun'a tabi olduğunu, sözleşmedeki süre sonunda yeni bir ihale yapılmaması halinde taşınmazın kiracı tarafından tahliye edilmesi gerektiğini, usule uygun olarak taşınmazın kaymakamlık aracılığı ile 08.09.2008 tarihinde tahliye ettirildiğini, Beyoğlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yanılgılı değerlendirme yaparak 2886 sayıla Kanuna göre yapılmış olan dava konusu kira sözleşmesine hasılat kirası hükümlerini uyguladığını, davacının kira sözleşmesinin 01.03.2007 tarihinde sona erdiğini, Belediye Meclisinin 26.10.2005 tarihli oluru ile otopark işletmesinin müvekkiline verildiğini ve yetkinin beşer yıl süre ile uzatıldığını, otoparkın meşru bir yetki uyarınca kullanıldığını, müdahalenin meni davasının şartlarının oluşmadığını, Karaköy Kapalı Otoparkının 50 yıl önce yapıldığını, depreme dayanıksız olması nedeniyle verilen karar sonucunda yıkıldığını, otoparkın davacıya tesliminin hukuken ve fiilen mümkün olmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan 04.08.1986 tarihli ve 2 yıl süreli sözleşmenin yıldan yıla yenilendiği, tarafların kira döneminin başlangıcını 01.03.1992 olarak değiştirdikleri ve bu periyotla ilişkinin devam ettiği, kiraya veren Belediye tarafından davacıya gönderilen 23.07.2009 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 01.03.2010 tarihinde yenilenmeyeceğinin bildirildiği, her ne kadar davacı sonradan verdiği beyanında bu ihtarnamenin kendisine tebliğ edilmediğini beyan etmiş ise de; 17.03.2015 tarihli dilekçesinde ihtarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini ve cevabi ihtarnamenin gönderildiğini beyan ettiği, dolayısı ile davacının 23.07.2009 tarihli ihtarnamenin tebliğ edilmediğine yönelik beyanına itibar edilemeyeceği, kira ilişkisinin 01.03.2010 tarihi itibari ile sora erdiği, bilirkişi raporlarında 2010 yılı ilk 6 ayı için yapılan hesaplamanın yerinde olmadığı, dava konusu taşınmazın yıkıldığı, davacıya tesliminin fiilen ve hukuken tesliminin mümkün olamayacağı, 6100 sayılı Kanun'un 305 inci maddesi uyarınca hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yolu ile sınırlandırılıp, genişletilip, değiştirilemeyeceği, davacının dava dilekçesinde maddi tazminatın davalı Belediyeden tahsiline karar verilmesini talep ettiği, Mahkemece verilen ek kararın yerinde olmadığı gerekçesiyle; taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ve 17.03.2023 tarihli tavzih kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesi uyarınca yargılamanın iadesi talebinin kabulüne, davalı ... aleyhine açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 2008 yılı için 400.488,00 TL; 2009 yılı için 1.322.328,00 TL; 2010 yılı ilk iki ay için 238.834,00 TL olmak üzere toplam 1.961.650,00 TL maddi tazminatın her bir yıl için yıl sonu baz alınmak sureti ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Belediyeden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar etmiş, ayrıca 23.07.2009 tarihli ihtarnamenin tebliğ edildiği hususunun ispatlanamadığını, tebliğin geçerli olmaması ile müvekkilin kiracılık sıfatının devam ettiğinin kabul edilmesi gerektiğini, 2010 dönemine ilişkin hükmedilen tazminatın düzeltilerek 720.686,80 TL olacak şekilde hükmedilmesi gerektiğini, yine müdahalenin meni ve taşınmazın teslimine ilişkin taleplerin reddedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, haksız tahliye nedeniyle tazminat ve kiralanana yapılan müdahalenin önlenmesi ile kiralananın teslimi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 153 üncü maddesi,

2. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun (2886 sayılı Kanun) 64 ve 75 inci maddeleri,

3. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 270, 284, 287 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye, Anayasanın 153 üncü maddesi gereği Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olup, yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlayacak olmasına, kiracılık ilişkisinin devam ettiğinin kesinleşen Anayasa Mahkemesi kararı ile tespit edilmesine, 23.07.2009 tarihli ihtarnamenin tebliğ edildiğine ilişkin davacı vekilinin beyanının bağlayıcı olduğuna ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli bulunmasına göre, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin meni müdahale ve kiralananın teslimine ilişkin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2. Taraflarca temyiz olunan tazminat davasına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, 17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin karşılıklı alınıp verilmesine,Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.