Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1286 E. 2025/571 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet ilişkisinden kaynaklı hekim hatası iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece aldırılan heyet raporlarının birbiriyle uyumlu olması, meydana gelen tıbbi sonucun komplikasyon olarak nitelendirilmesi ve aydınlatılmış onam formunda oluşabilecek komplikasyonların detaylı şekilde belirtilmiş olması gözetilerek, hastane veya doktora sorumluluk yüklenemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3014 E., 2023/3214 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2021/588 E., 2022/363 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin nefes darlığı şikayetiyle 17.08.2010 tarihinde davalı ... Hastanesine gittiğini, burada müvekkiline bir kısım testler yapıldığını ve anjiyo müdahalesi için bir sıkıntının olmadığı belirtilerek ameliyat işlemine başlandığını, müvekkilinin ameliyat sonrası kendine gelemediğini, kalp ağrısı çektiğini, daha sonra doktordan aldığı bilgiye göre kalp damarlarının %80 oranında tıkalı olduğunu, bu yüzden 3 adet stent takıldığını öğrendiğini, hastanede kaldığı sürede hastane personelinin özensiz davrandığını, gerekli kontrolleri yapmadıklarını, gece uyurken kasık kısmının kanama yaptığını, çok kan kaybettiğini, hastanede kaldığı sürede durumunda iyileşme olmadığını, enfeksiyon kaptığını öğrendiğini, hastaneden çıkarken müvekkiline bir rapor verildiğini, bu raporda hiç beyan etmediği şikayetlerin olduğunu, yanlışlık olduğunu düşünerek konunun üstünde durmadığını, daha sonra müvekkilinin Avusturya'ya döndüğünü ve burada rahatsızlandığını, hastaneye gittiğinde doktorların ağır bir enfeksiyon geçirdiğini söylediklerini, hayati tehlikesinin olduğunu ve 13 gün hastanede yatarak tedavi gördüğünü, kalp şikayetleri üzerine 1 sene sonra takılan stentlerden birinin sıkışma yaptığını ve 4. stentin takıldığını, daha sonra yaşadığı her kötü olayda kalp sıkışması yaşadığını ve bunun üzerine Avusturya'da bir kalp doktoruna muayene olduğunu, yanında anjiyo CD'lerini de götürdüğünü, CD'leri inceleyen doktorun anjiyo yapan doktorun damara giden kamerayı hızlı itip kalp damarını yırttığını, ölümden döndüğünü, ameliyat esnasında ağır bir kalp krizi geçirdiğini, bu yüzden stent takıldığını, öncesinde bir tıkanıklık olmadığını bildirdiğini ileri sürerek; şimdilik 500,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi tazminatın müdahalenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili; davacının, müvekkili hastaneye başvurması üzerine davacıya kardiyoloji servisinde gerekli testlerin yapıldığını, herhangi bir risk olmadığının anlaşılması üzerine tedavinin uygulandığını, yapılacak işlem hakkında davacıya bilgi verildiğini ve onayının alındığını, yapılan tedavi

ve uygulamaların tıbbi ve fenne uygun olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... vekili; davacının kardiyak kökenli olan ve koroner arter hastalığını düşündüren şikayetler ile kendilerine başvurduğunu, yapılan değerlendirmelerde koroner anjiyografi endikasyonu konulduğunu, işlem ve riskler konusunda davacının bilgilendirilerek işlemlere başlandığını, yapılan anjiyo işleminde davacıya stent takılması gerektiğini, stentin konulduğunu, ancak yeterli olmaması nedeniyle tekrar stentler konulduğunu, damardaki problemler nedeniyle toplam 3 adet stent konulduğunu, hastanede 4 gün takibinin yapıldığını, herhangi bir sorun olmaması nedeniyle taburcu edildiğini, davacıya yapılacak bütün işlemler hakkında bilgi verildiği ve onayının alındığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 03.03.2020 kararıyla; Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının davacı muayene edilmek suretiyle hazırlanan 07.01.2020 tarihli raporunda, davalı doktor tarafından yapılan uygulamanın güncel tıp bilgileri çerçevesinde kılavuz ve literatürlere uygun olduğu, bekim veya hastane kusurunun olmadığı hususlarının tespit edildiği, somut olayda davalılara atfı kabil kusur bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İlk Derece Mahkemesinin 03.03.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 25.11.2021 tarihli kararıyla; A.Ü. Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporun; davacıya, davalı doktor tarafından uygulanan tıbbi tedavinin, tıp kurallarına uygun olup olmadığına ilişkin olarak hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmadığı, davacının dava dilekçesinde ağır bir enfeksiyon geçirdiğini belirtmesi karşısında, bu hususun raporda hiç irdelenmediği, davalı tarafın vekalet sözleşmesinin kendisine yüklediği özen borcuna uygun hareket edip etmediği hususunda uzman akademisyenlerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor alınmadan, davanın niteliğine uygun, yeterli ve gerekli araştırma yapılmadan karar verildiği gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden yargılama yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı raporu ve Hacettepe Üniversitesinde görevli akademisyenlerden alınan heyet raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalı ... tarafından davacıya yönelik yapılan tıbbi işlemlerde hatalı müdahalede bulunulduğu, davalı hastane tarafından sağlık hizmetlerinin usulüne uygun yürütülmediği ve somut olayda davalılara atfı kabil bir kusur bulunduğu hususlarının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesinin 16.06.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, Mahkemece kaldırma kararı doğrultusunda işlem yapıldığı ve verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarının birbiriyle çelişkili olduğunu, Adli Tıptan alınan raporda müvekkillinde işlem öncesinde herhangi bir tıkanıklık olmadığı belirtilmişken, 15.04.2022 tarihli heyet bilirkişi raporunda müvekkilinde %80 darlık olduğu tespitinde bulunulduğunu, heyet raporunda koroner anjiografinin komplikasyonu olarak diseksiyon (yırtılma) izlenebileceği ve bu ihtimalin %0.2 olduğu, müvekkilinin önceki şikayetlerinin diseksiyona sebep olabileceği ve bu sebeple komplikasyon olarak kayıtlara geçirilmemiş olabileceği tespitinin çelişkili olduğunu, davalıların iddiası gibi gerçekleşen olay eğer bir komplikasyon ise doktor ve hastanenin müvekkiline vekalet ilişkisinden kaynaklanan aydınlatma yükümlülüğü ve dürüstlük ilkesi gereği bu durumu açıkça anlatmaları ve epikriz raporunda da bu durumdan bahsetmelerinin gerektiğini, bilirkişi raporunda enfeksiyon oluşumuna dair bir kayda rastlanılamadığının tespit edildiğini ancak müdahale esnasında gerçekleşen bir komplikasyonu dahi epikriz raporuna dahil etmeyen davalı hastaneden bu durumu raporlamasını beklemenin çelişkili olduğunu, duruşmada dinlenen tanık beyanının müvekkilinin hastanenin ihmali sonucu enfeksiyon kaptığını ispatladığını, alınan raporda her ne kadar olayın yaşanmasında hastanın anotomik yapısının etkisi olduğu tespit edilmişse de, müvekkilinin anatomisinin bu müdahaleye uygun olup olmadığını tespit etme görevinin davalı doktorda olduğunu, ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, vekalet ilişkisinden kaynaklı hekim hatası iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkinidir.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle Mahkemece aldırılan heyet raporlarının birbiriyle uyumlu olmasına, meydana gelen tıbbi sonucun komplikasyon olarak nitelendirilmesine, aydınlatılmış onam formunda davacının geçirdiği operasyon sonucunda oluşabilecek komplikasyonların detaylı şekilde belirtilmiş olmasına, hastane veya doktora sorumluluk yüklenemeyeceğinin anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.