"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2012/469 E., 2024/15 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı Kurumun 19.11.2008 tarihli yazısı ile 2008 yılı Eczane Protokolünün (6.3.19) maddesi uyarınca müvekkili ile yapılan sözleşmeyi 2 yıl süreyle feshettiğini, karar alınmadan önce müvekkilinin savunmasının alınmadığını, feshin müvekkilinin sahte doktor raporuna dayanan reçeteleri işleme koymasına dayandırıldığını, sahte olduğu iddia edilen 7 adet reçetenin arkasında hastaların bizzat kendi el yazıları ile yazdıkları isim, adres, telefon numarası ve imzalarının olduğunu, doktor raporlarının hastane onayı taşıdığını, hastane yetkililerinin sahteliğini ayırt edemediği bir raporun sahte olup olmadığını müvekkilinin ayırt etmesinin mümkün olmadığını, ayrıca sağlık raporlarının sağlık karneleri ile birlikte kullanıldığını, ortada bir sahtelik varsa bunun ancak sağlık karnesini ibraz eden ve reçeteye sahte rapora istinaden ilaç yazdıran karne sahibi tarafından gerçekleştirilebileceğini, müvekkilinin kastının bulunmadığını ileri sürerek, fesih işleminin iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; yapılan teftiş sonucunda bir takım eczaneler tarafından hastaların haberi ve bilgisi olmaksızın uzman doktorlar tarafından reçeteye dayanmayan sahte ilaç kullanım raporlarına dayanan sahte reçetelerin fatura edilerek Kurumun zarara uğratıldığının tespit edildiğini, anlatımlarına başvurulan hastaların bu doktorlara muayene olmadıklarını, adlarına rapor çıkartılmadığını, bu raporlara istinaden yazılmış reçetelerden de bilgilerinin olmadığı yönünde beyanda bulunduklarını, davacı ve diğer eczanelerin organize olarak Kurumdan haksız kazanç elde edip kurumu zarara uğrattıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 28.05.2009 tarihli kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemenin 28.05.2009 tarihli kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 15.06.2010 tarihli ilamıyla; ceza mahkemesi kararının bekletici mesele yapılmasına, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz sebeplerinin incelenmesine yer olmadığı gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
2. Mahkemenin 01.02.2012 tarihli kararıyla; gider avansı dava şartı olduğundan dava şartı eksikliği sebebiyle usulden red kararı verilmiş; kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.05.2012 tarihli ilamıyla; ceza davasının bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi yönünden bozma kararı verilmesinden sonra, Mahkemece bozmaya uyulduğundan davada usulü kazanılmış hak doğduğu, bu durumda Mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda işlem yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, bozma kararı verilmiştir.
3. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hastaların alınan beyanlarında sağlık karnelerinin üçüncü kişilerde olduğunun ve bu kişiler tarafından işlem yapıldığının belirtildiği, Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/443 E. sayılı dosyasında davacı eczacı hakkında verilen beraat kararı ve özellikle 2008 yılı Protokolünün (6.3.19) maddesinde yer alan davacı eczacı ya da çalışanlarının kastının bulunması olgusu birarada değerlendirildiğinde, dosya kapsamı itibariyle davacı eczacının ve çalışanların kastının ispat edilemediği gerekçesiyle; davanın kabulüne ve davalı Kurumun sözleşmesinin 2 yıl süre ile feshine ilişkin kararın iptaline karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacının resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından üzerlerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak mahkumiyetlerine yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraat ettiğini, hukuk hâkiminin beraat kararı ile bağlı olmadığını, ancak mahkumiyet kararı ve tespit edilen maddi olgularla bağlı bulunduğunu, davacı eczacının tüm işlemlerinde sözleşme hükümlerine uygun hareket etmek zorunda olduğunu, taraflı ifade verme ihtimali olan tanıkların beyanlarıyla ve ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla davacının haklılığına hüküm verilemeyeceğini, taraflarınca yapılan işlemlerin prosedüre uygun olduğunu savunarak; kararının bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, davalı Kurumun 2008 yılı Eczane Protokolünün (6.3.19) maddesi uyarınca sözleşmeyi 2 yıl süreyle feshi kararının iptali istemine ilişkindir.
Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, özellikle 2008 yılı Protokolünün (6.3.19) maddesine göre; uyuşmazlık konusu cezai şartın, eczacının kastı dışında üçüncü kişilerin dahli ile davalı Kuruma karşı işlenmesi halinde uygulanacak olmasına, davacı eczacı ya da çalışanlarının kastının dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediğinin anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.