"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/21 E., 2022/63 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili; Kurum sigortalısı dava dışı ....'nin 24.10.2010 tarihinde davalı ...'in sevk ve idaresindeki ... plakalı aracın, davalı ...'ın ... plakalı römorklu traktörüne çarpışması neticesinde hayatını kaybettiğini, kaza nedeniyle sigortalı ....'nin hak sahiplerine 18.747,89 TL ikramiye ve 868,70 TL aylık bağlandığını, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu (5434 sayılı Kanun) gereğince fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla sigortalı Muammer'in hak sahipliğine ödenen 18.747,89 TL ikramiye ve hak sahiplerine bağlanan aylık tutarın 5 yıllık tutarı olan 51.780,00 TL toplamda 70.254,00 TL'nin %20 lik kısmı olan 14.050,80 TL'nin kurum onay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen davada davacı vekili; 5434 sayılı Kanun geregince bağlanan aylık tutarlarının Senirkent Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/21 E. sayılı dosyasında alınan hesap bilirkişisi raporu doğrultusunda talep edilmeyen kısmı olan 37.771,80 TL'nin kurumun onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Genel Sigorta A.Ş. vekili; sigorta şirketinin dava konusu talep ile ilgili herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, ... plakalı araç sürücüsünün trafik kazasında kastının değil kusurunun mevcut olduğunu, davalı ... şirketinin sorumluğunun KTK'nın 85/1 ve Trafik Poliçesi Genel Şartlarının 1. maddesinden doğan kusura dayalı ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, bu nedenlerle davanın esastan reddini istemiştir.
2. Davalı ..., davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Davanın açıldığı İş Mahkemesinin 19.03.2014 tarihli ilamıyla; davanın konusu tazminatın 5434 sayılı Kanun'un 129. ve 5510 sayılı Kanun'un 39. maddesi gereğince rücuen tazminine ilişkin olduğu, davalıların kasıtlı hareketlerinden değil, taksirli hareketleri sebebiyle ortaya çıkan bir zararın olduğu, açılan davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. İş Mahkemesinin 19.03.2014 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin verilen 22.01.2018 tarihli ilamla; davanın yasal dayanağının 5434 sayılı Kanun'un 129. maddesi olduğu, uyuşmazlığın çözümünde ne 506, ne 1479 sayılı Kanunlar ne de 5510 sayılı Kanun'un uygulama yerinin bulunmadığı, bu nedenle dava konusu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu dikkate alınmaksızın karar verilmiş olması gerekçesiyle, Mahkeme kararın bozulmasına karar verilmiştir.
2. Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ... tarafından meydana gelen bu kaza nedeniyle sigortalı ....'nin hak sahipleri olan eşi ve kızlarına 5434 sayılı Kanun'nun 66. maddesi kapsamında dul- yetim aylığı bağlandığı ve ödenen ikramiye ve bağlanan gelirin onay tarihi 17.12.2010 olduğu ve 5434 sayılı Kanuna tabi olduğunun bildirildiği, davacı vekilinin de dava dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanlarında ve dilekçelerinde davanın dayanağının 5434 sayılı Kanun olduğunu bildirdiği, rücuen tazminat istemine dayanak olarak gösterilen 129. maddenin yürürlükten kaldırıldığı, 129. madde gereğince davacı Kurumun iştirakçi dul ve yetimlerinin; sebep olanlar aleyhine açacakları davalara katılabileceği, ancak dul ve yetimler tarafından dava açılmamış ise bunu doğrudan doğruya açmaya yetkili olacağı göz önünde bulundurularak araştırma yapıldığında vefat eden iştirakçinin hak sahipleri tarafından zarara sebep olan sorumlulara karşı dava açılıp açılmadığının belirlenmesi için yapılan araştırmada hak sahipleri tarafından 30.04.2011 tarihinde Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/289 E. sayılı dosyasında davalılar hakkında açılmış dava bulunduğu, dava açılmış olması halinde davacı Kurum tarafından müstakil bir dava açılamayacağı, bu nedenle davacı Kurumun davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı, yine 5510 sayılı Kanun uyarınca bağlanan bir aylık söz konusu olmadığı gözetildiğinde olayda 5510 sayılı Kanun'un 39. maddesinin uygulanma ihtimalinin bulunmadığı, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin bozma ilamında belirtildiği üzere trafik kazasında ölen Emekli Sandığı iştirakçisinin hak sahiplerine bağlanan peşin değerli aylığın tahsiline ilişkin davanın yasal dayanağının 5434 sayılı Kanun'un 129. maddesi olması nedeniyle, uyuşmazlığın çözümünde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun Yürürlükten Kaldırılmış Hükümlerinin ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun uygulama yerinin de bulunmadığı gerekçesiyle; hukuki yarar yokluğundan asıl ve birleşen davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; kararın gerekçesine katılmadıklarını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, kurum sigortalısı trafik kazası sebebiyle vefatı sonucu hak sahiplerine ödenen ikramiye ve aylıkların kusura isabet eden miktarının 5434 sayılı Kanun'un 129. ve 5510 sayılı Kanun'un 39. maddeleri gereğince rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Gerekçesiz temyiz dilekçesi çerçevesinde kanunun açık hükmüne ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususları ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda; delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin sebepleri bildirilmeyen bozma isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.