"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2023/408 E., 2024/13 K.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma isteminin miktar itibariyle reddine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davalının dava dışı üçüncü kişinin kusuru ile geçirdiği trafik kazası sonucunda yaralanarak bitkisel hayata girdiğini, bilincinin kapalı olması nedeniyle davalıya kayyum atanan babası ile müvekkilleri arasında 16.11.2015 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme gereği müvekkillerinin davalıya vekaleten Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduklarını, Sigorta Şirketine müracaat ettiklerini ve Sigorta Şirketine karşı manevi tazminat, iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderlerine ilişkin üç ayrı dava açtıklarını, işlerini takip ederken kayyum tarafından 06.01.2016 tarihinde haksız olarak azledildiklerini, hak ettikleri akdi ve karşı yan vekalet ücretleri ile yaptıkları masrafın ödenmediğini, cezai şart alacağı olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 61.578,40 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacıların vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediklerini, kaza nedeniyle bitkisel yaşama giren davalıya vasi atanması konusunda babasına hukuki yardımda bulunulmadığını sigorta şirketi tarafından kazadan 18 ay sonra alınabilecek rapor sonrası kendilerine başvurulması gerektiği gerekçesiyle, başvurunun reddedildiğini, bir ay sonra Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açarak maluliyet tazminatı talebinde bulunduklarını, faizin başlangıcı yönünden müvekkillerinin zarara uğramasına sebebiyet verildiğini, tek bir dava yoluyla isteyebileceği taleplerin ayrı ayrı dava konusu yapılarak her biri için ayrı harç ve masraf yapılmak suretiyle müvekkillerinin mağduriyetlerine sebebiyet verildiğini, ceza dosyasında müvekkili aleyhine gelen kusura ilişkin rapora süresinde itiraz edilmediğini, tazminat miktarının müvekkilleri ile görüşmeden ve haber vermeksizin belirlendiğini, azlin haklı olduğunu, ücret sözleşmesinde miktar belirlenmediğini, hükmedilecek tazminat tutarının % 15'inin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, karşı taraftan alınacak ücretin davanın kazanılması şartına bağlandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.11.2019 tarihli kararıyla; davacıların ücret sözleşmesindeki cezai şartı tehdit olarak ileri sürmelerinin avukatlık sözleşmelerindeki özen ve sadakat yükümlülüğü çerçevesinde cezai şartın hukuken geçersiz olması sebebiyle nazara alınamayacağı, ayrı ayrı açılan davaların sonradan birleştirilmesinde davalının zararının bulunmadığı, manevi tazminat taleplerinin davalının iradesi dışında belirlendiğinin ispat edilemediği, ceza soruşturmasında alınan Adli Tıp raporunun davacılara tebliğ edildiğine dair belge olmadığı gibi, kovuşturma aşamasında yeniden rapor alınmasında hukuken engel olmadığından davalının zarara uğramadığı, buna göre davacıların vekalet sözleşmesi kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri özen ve sadakat yükümlülüğü kapsamında yerine getirdikleri, bu nedenle davalının davacıları azletmede haksız olduğu, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre 38.000,00 TL akdi 21.550,00 TL kanuni vekalet ücreti ve 2.028,40 TL masraf alacağı olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 61.578,40TL'nin 9.000,00TL' sinin dava tarihinden kalanının ıslah tarihi olan 27.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Dairenin 03.07.2023 tarihli ilamıyla; taraflar arasındaki ücret sözleşmesinde sözleşme konusu takip edilecek dosyalar için avukatlık ücretinin sigorta şirketlerinden tahsil edecek tutarların ve/veya açılacak davalar sonucunda hükmedilecek olan maddi ve manevi tazminat miktarlarının % 15'i olarak kararlaştırıldığı, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava değerlerinin % 15 üzerinden hesaplama yapılarak bulunan miktarların Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen ücretlerin altında kaldığı gerekçesiyle Tarifede belirtilen miktarlar esas alınarak davacıların alacağı akti vekalet ücreti hesaplandığı, sözleşme ile belirlenen ücretin, Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesinin birinci cümlesinde belirtilen anlamda Asgari Ücret Tarifesi altında bir ücret olduğunun kabul edilemeyeceği, bu nedenle taraflar arasındaki ihtilafın tarafların serbest iradeleri ile yaptıkları ve geçerli olan bu sözleşmenin hükümlerine göre çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle, hükmün bozulmasına davalının sair temyiz sebeplerinin reddine karar verilmiştir.
2. Mahkemece bozmaya uyularak verilen yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; Yargıtay ilamı gereği taraflar arasında imzalanan 16.11.2015 tarihli sözleşmeye göre akdi vekalet ücreti belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 60,078,40 TL'nin 9.000,00 TL'sinin dava tarihinden, kalanının ıslah tarihi olan 27.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, davacıların haklı sebeple azledildiğini, sözleşmedeki cezai şartın karşılıklı güven ilişkisini zedelediğini, mahkemenin cezai şartı geçersiz saydığına göre azli de haklı bulması gerektiğini, dava dilekçesinde sözleşmedeki cezai şarttan kaynaklanan alacak taleplerinin de olduğu belirtilmiş olmasına ve mahkemece de cezai şartın hükümsüz olduğu için dikkate alınamayacağı belirtilmiş olmasına rağmen kararda reddedilen kısımla ilgili hüküm kurulmadığını, davacının hangi alacak kaleminden ne kadar talep ettiğini dava dilekçesinde de ıslah dilekçesinde de açıklamadığını, taleplerinin muğlak olduğunu, davacının müvekkilinin akrabalarına karşı açtığı davada azlin haklı kabul edildiğini ve davanın reddine karar verildiğini, kararlar arasında çelişki oluştuğunu, bilirkişi raporlarının hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığını, sözleşmede ücretin davanın kazanılması şartına bağlandığını ancak kazanılan bir dava olmadığını, davacının kusuruyla takipsiz bırakılan manevi tazminat dosyası ile reddedilen bakıcı zararı davası için vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek, kararı temyiz etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan ücret ve diğer alacakların tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde hesaplama yapılıp, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısımlara yönelik itirazlarının incelenemeyecek olmasına göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun’un geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439. maddesi gereğince ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
1086 sayılı Kanun’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.