Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1786 E. 2024/4425 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Doğum sırasında doktorun tıbbi müdahalesindeki kusur nedeniyle bebeğin sakat kalması ve sonrasında vefat etmesi üzerine açılan tazminat davasında, doktor ve hastanenin hukuki sorumluluğunun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hükme esas alınan bilirkişi raporunun Adli Tıp Kurumu raporu ile uyumlu olması, davacıların doğum yöntemine onay vermesiyle vakum uygulamasına da rıza göstermiş sayılmaları ve bozma kararı kapsamı dışında kalan hususların incelenmesinin mümkün olmaması gözetilerek davacıların karar düzeltme talebi reddedilerek direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/292 E., 2022/342 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davacılar vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; müvekkili Esra'nın hamileliğinin başından itibaren düzenli olarak davalı hastanede çalışan diğer davalı doktor ... tarafından takip edildiğini, 18.08.2009 tarihinde doktorun tavsiyesi ve kararı ile birlikte normal doğuma alındığını, doktorun kusuru nedeniyle doğum sırasında beyninde kalıcı hasar oluşması nedeniyle bebeğin sağlığını yitirdiğini, doğum sonrasında bebeğin takibinin diğer doktor İmran tarafından yürütüldüğünü, bebek sağlığına tam olarak kavuşmadan taburcu edilmesi nedeniyle bebeğin 02.03.2010 tarihinde doğum travmasına bağlı solunum yetmezliğinden hayatını kaybettiğini, müvekkillerinin bu süreçte hem manevi hem de tedaviler yüzünden maddi olarak büyük kayıplar yaşadıklarını, tıbbi müdahalenin boyutu alınan rızaya uygun olmadığından hukuken geçerli rızadan söz edilemeyeceğini, doğum sonrasında gerekli tedavi yapılmış olsaydı bebeğin yaşıyor olacağını ileri sürerek davacıların her biri için 10.000,00 TL maddi tazminat, 100.000,00 TL manevi tazminat toplam 220.000,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili; müvekkilinin bebeğin tedavisinde ihmal ve kusurunun bulunmadığını, sağlıkla taburcu edildikten sonra yaşanılanlardan sorumluluğu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... İşleyen vekili ve davalı Özel ... Sağlık Tesisleri Ltd.Şti.; davaya cevap vermemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 03.04.2014 tarihli ve 2010/224 E., 2014/135 K. sayılı kararıyla; yapılan işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu, davalıların kusurlarının bulunmadığı yönünde görüş bildiren Adli Tıp Kurumu raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.06.2019 tarihli ve 2018/6612 E., 2019/7116 K. sayılı ilamıyla; "Meydana gelen olayın spesifik bir durum olduğu da dikkate alınarak, mahkemece üniversiteden, davacının itirazlarını karşılayan, konusunda uzman, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, davalıların gerekli özen ve dikkati gösterip göstermediği, yapılan işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığı hususlarını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir." gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozmaya uyularak dosyaya kazandırılan 24.03.2022 tarihli bilirkişi raporu uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 17.01.2024 tarihli ve 2023/2427 Esas, 2024/221 Karar sayılı kararıyla, hükme esas alınan raporun dosyaya kazandırılan Adli Tıp Kurumu raporu ile de uyumlu olduğu, mahkemece işbu rapordaki veriler esas alınarak davalıların sorumluluğu bulunmadığının tespit edildiği, bilirkişi raporunun bozma içeriğine uygun, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacıların doğum yöntemine izin verildiği beyanına göre, doğum sürecinde bebeğin ilerlememesi nedeniyle vakumla çekilmesine de muvafakat verildiğinin kabulünün gerektiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.

V. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davacılar vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı, eksik ve taraflı olduğunu, raporda doğum sürecinin değil de sonrasının değerlendirildiğini, operasyondaki hekimlerin sorumluluğuyla ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, hekimin en hafif kusurundan dahi sorumlu olduğunu, müvekkilinin doğumun normal olması hususunda ikna edildiğini, sonrasındaki işlemlere dair onam alınmadığını, vakumla bebeğin çekildiğini, olası risklerden ise hiç bahsedilmediğini, yanlış tıbbi müdahalede bulunulduğunu, özensiz davranıldığını, tanık beyanlarından vakumla doğuma izin olmadığının anlaşıldığını, tek başına yaşama kabiliyetine sahip olmayan ve tedaviye ihtiyacı olan bebeğin gerekli tıbbi müdahalede bulunulmadan taburcu edilmesinin de hatalı olduğunu, ihmalkar davranılması nedeniyle bebeğin durumunun daha da kötüleştiğini, tıbbi müdahalede müvekkilinin aydınlatılmış olarak onayının alınmaması, doğum sırasında meydana gelebilecek komplikasyonlara karşı müvekkilinin uyarılmaması, hatalı vakum uygulaması yapılması, doktor İmran'ın tek başına yaşama kabiliyetini haiz olmayan, hastane şartlarında bakılması gereken bebeği taburcu etmesinin davalıların sorumluluğunu gerektirdiğini, bebek süresinde kontrole götürüldüğü halde raporda bu hususlara dair tespitlerin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcunu yerine getirmeyen doktorların ve hastanenin oluşan zarardan sorumluluğu istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 386 ve devamı maddeleri,

2. 09.05.1960 tarihli 21/9 ile 04.02.1959 tarihli 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.

3. Değerlendirme

Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle hükme esas alınan raporun dosyaya kazandırılan Adli Tıp Kurumu raporu ile de uyumlu olmasına ve davacıların doğum yöntemine izin verildiği beyanına göre, doğum sürecinde bebeğin ilerlememesi nedeniyle vakumla çekilmesine de muvafakat verildiğinin kabulü ile bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmasına göre, davacılar vekilinin karar düzeltme taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,

18.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.