"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/41 E., 2024/94 K.
Taraflar arasında birleştirilerek İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen muarazanın önlenmesi ve alacak davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davada sahte reçete bedeline ilişkin işlemin iptali talebinin reddine, diğer talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına; birleşen davanın kabulüne, sair talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, asıl davada davacı vekili tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.09.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacı / birleşen davada davalı vekili Avukat ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin ... Eczanesinin sahibi olduğunu, davalı Kurum ile yapmış olduğu sözleşmenin 2 yıl süreyle feshedildiğini, hakkında ... kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine ilişkin 2009 Protokolünün (6.3.19) maddesi gereği 479.974.20 TL ve (6.3.3) maddesi gereği 12.856,25 TL cezai şartın tahsiline karar verilerek, ilgili reçetelerin bedellerinin geri istendiğini, ancak Kuruma sahte reçete fatura etme kastı bulunmadığını, kamu kurumunu dolandırmak ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğine dair yeterli şüphe oluşturacak kanıt bulunmadığından hakkında yapılan soruşturmada takipsizlik kararı verildiğini belirterek; davalı Kurum ile arasındaki muarazanın giderilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen davada davacı Kurum vekili; davalının 2009 yılı Protokolünün (6.3.19) ve (6.3.3) maddelerine aykırı şekilde sahte reçete fatura etmesi ve reçete arkasındaki yazı ve imzaların reçete sahibine veya yakınına ait olmaması nedeniyle reçete bedellerinin ve ilgili maddelere göre uygulanan cezai şart toplamı 543.405,12 TL’nin 17.03.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı vekili; Türk Eczacılar Birliği ile arasında yapılan protokol bulunduğunu, protokole uymayan eczaneler hakkında yapılacak işlemlerin belli olduğunu, davacının bu protokole aykırı hareket ettiğini, 12.856,25 TL para cezası kesildiğini, davacı aleyhine Kurum müfettişleri tarafından hazırlanan 17.12.2010 tarihli ve 121005/SRŞ/02 nolu raporda yapılan ihbarlar sonucu sigortalılardan bazılarının ifadeleri doğrultusunda Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, Başsavcılığın 2001/30787 soruşturma ve 2009/10567 sayılı dosyaların birleştirildiğini, davacı ile ilgili Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/714 numaralı soruşturmaya istinaden elde edilen bilgi ve belgelerin 17.09.2010 tarihli ve 121005/191 sayılı yazı Başsavcılıktan istenildiğini ve belgelerden alınan nüshaların incelemesi üzerine reçete kaydı yapılan ve Fırat Üniversitesi Hastanesinde muayene olduğu belirtilen sigortalıların Fırat Üniversitesi Hastanesi, hastane protokol defteri ve otomosyon sistemi üzerinde yapılan inceleme sonucunda müfettiş raporunda ilgili kişilerin hastanede kayıtlarının bulunmadığını, Fırat Üniversitesi Hastanesi tarafından düzenlendiği görülen reçetelerin arkasındaki yazı, imza ve telefon numaralarının büyük bir kısmının diğer hastaneler tarafından düzenlendiğini, görülen reçetelerden ise ..., ..., ..., ... adına düzenlenen reçetelerin arkasında yer alan imza ve telefon numaralarının sigortalılara ait olmadıklarının anlaşıldığını, kendilerine gösterilen ve ismi ile görev yaptığı bölümün yer aldığı kaşenin kullandığını, hastaneler kaydı bulunmayan reçeteler ile ilgili olarak ifadeleri alınan Fırat Üniversitesi Hastanesi doktorlarının ve müfettiş raporlarında verdikleri beyanlarında; belirtilen reçetelerin kendilerine ait olmadığını beyan ettikleri; reçete arkasındaki sigortalılar tarafından yazılmış gibi görünen imza ve telefon numaralarının da sigortalılara ait çıkmadığını, reçetelerin arkasında yer alan eczaneye ilişkin kaşenin üzerindeki imzanın ...'e ait olduğunun tespit edildiğini, davacının protokol kurallarına açıkça aykırı hareket ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Birleşen davada davalı vekili; davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 25.02.2019 tarihli ve 2017/76 E., 2019/58 K. sayılı kararıyla davaya konu idari yaptırımın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olmadığı, sadece müfettiş raporlarına dayalı olarak davaya konu idari yaptırım kararının uygulanmasının yerinde olmadığının bilirkişi raporuyla bildirildiği, davacı hakkındaki soruşturma dosyası birlikte değerlendirildiğinde; davacının idari yaptırım kararına konu hususta ve soruşturmaya konu sahte reçete ve raporlar kapsamında bir sorumluluğunun bulunmadığı, sahte reçete ve raporların davacının işlettiği eczane kapsamında sunulması ve işlem yapılması nedeniyle davacının hukuki sorumluluğunun doğmayacağı, kasten kurumu zarara uğratmak amacıyla sahte reçete fatura ettiğinden söz edilemeyeceği, uygulanan cezai şart işleminin yerinde olmadığı, davacının sahte rapor ve bağlı reçeteler üzerinden 3. kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden sorumlu tutularak, suçların şahsiliği prensibi ihlal edilerek, davada taraf olan salt müfettiş raporuna istinaden reçete bedelleri üzerinden cezai şart uygulamasına tabi tutulmasının usul, yasa ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğu, davacının ya da çalışanlarının dava dışı sahte reçete düzenleyen kişilerle de el ve iş birliği içinde hareket ettiğine dair dosya arasında somut herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, 2009 Yılı İlaç Temin Protokolünün (6.3.19) maddesi hükmü gereği davacıya uygulanan 2 yıl sözleşme feshi cezasının (5.3.10) maddesi hükmü gereği davacıya uygulanan 479.974,20 TL cezai şart bedelinin davacıdan tahsili işleminin, (5.3.2) maddesi hükmü gereği cezai şarta neden olan 5.142,50 TL reçete bedelinin davacıdan tahsili işleminin yerinde olmadığı, davacıya Kurum tarafından 2009 ve 2016 yılı İlaç Temin Protokolünün yukarıda detaylı olarak açıklanan hükümleri gereği yeniden değerlendirilmesi neticesinde uygulamaya koyulan tüm işlemlerin yerinde bulunmadığı, alınan bilirkişi raporu ve SGK cevabi yazısı doğrultusunda asıl davada sözleşmenin feshine ilişkin davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer talepler yönünden davanın kabulüne, davalı tarafından uygulanan idari yaptırım kararının iptaline, sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine, söz konusu işlem kapsamında davacının borçlu olmadığının tespitine; birleşen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı / birleşen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 14.09.2020 tarihli ve 2019/1303 E., 2020/972 K. sayılı kararıyla; usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı / birleşen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 21.10.2021 tarihli ve 2020/11558 E., 2021/10460 K. sayılı ilamıyla; sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, eczacı tarafından taraflar arasındaki protokol hükümlerinin ihlal edildiği, Kurum sorumluluğunda olmayan reçetelerle ilgili davacının davalı Kurumdan reçete bedelini tahsil etmesinin mümkün olmadığı, aksi halde reçete bedellerinden sorumlu olmayan Kuruma külfet yükleneceği, davacının reçete bedelini ancak sahtecilik yapan kişilerden isteyebileceği, üçüncü kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden davalı Kurumun sorumlu tutulamayacağı, bu nedenlerle Kurumun protokolün (4.3.6) maddesinde yer alan hüküm uyarınca yersiz ödemelerini geri isteme hakkı olduğu kabul edilerek, asıl davada davacının sahte reçete bedeline ilişkin işlemin iptali talebinin reddi, birleşen davada da sahte reçete bedellerinin davalıdan tahsili talebinin kabulü gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesinin 10.11.2022 tarihli ve 2021/509 E., 2022/393 K. sayılı kararıyla; dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının takdiri delil olduğu ve bozma ilamından sonra dosyaya sunulan söz konusu raporların dosya kapsamına ve bozma ilamına uygun olmadığı anlaşıldığından söz konusu raporların hükme esas alınmadığı, dava konusu reçetelerin hastaların bilgisi dışında düzenlenerek davacı eczaneden temin edilmesi suretiyle Kurumun zarara uğradığı, söz konusu reçetedeki ilaçların teslim edildiği kişinin taraflar arasındaki ilaç teminine İlişkin Protokole göre eczacı veya çalışanları tarafından kimlik kontrolünün yapılması gerektiği, davacı tarafından kimlik kontrolünün yapılmadığı, davacı eczacı tarafından, protokol hükümlerinin ihlal edildiği, bu ihlal eylemi nedeniyle davalı Kurumun sorumluluğunda olmayan reçetelerle ilgili davacıya ödeme yapmak zorunda kaldığı, sorumluluğunda olmayan reçete bedellerinin davacı tarafından davalı Kurumdan tahsilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, davaya konu 543.405,12 TL'nin 17.03.2011 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekileri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 18.11.2023 tarihli ve 2022/8461 E. 2023/3407 K. sayılı ilamıyla; davalı birleşen davada davacı vekilinin tüm, davacı / birleşen davada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, asıl davanın 10.03.2011 tarihli idari işleme dair cezai şart, reçete bedeli ve 2 yıl süreli fesih işleminde muarazanın giderilmesine; birleşen davada ise Kurumun cezai şart ve reçete bedeline dair alacak istemine ilişkin olduğu, bozma öncesi verilen İlk Derece Mahkemesi kararında asıl dosya itibarıyla; sözleşmenin feshine ilişkin davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, asıl dava dosyasında diğer talepler yönünden davanın kabulüne davalı tarafından uygulanan idari yaptırım kararının iptaline, sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine, söz konusu işlem kapsamında davacının borçlu olmadığının tespitine; birleşen davanın reddine şeklinde hüküm kurulduğu, bozma ilamında ise bozmanın asıl ve birleşen dava yönünden sadece reçete bedeline ilişkin olduğu anlaşılmakla, sair temyiz talepleri reddedilmek suretiyle, diğer taleplere ilişkin karar artık kesinleşmiş olduğundan, Mahkemece bozmaya uyularak yeni bir hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay bozma ilamı dikkate alınarak, asıl davada davacının sahte reçete bedeline ilişkin işlemin iptali talebinin reddine, diğer talepler ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın sahte reçete bedeli ve cezai şart yönünden talebin kabulüne, diğer talepler ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı / birleşen davada davacı vekili; Kurum lehine hükmedilen yargılama giderlerinin eksik hesaplandığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı / birleşen davada davalı vekili; reçete önü ve arkasındaki yazıların eczacı veya çalışanına ait olmadığının kriminal inceleme ile ortaya çıktığını, Savcılık soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, reçetelerin sahte olduğunun anlaşılmasının mümkün olmadığını, 01.03.2010 tarihinden önceki sistem nedeniyle reçete üzerindeki bilgilerin sorgulanamayıp doğru kabul edildiğini, reçetenin karşılanmamasının sorumluluğuna yol açacağını, bozma sonrası alınan bilirkişi raporlarının Mahkemece hükme esas alınmadığını, tanıkların dosyada ve müfettiş beyanlarında hasta olduklarını, muayeneye gittiklerini, ilaç aldıklarını beyan ettiklerini, doğu bölgesinde doktorların hastayı görmeden ilaç yazabileceğini, emsal Yargıtay kararlarında dava dosyasından farklı şekilde karar verildiğini, sahte reçete düzenleyenlerle el ve işbirliği içerisinde olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; asıl davada idari yaptırım kararının iptali ile bu yaptırım nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine; birleşen davada ise, söz konusu idari yaptırım kararına dayalı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, yukarıda yer verilen hukuk kurallarına ve özellikle delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı Kurumun sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Asıl davada; davalı tarafından yatırılan masraf ve gider avansının Mahkeme tarafından eksik hesaplanması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Birleşen davada dava dilekçesinde belirtilen talepler gözetildiğinde, 47.997,42 TL reçete tutarı, 10 katı tutarında 479.994,20 TL cezai şart, 2.571,25 TL reçete bedeli, 5 katı tutarında 12.856,25 TL cezai şart ve 6,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 543.405,12 TL harca esas değer gösterilerek dava açıldığı anlaşılmıştır.
4. Yargıtay ilamında bozma gerekçesi "...asıl davada davacının sadece sahte reçete bedeline ilişkin işlemin iptali talebinin reddi, birleşen davada da sadece sahte reçete bedellerinin davalıdan tahsili talebinin kabulü gerekirken..." şeklinde belirtilmiş olup, Mahkemece asıl davada bozmaya uygun karar verildiği halde, birleşen davada sadece reçete bedelleri yönünden davanın kabulü gerekirken, tüm talepler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
5. Ayrıca, davalı eczacı vekili; 11.05.2011 tarihinde ihtirazi kayıtla 2.571,25 TL ile 47.997,42 TL olmak üzere reçete bedellerini ödediğini iddia ettiği iki adet banka dekontunu dosyaya sunmuş olup, bu husus Mahkemece değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile bu husus değerlendirilmeden karar verilmeside yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. İlk Derece Mahkemesi Kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi uyarınca davalı Kurum yararına BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin karşılıklı alınıp birbirlerine verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.