"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 54. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/876 E., 2024/543 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/1714 E., 2024/3 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, 01.04.2024 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
Ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362/1-(b) bendinde kira ilişkisinden kaynaklanan alacak davaları dışındaki davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının altında kalan davalarda verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir.
Dosya içeriğine göre; dava tarihi itibarıyla harçlandırılan dava değerine göre ödenen son kira bedelinin aylık 130.000,00 TL olup, 3 aylık kira bedeli toplamı Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kalacağından bahsedilemeyeceği anlaşılmakla, Bölge Adliye Mahkemesinin 01.04.2024 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkilleri ile davalı şirket arasında son olarak imzalanan 01.11.2020 tarihli kira sözleşmesinden sonra 20.11.2020 tarihinde imzalanan tahliye taahhüdünde, kiralananın 31.10.2023 tarihinde tahliye edileceğinin belirtildiğini, söz konusu tahliye taahhüdüne dayalı başlatılan takibe davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; dava zorunlu arabuluculuğa tabi olduğundan öncelikle zorunlu arabuluculuk dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddini, Mahkeme aksi kanaatte ise geçersiz tahliye taahhüdüne dayanan davanın esastan reddini, davacılar aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmamış olmasının sonradan eksikliği giderilebilecek bir dava şartı olmayıp, Mahkemece arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, somut uyuşmazlıkta arabulucuya başvurulmadan dava açıldığından, Mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın usulden reddine karar verilmiş olması sebebiyle davalının istinafında hukuki yararın da bulunmadığı, tavzih edilen hükümde harcın doğru tespit edildiği gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; İlk Derece Mahkemesince usul kurallarına uyulmadan yargılama yapıldığını, tensip zaptında duruşma günü olarak 06.06.2024 tarihi verildiğini, davacı vekilinin 28.12.2023 tarihli dilekçesi ile 20.11.2023 tarihinde arabulucuya başvurulduğunu bildirdiği halde birdenbire davanın usulden reddine karar verildiğini, usul kurallarının emredici nitelikte ve kamu düzenine ilişkin olduğunu, adil yargılanma hakkı ve usul kurallarına uyulmasını talep etmekte müvekkilinin hukuki yararı bulunduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Gerekçe ve Değerlendirme
Uyuşmazlık, tahliye taahhüdüne dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
1. 7155 sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun (6325 sayılı Kanun) "Dava Şartı Olarak Arabuluculuk" kenar başlıklı 18/A maddesinin ikinci fıkrasında; "Davacı arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." düzenlemesi bulunmaktadır.
2. Yukarıda yer verilen kanun hükmü ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın 29.12.2023 tarihli dilekçesinde, dava dosyası ile ilgili olarak arabuluculuk son tutanağının bulunmadığının, davanın sehven açıldığının belirtildiği, bu nedenle davalının temyizinde hukuki yarar bulunmadığının anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 01.04.2024 tarihli ek kararın KALDIRILMASINA,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.