Logo

3. Hukuk Dairesi2024/2469 E. 2025/1930 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hekim hatası iddiasına dayalı tazminat davasında, davalıların tıbbi müdahalelerinde kusurun olup olmadığı ve davacının uğradığı zararın tazmin edilip edilmeyeceği noktasında oluşan hukuki uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Alınan bilirkişi raporları ve Adli Tıp Kurumu raporunun, davalıların tıbbi müdahalelerinde kusur olmadığı ve meydana gelen sonucun öngörülemeyen bir komplikasyon niteliğinde olduğu, ayrıca aydınlatılmış onam formunda bu komplikasyonların belirtilmiş olduğu hususları gözetilerek davacı vekilinin temyiz itirazları reddedilerek, istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/281 E., 2024/832 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/172 E., 2023/1061 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin kalp rahatsızlığı sebebi ile Medicalpark Samsun Hastanesinde anjiyo operasyonu geçirdiğini, kalbine stent takıldığını, operasyondan sonra müvekkilinde sürekli yanma ve ağrı şikayetleri görüldüğünü, doktorun talimat vererek buz tedavisi uyguladığını, ertesi gün taburcu edildikten sonra aynı günün akşamında tekrar rahatsızlanarak ambulans ile hastaneye kaldırıldığını, nabzının sıfıra indiğini ve ölüm tehlikesi atlattığını, hastaneye geldiğinde kendisine iç kanama teşhisi konularak acilen ameliyata alındığını, ameliyat sonrası bir gece yoğun bakımda ve iki gece normal serviste kaldığını, normal serviste kaldığı sırada nitelikli bir personeli tarafından yapılması gereken pansuman işleminin hiçbir sağlık eğitimi olmayan bir hizmetli tarafından yapıldığını, yanlış tedavi uygulanması sonrası bacağında ve kasığında şişlik ve morluklar oluştuğunu, hastane ve hekimin ağır tıbbi kusuru nedeniyle hatalı müdahaleler neticesinde bir ay iş göremez hale geldiğini ve yürüme kusuru oluştuğunu ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; müvekkillerinin kusurlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin13.12.2016 tarihli kararıyla; Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden ve Yüksek Sağlık Şurasından aldırılan bilirkişi raporlarına göre, davalı doktorun ve hastanenin davacı hastanın takip ve tedavisini uygun olarak yaptıkları ve kusurlarının olmadığının rapor edildiği, davacı tarafından davalıların kusurlarının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 13.12.2016 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 10.07.2017 tarihli kararıyla; Mahkemece Üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek akademik kariyere sahip doktorlardan oluşturulacak bir bilirkişi kurulundan taraf, mahkeme ve yargı denetimine elverişli, önceki raporları da irdeler şekilde rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesinin 02.05.2019 tarihli kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı doğrultusunda dosyanın üniversite ana bilim dallarında görevli kardiyoloji, göğüs cerrahi ve kalp damar cerrahi uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilerek rapor aldırıldığını, bilirkişi kurulu raporunda davacıya uygulanan dava konusu koroner anjiografi, koroner artere stent uygulama tetkik ve tedavilerinin, kendisinde saptanan kronik iskemik kalp hastalığı tanılarıyla uyumlu olup fen ve tıbba uygun olduğu, femoral bölgede masif hematom oluşmasının komplikasyon olduğu, komplikasyonun gerekli tedavisinin yapılması için gerekli özenin gösterilmesi nedeniyle uygulanan tedavinin fen ve tıbba uygun olduğu, özen eksikliğini gösteren bir hususun bulunmadığının rapor edildiği, rapora göre davacı tarafından davalıların hafif de olsa kusurları ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesinin 02.05.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 24.10.2019 tarihli kararıyla; dosya içerisinde alınan raporlarda olayın gelişim seyri yönünden çelişki bulunduğu, davacı tarafça rapora yapılan itirazların değerlendirilmediği, davacının geçirmiş olduğu ilk operasyonun niteliğine göre tıbben olması gereken taburcu tarihinin tam olarak hangi tarih olduğu, erken taburcu edilme durumu söz konusu olup olmadığı, böyle bir durum varsa hastaneden erken taburcu edilmeseydi komplikasyon olduğu bildirilen mevcut durumunun yaşanıp yaşanmayacağı, komplikasyonun meydana gelmemesi hususunda davalı tarafın gerekli özen ve titizliği gösterip göstermediği hususlarında ek rapor alınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

5. İlk Derece Mahkemesinin 22.10.2020 tarihli kararıyla; bilirkişi heyetinin dosyaya ibraz ettiği 24.02.2020 tarihli ek raporunda; uygulanan dava konusu koroner anjiografi, koroner artere stent uygulama tetkik ve tedavilerinin kendisinde saptanan kronik iskemik kalp hastalığı tanılarıyla uyumlu olup fen ve tıbba uygun olduğu, femoral bölgede masif hematom oluşmasının bir komplikasyon olduğu, komplikasyonun gerekli tedavisinin yapılması için gerekli özenin gösterilmesi nedeniyle uygulanan tedavinin fen ve tıbba uygun olduğu, özen eksikliğini gösteren bir husus bulunmadığı, bu sebeplerle ... Özel Sağlık Hizmetleri İnş. Tur. ve San. Tic. A.Ş. ve Samsun Medikal Grup Özel Sağlık Hizmetleri A.Ş. bünyesinde çalışan Dr. ...'a atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, komplikasyonun ortaya çıkmasıyla taburculuk zamanı arasında bir ilişki bulunmadığı, hasta hastaneden taburcu edilmeseydi de komplikasyon gelişebileceği yönünde görüş bildirildiği, davacı tarafından davalıların kusurlarının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

6. İlk Derece Mahkemesinin 22.10.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 23.03.2021 tarihli kararıyla; son kaldırma kararında açıkça, dosyanın hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen heyete tevdi ile davacının geçirmiş olduğu ilk operasyonun niteliğine göre, tıbben olması gereken taburcu tarihinin tam olarak hangi tarih olduğu davacının hastaneye giriş ve taburculuğuna ilişkin çıkış kayıtlarının da değerlendirilerek, tarih ve saat açıkça belirtilmek ve önceki raporlarla olayın gelişim seyrindeki tarihler yönünden mevcut çelişkilerin de giderilmesi suretiyle rapor düzenlenmesi istenmiş olmasına rağmen, kaldırma kararı sonrası alınan raporda bu hususlarda hiçbir açıklama bulunmadığı, ayrıca olayın gelişim seyri yönünden de kaldırma kararında ayrıntılı şekilde vurgulanan hususlarla ilgili çelişkilerin giderilmediği, Mahkemece akademik kariyere sahip doktorlardan oluşturulacak üç kişilik yeni bir bilirkişi kurulundan belirtilen husustlarda ek rapor alınması suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

7. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kaldırma kararı doğrultusunda alınan bilirkişi heyet raporlarında; davalıların tıbbi ve cerrahi girişimlerine ilişkin herhangi kusurunun olmadığı, gerekli müdahalelerinin zamanında, klinik araştırmaların verileri doğrultusunda ve eksiksiz olarak yapıldığı, işleme bağlı ortaya çıkan komplikasyonun yönetiminde davalıların gereken takip ve tıbbi özeni gösterdiklerinin belirtildiği, bu nedenle davalıların hafif de olsa kusurlarının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; hükme esas alınan raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, bilirkişi raporunda söz konusu komplikasyonun giderilmesi için hastanın durumuna en uygun tedavi yönteminin uygulanıp uygulanmadığı, hastanın gelişebilecek komplikasyonlar konusunda yeterince bilgilendirilip bilgilendirilmediğinin değerlendirilmediğini, müvekkilinin 24 saat müşahede altında tutulmadığını, şikayetlerinin ameliyattan sonraki ilk 24 saat içerisinde oluşmaya başladığını, ancak davalı doktor tarafından bizzat tedavi edilmeyerek taburcu edildiğini, bu hususlarda yaptıkları itirazların incelenmediğini, dosyadaki mevcut delillerin davalılar tarafından müvekkiline yapılan tıbbi müdahaleler ve anjiyo sonrası sürecin iyi yönetilemediğini gösterdiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, vekalet ilişkisinden kaynaklı hekim hatası iddiasına dayalı tazminat davasıdır.

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, özellikle Mahkemece aldırılan ATK raporu ile bilirkişi kurul raporlarının birbiriyle uyumlu olmasına, meydana gelen tıbbi sonucun komplikasyon olarak nitelendirilmesine, aydınlatılmış onam formunda davacının geçirdiği operasyon sonucunda oluşabilecek komplikasyonların detaylı şekilde belirtilmiş olmasına, davalılara sorumluluk yüklenemeyeceğinin anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.