Logo

3. Hukuk Dairesi2024/2801 E. 2024/2415 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Resmi şekil şartına uymayan araç satış sözleşmesi nedeniyle davacının uğradığı zararın tahsili talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Araç satış sözleşmesinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/2-d maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğu ve tarafların ancak verdikleri kapora bedelini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilecekleri gözetilerek, davacının uğradığı diğer zararların talep edilemeyeceğine karar verilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1928 E., 2022/2056 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/71 E., 2021/168 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalıdan almış olduğu borç karşılığında eşine ait ... plakalı aracı Kemer .... Noterliğinin 20.09.2017 tarihli ve 8630 yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile devrettiğini, devretmeden önce 20.09.2017 tarihinde davalı ile şahitler huzurunda satış protokol düzenlendiğini, buna göre 20.10.2017 tarihinde davalıya 122.000,00 TL ödeyerek aracı geri alacağı konusunda inanç sözleşmesi yaptıklarını, müvekkili tarafından 3.000,00 TL kapora ödendiğini, daha sonra müvekkilinin söz konusu aracın başka kişilere satıldığını duyduğunu, bunun üzerine müvekkilinin aracını geri istediğini ve sözleşmeye konu bedeli ödemeye hazır olduğunu davalı tarafa söylediğini, aracı iade edeceğini söyleyen davalının bugüne kadar müvekkiline kaporayı dahi iade etmediğini, davalı tarafın inanç sözleşmesine rağmen aracı iade etmekten kaçınmak suretiyle kötü niyetli olarak aracı satıp ve haksız kazanç sağladığını ileri sürerek; davalıdan sözleşmeye konu aracın rayiç değeri ile inanç sözleşmesinde yer alan geri alım bedeli arasındaki farkın kaparo bedeli de eklenerek tespit edilip müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; sunulan sözleşmenin resmi şekil şartına uymadığını, inanç sözleşmesi niteliğinde olmadığını, karşı tarafın edimini ifa etmediğini, edimin ifası yönünde bir çabası da olmadığını, müvekkilini temerrüde düşürmediğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 97 nci maddesi gereğince karşılıklı borç yükleyen sözleşmenin ifasını isteyen tarafın kendi borcunu ifa etmiş yada ifasını önermiş olması gerektiğini, sözleşmede sadece davacı yönünden edimin ifa tarihinin belirlendiğini, müvekkilinin davacıyı temerrüde düşürmenden aynı Kanun'un 124 üncü maddesindeki seçimlik haklarını kullanabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın davalıdan almış olduğu borç karşılığında eşine ait ... plakalı aracı Kemer .... Noterliğinin 20.09.2017 tarihli ve 8630 yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile davalıya devrettiği, devretmeden önce davalı ile şahitler huzurunda satış protokolü düzenlendiği ve 20.10.2017 tarihinde davalıya 122.000,00 TL ödeyerek geri alacağı konusunda inanç sözleşmesi yaptıkları, davacı tarafından davalıya 3.000,00 TL kapora ödendiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, sözleşmede 122.000,00 TL ödenmesi halinde aracın teslim edileceğinin kararlaştırıldığı davacı tarafından bu bedelin davalıya ödenmediğinin sabit olduğu, davacı tarafça bedelin ödenmesi için davalı tarafa sözlü bildirimde bulunduğunu iddia edilmiş ise de, davacının davalıya sözleşme gereği söz konusu bedeli ödediğini yahut ödemek için teklifte bulunduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV.İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davacının taraflar arasındaki inanç sözleşmesi gereğince 6098 sayılı Kanun'un 125 ve 126 ncı maddelerine göre sözleşmeden dönme ve menfi zararın tazmini ile ödenen kapora bedelinin tahsilini talep ettiğini, davalı tarafından sözleşmeye konu aracın başkasına satılması nedeniyle davalıya ihtar çekilmesine gerek bulunmaksızın davalının temerrüde düştüğünün kabulünün gerektiğini, yine sözleşmeye konu aracın başkasına satılmış olması nedeniyle davacının kendine düşen edimini yerine getirmek üzere ifaya hazır olduğunu söylemesinin de hayatın olağan akışına uygun olmadığını ileri sürerek, kararını kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında yapılan 20.09.2017 tarihli satış protokolünün harici araç satış sözleşmesi niteliğinde olduğu ve resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğu, davacı tarafın geçersiz sözleşmeye istinaden davalıya ödemiş olduğu 3.000,00 TL kapora bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davalıdan istemekte haklı olması nedeniyle, davanın 3.000,00 TL kapora bedeli yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın tümden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına yeniden davanın kısmen kabulü ile 3.000,00 TL kapora bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar etmiş, ayrıca dava konusu aracın protokolde geçen 20.10.2017 tarihinden önce başkasına satıldığını, bu evrakın Mahkemece noterden istenmediğini, sözleşmenin inanç sözleşmesi olduğu halde Bölge Adliye Mahkemesinin harici satış sözleşmesi olarak nitelendirmesinin yasaya aykırı olduğunu, inançlı işlemelerde şekil şartı öngörülmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, geçersiz bulunan sözleşme uyarınca uğranılan zararın resmi şekil şartına uyulmaması nedeniyle tahsili talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/2-d maddesi,

3. Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, satış protokolünün harici araç satış sözleşmesi niteliğinde olduğu ve resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğu, tarafların ancak verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebileceği anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.