Logo

3. Hukuk Dairesi2024/2984 E. 2024/3327 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından azledilen davacı avukatın, vekalet ücretinin tamamını talep etmesi üzerine azlin haklı olup olmadığı ve ücretin miktarı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilinin azil gerekçelerinin yetersizliği, davacı avukatın yükümlülüklerini yerine getirdiğinin tespit edilmesi ve haksız azil durumunda Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesi gereğince ücretin tamamının ödenmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2410 E., 2023/3102 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/760 E., 2022/195 K.

Taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; taraflar arasında akdedilen 12.03.2018 tarihli "Avukatlık Sözleşmesi" ile İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan 2015/815 e. 2019/679 k. sayılı dosyada müvekkilinin davalı tarafın mevcut avukatı ile birlikte avukatlık hizmeti sunulması konusunda anlaşıldığını, 18.05.2019 tarihinde sözlü olarak sözleşmenin ücrete ilişkin 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasını değiştirdiklerini ve şartların 22.05.2018 tarihli e posta ile belirlendiğini, anlaşmaya göre takip edilen davada ilk duruşmaya dek sulh olunmaması halinde müvekkiline ilk duruşmaya kadar ödenecek KDV hariç 20.000,00 TL dışında %8 net vekalet ücreti ile yargılama neticesi ile hükmedilecek karşı vekaletin yarısının ödeneceğini, müvekkilinin davaya 05.05.2018 tarihinde vekaletnamesini sunduğunu, 09.07.2019 tarihinde de azledildiğini, davayı layıkıyla takip ettiğini, duruşmalara katıldığını, e-mail yoluyla dava akışı konusunda sürekli bilgilendirmelerde bulunduğunu, azlin haksız olup Avukatlık Kanunu 174 üncü maddesi gereğince azil tarihi itibariyle avukatlık ücretinin tamamının muaccel hale geldiğini, buna göre müvekkilinin 387.626,40 TL nispi, 72.311,65 TL karşı yan ve 23.600,00 TL maktu olmak üzere toplamda 483.538,05 TL ücret alacağının bulunduğunu, davalının farklı tarihlerde toplam 39.600,00 TL ödeme yaptığını, bunun 16.000,00 TL'sinin avukatlık sözleşmesinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince masraf avansı olarak ödendiğini, bunun 10.000,00 TL'sinin seyahat konaklama vs. masrafları ile bürodan ayrı kalınan günün karşılığı olduğunu, kalan 6.000,00 TL'nin ise avukatlık ücreti ödeninceye kadar Avukatlık Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına istinaden müvekkili elinde tutulduğunu ileri sürerek alacağın şimdilik 20.000,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 04/04/2022 tarihli Islah dilekçesiyle talip sonucunu 384.361,20 TL'ye yükselterek bu tutara 08.10.2019 itibaren işleyecek yasal faiz işletilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının vekil olarak takip ettiği davanın 2012 yılında müvekkilinin diğer avukatı tarafından açıldığını, 6 yıl boyunca devam eden yargılamada 3 ayrı bilirkişi heyetinden 5 ayrı rapor alındığını beş klasöre sığmayan bir ticari dava olduğunu, mahkemenin nihayetinde verdiği kararın yargıtayda bir yıl bekledikten sonra usulden bozulduğunu ve sonrasında yerel mahkemenin heyet teşekkülü sağlayamadığından 1.5 yıl toplanamadığını, iflas tehlikesi ile karşı karşıya kalan müvekkilinin davayı yargıçlık geçmişi ve yüksek mahkeme üyeliği geçmişinden kaynaklanan konumu gereği dosyayı hemen çözeebileceğini ticaret mahkemelerinin başkan ve üyelerinin çoğunu tanıdığını, dilekçelerine itibar edileceğini, davayı usul bozmasını ve bozma sonrası izlenecek yolları onlara anlatabileceğini bunun için istanbula geleceğini, doğru müdehaleleri ile hemen bozmadan önceki karar gibi karar verilmesini sağlayacağını taahhüt eden davacı avukata verdiğini, davacının vaatlerini yerine getirmediği gibi diğer avukatla işbirliği içinde çalışmadığını, bilgi vermediğini, duruşmalara girmediğini, izin almadan karşı tarafla uzlaşma konusunda görüşerek ve bu görüşmenin tam içeriğini saklayarak istenilen rakamlarda uzlaşmaya engel olduğunu, bu nedenle azlin haklı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davayı takip ettiği ve e-mail yoluyla sürekli bilgilendirmelerde bulunduğu, dört duruşmadan üçüne Ankara'dan katılım gösterdiği, azlin haklı olmadığı davanın kabulüne, 384.361,20 TL alacağın 20.000,00 TL'sine dava tarihinden, bakiyesine ıslah tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili, davacının uzlaşma görüşmelerini baltalamaya çalışarak kötüniyetli hareket ettiğinin sabit olduğu, azlin haklı olması nedeniyle davacının herhangi bir ücrete hak kazanamayacağı, taraflar arasındaki sözleşme ve revize sözleşme dikkate alındığında, uzlaşma halinde davacının avukatlık bedeli haricinde bir ücret alacağına hak kazanamayacağının açık olduğu, tanık dinleterek ispatlanacak hususların mahkemece dikkate alınmadığı, bilirkişinin ilk hesapladığı ücrete esas alınan değerin davacı dosyaya vekalet sunmadan beş yıl önceki değer olduğu, dava bu meblağ üzerinden karara bağlansa da kararın bozulması nedeniyle dikkate alınmaması gerektiği, ikinci alacak kaleminin ise hem haklı azil hem de taraflar arasındaki sözleşme kapsamında talep imkanı olmadığı, zira davacının taahhüdünün yasal süreci ya sulh ya da yargılamanın bir an önce sonuçlandırması olduğu halde dokuz yıllık evveliyatı olan dosyada davacının katıldığı altı ay içerisinde hiç bir katkısının olmadığı, uzlaşma yollarını kapatan davacının haklı azilden sonra yapılan uzlaşma teklifine dayanmasının hukuka uyan bir tarafının bulunmadığı, üçüncü kalemin hem haklı azil hem de mahkemece verilen hükmün alacağın tahsilini içermemesi nedeniyle hukuken talep edilebilirliğinin bulunmadığı, haksız azil kabul edilse dahi üst meblağdan karar verilemeyeceği, hakkaniyet ilkesini hakimin gözetmesi gerektiği, bu nedenle alt meblağdan karar verilmesi gerektiği, ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, azlin haklı olduğunu, tanıklar dinlenmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, bilirkişi raporunda seçenekli hesaplama yapıldığını, mahkemece karara esas alınan seçenekte ıslah ile talep edilen miktar üzerinden vekalet ücreti hesaplandığını, ancak bu miktar üzerinden verilen mahkeme kararının bozulması nedeniyle bu tutar üzerinden vekalet ücreti belirlenemeyeceğini, davanın uzlaşılarak son bulduğunu, ancak davacının uzlaşmaya hiçbir katkısının olmadığını bu nedenle vekalet ücretinin uzlaşılan değer üzerinden de belirlenemeyeceğini, azlin haksız olduğu kanaatine varılacaksa da bilirkişi raporları kapsamında hakkaniyet gereği düşük tutar üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası: "Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez."

3. Değerlendirme

1.Taraflar arasında davacı avukatın, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/815 esas dosyasında davalıyı vekil olarak temsil etmesini konu alan 12/03/2018 tarihli "Avukatlık Sözleşmesi"nin bulunduğu, sözleşmenin imzalanmasından sonra davalı şirket yetkilisi tarafından gönderilen 22/05/2018 tarihli e-posta içeriğindeki gibi vekalet ücretinde değişiklik yapıldığı çekişmesizdir.

2. Davalı, davacı avukatla sonuç taahhüdü ile anlaştığını, davacının vaatlerini yerine getirmediği gibi vekillik görevini de özenle ifa etmediğini, bilgi vermediğini, duruşmalara girmediğini, karşı tarafla izinsiz görüşerek istenilen miktarda uzlaşılmasını engellediğini belirterek davacıyı azletmekte haklı olduğunu ileri sürmüştür. Vekalet sözleşmesinde vekil, amaçlanan sonucun gerçekleşmemesinden sorumlu olmadığı gibi hukuka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi için yapılan sözleşmelerin kesin hükümsüz olması nedeniyle davalının, davacının -nüfuzuyla hakimleri ikna ederek lehine sonuç alacağı- taahhüdünü yerine getirmediği hususunda tanık göstererek azlin haklı olduğunu ispat etmesi mümkün değildir. Diğer azil sebepleri yönünden ise bilirkişi raporuyla davacının dosyaya vekaletname sunmasından azledildiği tarihe kadarki işlemlerinde özen yükümlülüğüne aykırı ve azli haklı kılacak bir işleminin bulunmadığı, davacının bu süre zarfında yapılan 4 duruşmanın 3 üne katıldığı tespit edilmiştir. Yine dosya içinde bulunan evraktan davacının e-mail ile dosya hakkında bilgi verdiği ve karşı tarafın uzlaşma teklifini ilettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının yükümlülüklerini yerine getirdiğinin somut olarak ortaya konulmuş olması karşısında tanık delilinin takdiri delil olduğu ve bunların ispatı için gösterilen tanığın davalının avukatı olduğu da dikkate alınarak Mahkemece mevcut delillerle azlin haksız olduğu kanaatine varılması yerindedir.

3.1136 sayılı Kanunun 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği haksız azil halinde avukata ücretin tamamı verilir. Davacının vekil olarak takip ettiği davada ıslah ile talep edilen müddeabih, 2.737.733,28 TL olup, İlk Derece Mahkemesince bilirkişi tarafından bu miktar üzerinden sözleşmeye göre belirlenen vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olup, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.