Logo

3. Hukuk Dairesi2024/3087 E. 2024/3200 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İlk Derece Mahkemesi'nin Yargıtay'ın bozma kararına uyularak verdiği kira alacağına ilişkin menfi tespit ve istirdat davasında hüküm altına alınan miktarın temyiz edilebilir olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, İlk Derece Mahkemesi'nin bozma kararına uyularak verdiği kararın, 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde öngörülen kesinlik sınırına tabi olduğu, uyuşmazlığa konu miktarın karar tarihi itibariyle kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle temyiz dilekçesinin HMK'nın 366. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek çoğunluk görüşüyle temyiz dilekçesinin reddine karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/1734 E., 2024/196 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen menfi tespit-istirdat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca; Yargıtayın bozma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verilmesi halinde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar, 6100 sayılı Kanun’un 362 nci maddesinde öngörülen kesinlik sınırına tabidir.

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen kararda hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 291.264,42 TL olup karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kalmaktadır.

KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibariyle REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

21.10.2024 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

1. Dava, kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit)-istirdat istemine ilişkindir.

2. İlk Derece Mahkemesince daha önce toplam 391.092,58 TL yönünden verilen kısmen kabul kararına yönelik davalı tarafın istinaf talebi hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esastan ret kararı verilmiş, bu karar Dairemizce davalılar lehine bozularak dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesi tarafından yeniden esastan karar verilmiş ve bu defa 291.264,42 TL alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı tarafın kararı temyizi üzerine dosya kanun yolu incelemesi için doğrudan Dairemize gönderilmiştir.

4. Hukuk ve adalet anlayışında yaşanan gelişmelere orantılı olarak 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde “Adil yargılanma hakkı” temel insan hakları arasında sayılmıştır. Adil yargılanma ilkesi kapsamındaki haklardan biri de, “Mahkemeye Erişim Hakkı” dır. Diğer bir anlatımla, “mahkemeye erişim hakkı” adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından birisidir. Mahkemeye erişim hakkı şüphesiz yüksek mahkemeye ulaşma hakkını da kapsar (AYM 23.10.2019 T. ve 2016/73086 BB no’lu). Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Osman Çelik, Adil Yargılanma Hakkı Rehberi, Anayasa Mahkemesi Yayınları, s.31 vd.). Bu bağlamda mahkemeye erişim konusunda yasalarda yoruma açık bir hüküm bulunması halinde, adil yargılanma hakkını mümkün kılan yorum tercih edilmelidir.

5. 6100 S. HMK'nın 341. maddesinde hangi nitelikteki İlk Derece Mahkemesi kararlarına karşı kanun yolunun açık olduğu düzenlenmiş olup, buna göre kararın verildiği 2022 yılı itibariyle miktar veya değeri 28.250,00 TL ve üzerindeki malvarlığı davalarında verilen kararlar yönünden KANUN YOLU AÇIK tutulmuştur.

6. Oysa, kanun koyucu 3 hakimli bölge adliye mahkemelerinin kararlarına yönelik kanun yolu bakımından, bu mahkemelerin kanun yolu alt denetim yetki ve sıfatını haiz mahkemelerden olması sebebiyle HMK’nın 362/1-a maddesinde kesinlik sınırı çok daha yüksek tutulmuştur.

7. Somut olayda olduğu gibi, HMK 341/1-a maddesindeki parasal sınırlar yerine, Daire çoğunluğu tarafından, kanun koyucunun HMK 362/1-a maddesi uyarınca ancak bölge adliye mahkemeleri açısından uygun gördüğü kanun yolu parasal sınırının, HMK’nın 374/3 maddesi uyarınca doğrudan temyize tabi ilk derece mahkemeleri kararları yönünden de uygulanmasını adil yargılanma ilkesi ile hukuki güvenlik ilkelerine aykırı olarak gördüğümden, çoğunluk kararını isabetli bulmuyorum. 21.10.2024