"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2406 E., 2021/1864 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/449 E., 2019/163 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı idare tarafından dava dışı kamu borçlusu ... aleyhine vergi borcu nedeniyle icra takibi başlatıldığını, borçlunun hak ve alacaklarının vergi dairesine ödenmesi için de müvekkiline haciz ihbarnamesi gönderildiğini, borcun haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinden önce kamu borçlusuna ödediğini ileri sürerek; müvekkilinin haciz bildirisine konu alacak sebebiyle davalı idareye borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının haciz bildirisine süresinde cevap vermediği ve itiraz etmediğini savunarak, davanın reddini istemiş; yargılama sırasında davacı tarafça sunulan ibranamenin, sonradan düzenlenmesi mümkün olduğunu bildirerek içeriğine itiraz etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının dava dışı kamu borçlusundan baskı makinesi satın aldığı, karşılığında 5 adet toplam 88.500,00 TL'lik senet tanzim ettiği, senetlerin en son vade tarihinin 30.09.2013 olup dava dışı kamu borçlusunun davacıyı 30.10.2013 tarihli ibraname ile senet bedellerinin ödendiğini belirterek ibra ettiği, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) 79 uncu maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin tebliğ edilip kesinleştiği tarihte borcun ödenmiş olduğu gerekçesiyle davacının haciz ihbarnamesi gereğince davalıya borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; kıymetli evrakların sebepten mücerret olduğunu, aralarında borç ilişkisi doğan tarafların yapmış oldukları alış veriş ve eşyanın durumu bu senetlerin akıbetini ilgilendirmeyeceğini, borcun haciz bildirisinden önce kapatıldığını ispat edecek hiçbir resmi kayıt mevcut olmadığını, davacının kendisine tebliğ edilen haciz ihbarnamesi üzerine borcu olmadığı yönündeki iddiasını 7 gün içinde idareye bildirmesi gerekirken bildirmediğinden ödeme emrine konu borcun tamamının zimmetinde sayıldığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kamu borçlusunun yevmiye defterinin noter onaysız olduğunun bilirkişi incelemesiyle tespit edildiği, mevcut borcun haciz bildirisinden önce kapatıldığını ispat edecek hiçbir resmi kayıt bulunmadığı, taraflar arasında düzenlenen adi evrakların geriye dönük olarak düzenlenmesinin mümkün olduğu, 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi gereğince borcun ödendiğini ispat külfeti davacı üzerinde olup, davacının ispat niteliği taşıyan hiçbir resmi kaydı bulunmadığından davanın reddi yerine kabulü kararının doğru olmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davacı ile dava dışı asıl borçlu ...'dan fatura karşılığı alıp ticari defterlerine işlediği baskı makinası bedelini haciz bildirisinden önce ödeyip bonolarını geri aldığını, ibraname düzenlendiğini, tanık olarak dinlenilen ... beyanı ve bilirkişi raporu ile borcunun bulunmadığının belirlendiğini, sözleşmenin şekil şartına bağlı olarak yapılacağının kanuni bir gereklilik olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) 79 uncu maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6183 sayılı Kanun'un "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi" başlıklı 79 uncu maddesi,
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 222 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. 6183 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinde haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu, üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağı ve hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı ve herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahsın, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
2. Somut olayda, davalı kurum tarafından, dava dışı kamu borçlusu tarafından düzenlenen BS formundan, davacıya KDV hariç 75.000,00 TL tutarında mal ve hizmet satışı yapıldığının tespit edilmesi üzerine 1.152.775,60 TL üzerinden düzenlenen haciz bildirisinin davacıya 19.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davacının haciz bildirisine süresinde itiraz etmediği, bundan sonra 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi uyarınca bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dava dışı kamu borçlusuna ait BS formundan, satılan mal veya hizmet tutarının KDV hariç 75.000.00 TL olduğu, aşan kısma ilişkin davalı tarafça dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı, buna göre de dava konusunun BS formunda belirtilen alacak miktarı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
3. Dosya içerisinde yer alan 18.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafından dava dışı kamu borçlusuna bir adet renkli baskı makinesi satımına ilişkin düzenlenen KDV dahil 88.500,00 TL faturadan kaynaklı 5 adet bono verildiği, bu durumun yine dosya kapsamında yer alan Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form BS) ile Davutpaşa Vergi Dairesine bildirildiği, senetlerin vadesinde ödendiği ve senet asıllarının davacıya iade edildiği, dava dışı kamu borçlusu tarafından 30.10.2013 tarihinde düzenlenen ibraname ile davacının dava dışı kamu borçlusuna borcunun kalmadığı, dava dışı kamu borçlusuna ait noter tasdiksiz 2013 yılı yevmiye defteri 31.01.2013 tarih ve 5 no.lu yevmiye kayıt örneği ile dava konusu baskı makinesinin 88.500,00 TL senet ile davacıya satıldığının muhasebeleştirildiği tespitlerine yer verilmiştir.
4. İncelenen bilirkişi raporunda, dava dışı kamu borçlusunun ticari defterlerinin tamamı dosya arasına alınarak incelenmediği, sadece dava dışı kamu borçlusu tarafından sunulan belgeler esas alınarak sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Bu haliyle, davacı ile dava dışı kamu borçlusu arasındaki borç ödemeleri konusunda sağlıklı bir sonuca ulaşılamaz. O halde Bölge Adliye Mahkemesince, davacının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar da (BS formlarının aylık olarak bildirilmesi yükümlülüğü..) dikkate alınarak, dava dışı kamu borçlusunun ticari defterleri, banka kayıtları ve 88.500 TL'lik satışa esas düzenlenen faturanın da incelenmesi suretiyle haciz ihbarnamesinin davacıya tebliğ edildiği tarih itibariyle davacının dava dışı kamu borçlusuna borçlu olup olmadığı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
5. Kabule göre de, davanın dava dışı kamu borçlusunun borcundan dolayı gönderilen haciz bildirisi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, buna göre haciz bildirisinde yer verilen 1.152.775,60 TL'ye nazaran taraflar arasındaki satım sözleşmesi bedelinin gözetilmeyerek davanın tümden reddine karar verilmesi de hatalı olmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.