"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/48 E., 2022/403 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece verilen 12.06.2024 tarihli ve 2023/742 E., 2024/1967 K. sayılı ilamıyla Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davalılardan ... mirasçıları vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı şirket vekili; müvekkili şirketin maden sicilinde kayıtlı ruhsatlı madeninin işletme hakkını dava dışı ... Madencilik Ltd. Şti.'ne kiraladığını, bir kısım alacağını tahsil edemediği için dava dışı şirkete dava açma hususunda davalılar ile anlaşarak 17.07.2008 tarihli avukatlık ücret sözleşmesini imzaladıklarını, davalıların müvekkilini temsilen açtıkları davada, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, yargılama aşamasında tarafların bir araya gelerek ... sözleşmesinin revize edilmesi hususunda mutabakata vardıklarını ancak yapılan sözleşmenin sulh sözleşmesi olmadığını, kaldı ki davalıların düzenlenen sözleşmenin sulh sözleşmesi olmadığını bildikleri için davanın konusuz kalmadığı yönünde itirazda bulunduklarını, hasılı davaya iştirak olduğundan ücret sözleşmesinin Avukatlık Kanununa göre geçersiz olduğunu, sulh durumunda 150.000,00 USD ödeneceği yönünde konulan tek taraflı cezai şartın da geçersiz olduğunu, davalıların ortada bir sulh durumunun olmadığını bildikleri halde kendi alacaklarını gözeterek vekillikten istifa etmeleri ve de geçersiz olan cezai şartı konu ederek icra takibi başlatmalarının davalıların müvekkili şirketin menfaatinden çok kendi menfaatlerini koruma niyetinde olduklarını gösterdiğini, davalıların müvekkilinin karşı tarafla sulh olmuş gibi aleyhine icra takibi başlattıklarını, oysaki karşı tarafla sulh olma durumunun söz konusu olmadığını ileri sürerek; söz konusu icra takibi dolayısıyla borçlu olmadıklerının tespitine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; yeni ... sözleşmesinin sulh sözleşmesi olup olmamasının bu davada önemi olmadığını, davacı şirketin vekâletinden istifa etmelerinin sebebinin sulh sözleşmesi yapılmasından dolayı olmadığını, davacı şirketin, yokluklarında yaptığı yeni bir ... sözleşmesi ile eski sözleşmeyi feshedip yerine yeni bir sözleşme yaparak davayı konusuz bıraktıklarını, buna rağmen hak kaybına sebep olmamak için kararın taraflarınca temyiz edildiğini, bu nedenlerle davacı şirketin vekâletinden istifa edip avukatlık ücretlerinin tahsili için İstanbul 5. İcra Dairesinin 2013/15491 sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, avukatlık ücret sözleşmesinde "sulh durumunda 150.000,00 USD ödenecektir." şeklindeki cezai şartın hükümsüz olduğu yolundaki davacı iddiasının tutarsız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.07.2014 tarihli ve 2014/334 E., 2014/337 K. sayılı kararıyla; vekalet sözleşmesinden kaynaklanan davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.12.2014 tarihli ve 2014/45433 E., 2014/39781 K. sayılı ilamı ile; somut uyuşmazlıkta davalı şirket, Tüketici Kanunu'nda tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadığından, davaya bakma hususunda Genel Mahkemelerin görevli olduğu, Mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 04.07.2017 tarihli ve 2015/9 E., 2017/270 K. sayılı kararıyla; ... Madencilik Ltd. Şti. ve ... Madencilik Ltd. Şti. arasında ... Sözleşmesinin imzalandığı, 01.06.2008 tarihli taraflar arasında akdedilen vekalet sözleşmesinin incelenmesinde; vekalet verenin ... Madencilik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., vekil olanın Av. ...-Av. ... olduğu, avukata tevdi edilen işin; müvekkilin 12.09.1999 tarihli ... Mukavelesinden kaynaklanan ... Madencilik Ltd. Şti.'deki alacaklarının tespit ve tahsili ile gerektiğinde aktin feshi için gerekli hukuki işlemleri ve davaları takip işi olduğu, davalıların, davacının ... Madencilik Ltd. Şti. ile sulh yaptığını ve bu nedenle de 01.06.2008 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesinin ücreti düzenleyen maddesine göre 150.000,00 USD alacağı bulunduğunu savunduğu ancak davacının dava dışı ... Madencilik Ltd. Şti. ile arasında düzenlenen ... Sözleşmesinin sulh anlaşması olarak nitelendirilmesinin mümkün görülmediği, adı üstünde bir sözleşme akdedildiğinin anlaşıldığı, artık bu durumda davalıların, 01.06.2008 tarihli sözleşmeye dayanarak talepte bulunamayacakları, kaldı ki dava dışı ... Madencilik Ltd. Şti. ile yapılan sözleşmenin şekillenmesinde davalı avukatların emeklerinin olduğu, davalı avukatlar tarafından bu sözleşmenin hazırlandığı, davanın tarafları arasındaki elektronik posta yazışmalarının içeriğinden anlaşıldığı, üstelik davalıların, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/1003 E. sayılı dosyasında tarafların sulh olmaları nedeniyle sonuçlandırılmasına ilişkin Mahkeme ilamını bu sözleşmenin sulh sözleşmesi olmadığını, sulh olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek temyiz ettikleri, davalıların, davacı ile dava dışı ... Madencilik Ltd. Şti.'nin sulh oldukları iddiası ve dolayısıyla sözleşmeye göre 150.000,00 USD alacaklı oldukları iddiasının kabul görmeyeceği belirtilerek, davanın kabulüne, davacının İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2013/15491 E. sayılı dosyası yönünden davalılara borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasında yapılan ödeme tutarınca davanın istirdat davası olarak kabulü ile davalılardan tahsiline dair verilen karara karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 10.11.2020 tarihli ve 2020/3726 E., 2020/6333 K. sayılı ilamında; bozma nedenine göre, davalıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediği belirtilerek, somut olayda, Mahkemece davacının İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2013/15491 E. sayılı dosyası yönünden davalılara borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasında yapılan ödeme tutarınca davanın istirdat davası olarak kabulü ile davalılardan tahsiline şeklinde hüküm kurulmuş ise de istirdat istemine ilişkin davalılar tarafından davacıdan tahsil edilmiş herhangi bir paranın bulunup bulunmadığı araştırılarak, davalı tarafından davacıdan istenebilecek bir paranın bulunması halinde ise paranın tahsil edildiği tarihler açıkça tespit edilerek istirdata konu paranın iadesi konusunda infazda tereddüt uyandırmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılama devam ederken davalı ...'in öldüğü ve mirasçılarının davaya dahil edildiği, Mahkemece alınan ara karar ile İstanbul 5. İcra Dairesinin 2013/15491 sayılı dosyasına yazı yazılarak, bu dosyaya davacı borçluların yapmış oldukları ödemeler olup olmadığının, dosyaya yapılmış ödeme varsa ne kadarının davalı alacaklıya ödendiğinin ve dosyada bakiye alacak kalıp kalmadığının bildirilmesinin istenildiği, İstanbul 5. İcra Dairesinden gönderilen 24.05.2022 tarihli cevap yazısında, alacaklı tarafa yapılan herhangi bir ödeme olmadığının bildirildiği ve kapak hesabının gönderildiği, kapak hesabında toplam alacağın 2.546.499,45 TL olduğu, 436,00 TL para yatırıldığı, kalan miktarın ise 2.546.063,45 TL olduğunun görüldüğü, gelen yazı cevabı ile Yargıtay'ın bozma kararındaki istirdata konu para bulunup bulunmadığı konusundaki belirsizliğin giderildiği, Mahkemenin önceki gerekçeli kararında dayandığı sebeplerle ve taraflar arasında yapılan Avukatlık Ücret Sözleşmesine avukatın temsil ettiği davacı iş sahibinin çekişmeli işinin, sulh ya da benzeri sebeplerle sona erdirilmesini ceza koşulu nedeni olarak belirleyecek bir avukatlık ücret sözleşmesi yapılmasının 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 35/A maddesindeki avukatın uzlaştırma yetkisi ile avukatlık etik ilkeleri ile ve 6098 sayılı Kanun'un 502 ve devamı maddelerindeki vekilin işini özenle yapma yükümlülüğü ile bağdaşmadığı, davalı avukatların üstlendikleri işin sonucunun bütün olasılıklarını düşünerek sulh, ibra, feragat, davanın geri çekilmesi gibi durumlarda kendi müvekkillerinden ücret alacaklarını belirlemelerinin vekilin özen yükümlülüğünün gereği olduğu, dosya kapsamından davalı avukatların, davacı şirket ile dava dışı şirket arasında yapılan yeni sözleşmenin hazırlanmasında da avukat olarak görev aldıkları dikkat alındığında, sözleşme konusu hükmün 6098 sayılı Kanun'un 27 nci maddesine göre kesin hükümsüz olmasının yanında müvekkilleri adına yeni sözleşme hazırlamalarının da 4721 sayılı Kanun'un 2 ve 3 üncü maddelerine göre de iyiniyetli ve dürüstlük kuralına aykırı bir durum olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının İstanbul 5. İcra Dairesinin 2013/15491 sayılı dosyasında davalılara borçlu olmadığının tespitine, İstanbul 5. İcra Dairesinin 2013/15491 sayılı dosyasındaki takibin iptaline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 12.06.2024 tarihli ve 2023/742 E., 2024/1967 K. sayılı ilamıyla; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle tüm dosya kapsamından davacı şirket ile dava dışı şirket arasında düzenlenen ... Sözleşmesinin sulh anlaşması olarak nitelendirilmesinin mümkün görülmediği gerekçesiyle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalılardan ... mirasçıları vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı ... mirasçıları vekili; icra dosya fotokopisi üzerinden hüküm verildiğini, bilirkişi incelemesi yapılmamasının hatalı olduğunu, deliller toplanmadan karar verildiğini, delil başlangıcı dahi sayılamayacak nitelikteki elektronik posta fotokopisine göre karar verildiğini, davacıların yaptığı ikinci sözleşmenin Sulh Sözleşmesi olduğuna yönelik müvekkillerinin bir iddia ve savunmaları olmadığını, Avukatlık Ücret Sözleşmesinde hasılı davaya iştirak sayılacak bir hüküm olup olmadığı konusunda uzman bilirkişi raporu alınması gerektiğini, Avukatlık Ücret Sözleşmesinin üçüncü maddesinin cezai şart hükmü olmadığını, sözleşmedeki 150.000,00 USD'nin cezai şart olmayıp vekalet ücreti olduğunu, yine söz konusu 150.000,00 USD'lik sözleşme maddesinin cezai şart ve geçersiz olduğu düşünülse dahi müvekkillerinin vekalet ücreti haklarının ortadan kalkmadığını, davanın niteliği gereği tanık dinlenmesinin hatalı olduğunu, eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet ücreti alacağının tahsili için başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi,
2. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 512 nci maddesi,
3. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 171 inci maddesinin birinci fıkrası ve 174 üncü maddesinin birinci fıkrası.
4.09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK ve 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.
3. Değerlendirme
Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle dosyadaki deliller de nazara alındığında davacı şirket ile dava dışı şirket arasında düzenlenen ... Sözleşmesinin sulh anlaşması olarak nitelendirilmesinin mümkün görülmediğinin anlaşılmasına, bozma kararlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin ise incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmasına göre davalı ... mirasçıları vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... mirasçıları vekilinin yerinde bulunmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.