"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/145 E., 2024/257 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin Almanya'da işçi olarak çalıştığını, davalı ile aynı köyden olmaları nedeni ile tanıştıklarını, Türkiye'ye geldiği sürelerde kullanmak üzere bir araç satın almak istediğini, davalının kendisine bu konuda yardımcı olabileceğini ve eğer onun üzerine alınırsa aracın daha uygun fiyatla satın alınabileceğini söylediğini, müvekkilinin de davalıya güvendiğini ve aracın davalı üzerine alındığını, müvekkilin araç için nakit ödeme yaptığını ve çekilen krediyi ödediğini, aracın alındığı günden bu yana trafik sigortası, kaskosu gibi tüm ödemelerinin müvekkili tarafından yapıldığını ve aracın müvekkili ile ailesi tarafından kullanıldığını, bu hususta şahitler huzurunda bir sözleşme yapıldığını, ancak davalının buna rağmen aracı devretmediğini ileri sürerek aracın ruhsatının iptali ile davacı adına tesciline, aracın kaydının davacı adına kaydı mümkün olmazsa ödediği 32.732,00 TL'nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı ile müvekkili arasında ticari bir ilişkinin bulunduğunu, davacının taraflar arasındaki hukuki ihtilafın doğmasına neden olduğunu, taraflar arasındaki ... ilişkisi nedeniyle davacının dava konusu aracın müvekkili tarafından alınmasını ve kullanma hakkının kendisine tahsis edilmesini istediğini, müvekkilinin de bunun üzerine aracı satın aldığını ve kullanma hakkını da ekte sundukları tutanak ile dava konusu aracı davacıya teslim ederek zilyetliğini devrettiğini, taraflar arasında araç alım satımına ilişkin bir anlaşma yapılmadığını, araç alım-satımına ilişkin sözleşmelerin Noter huzurunda yapılmasının yasal zorunluluk olduğunu, bunun haricinde yapılan tüm sözleşmelerin geçersiz olduğunu, mülkiyetin talep hakkını doğurmadığını, sadece aracın kullanma hakkının yani zilyetliğinin davacıya verildiğine ilişkin tutanak tanzim edildiğini, hatta davacının aracı almak isterse araç bedelinin davacı tarafından müvekkiline ödendikten sonra devir işleminin gerçekleştirileceğini, bu konuda öncelik hakkının davacıya verildiğini, davacının aracın alımına yardımcı olduğuna ilişkin iddialarının doğru olmadığını, davacı tarafından dava konusu aracın bedeli konusunda müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, taraflar arasında ticari bir ilişki ve ... ilişkisi bulunduğundan bazı ödemelerin yapıldığını, davacının kötü niyetli olarak hiçbir yasal dayanağı olmadan dava konusu aracın mülkiyetini talep ettiğini belirterek, davanın reddini, araç zilyetliğini haksız olarak elinde bulunduran davacıdan aracın alınarak müvekkiline verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30.01.2015 tarihli kararıyla; dava dilekçesi ekinde bulunan davacı vekilinin dayandığı "48 NZ 675 plakalı Fiat Linea 1,3 Mjet 90HP Active Plus std Markalı Beyaz renkli taksinin ruhsatı ...'nın üstünde olup mülk sahibinin ...'ya ait olduğu için istediği zaman ruhsatını üstüne alabilir." yazılı belge altında imzanın müvekkiline ait olduğuna ilişkin beyanda bulunduğunun görülmekle, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan yazılı belgenin, dava konusu aracın davacıya ait olduğunu ispatladığı, davalı vekilinin belgedeki imzanın müvekkiline ait olduğuna ilişkin beyanı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davanın kabulü ile, 48 NZ 675 plakalı aracın davalı adına olan trafik kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1.Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 10.04.2019 tarihli ilamıyla; bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmediği belirtilerek, trafik kaydının iptali ve trafiğe tescil işlemi idari işlem niteliğinde olup, Adli Yargı Mahkemelerince idareyi belli bir işlem yapmaya zorlayıcı şekilde karar verilmesinin mümkün olmadığı, Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
2. Bozmaya uyan Mahkemenin 12.02.2019 tarihli kararıyla; aracın trafik kaydına yönelik talep idari işlem olup bu yönde idareyi işlem tesisine zorlayıcı karar verilemeyeceğinden bu yöndeki talebin özellikle bozma ilamı doğrultusunda yerinde olmadığı, araç bedeli için ödendiği iddia edilen 32.732,00 TL'nin tahsiline ilişkin talep yönünden ise; özellikle 24.01.2019 tarihli beyan dilekçesindeki açıklamaya göre bir kısım ödemenin banka aracılığıyla, bir kısmının elden ödendiği bildirilmiş ise de, dosyadaki banka dekontlarında davalıya araç bedeli adı altında gönderilen herhangi bir ödeme olmadığı gibi dava dışı ... ... adına yapılan ödemede de herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, elden ödemenin de değer itibariyle yazılı delille ispat edilmesi gerektiği, dosyada açıklanan nedenlerle iddia edilen şekilde araç bedelinin davacı tarafça ödendiğine ilişkin somut, kesin delil bulunmadığından bu yöndeki iddianın da ispatlanamadığı ve davacının aracın bedelini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istemesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
3. Dairece verilen 10.01.2024 tarihli ilamla; davacının iddiasının inançlı işleme dayalı olduğu, bu iddianın 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge ile kanıtlanması gerektiği, banka dekontları, makbuzların tek başına ispata yeterli olmadığı, dosya kapsamında taraflar arasındaki inançlı işlem sözleşmesine ilişkin yazılı delil niteliğinde davacı ve davalının imzasına havi belge mevcut olup, davalının imzasını kabul ettiği işbu belgede; "48 NZ 675 plakalı Fiat Linea 1,3 MJET 90HP ACTİVE PLUS STD Markalı Beyaz renkli taksinin ruhsatı ...'nın üstünde olup mülk sahibinin ...'ya ait olduğu için istediği zaman ruhsatını üstüne alabilir." denildiği, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan işbu tarihsiz yazılı belgenin dava konusu aracın davacıya ait olduğunu ispatlamaya yeterli olduğu, davacının tescil istemi idari nitelikte bir işlem olmasına rağmen çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, davaya konu talebin tespit istemini de içerdiği anlaşıldığından, davacının terditli açtığı davasındaki ilk istemi araç mülkiyetinin tespiti olarak değerlendirilip bu anlamda hukuki yararı bulunduğu kabul edilerek değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir
4. Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay bozma ilamında belirtildiği gibi davacı tarafından sunulan belgede aracın davacıya ait olduğu belirtilmekle davanın kabulüne, dava konusu aracın davacıya ait olduğunun tespitine, tescil idari işlem olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; taraflar arasında araç alım-satımına ilişkin haricen yazılı anlaşma yapıldığı, taraflar arasında mevcut ticari ilişki gereği dava konusu aracın davalı tarafından kullanılan kredi ile satın alındığı, tüm ödemelerin davalı tarafından yapıldığı, tüm dekontların dosyada bulunduğu, mahkemece araç kredi ödemelerini davacının ödeyip ödemediği konusunda değerlendirme yapılmadan karar verildiğini, davacı tarafın talebinin aracın devrini mümkün değil ise bedelin iadesi olduğundan mahkemece talep dışına çıkılarak karar verilmesinin bozma nedeni olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, inançlı işleme dayalı araç mülkiyetinin tescili, olmadığı taktirde bedel iadesi
istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, yine o ilamda gösterilen hukuki esaslar gereğince karar verildiği, bozmanın kapsamı dışında kalan ve usuli kazanılmış hak oluşturan kısımlara yönelik temyiz itirazlarının ise incelenemeyeceği anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan Mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
16.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.