Logo

3. Hukuk Dairesi2024/4221 E. 2025/811 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının takibe dayanak yapılan sözleşmelerde, sözleşmelerden doğan haklarını davacıya olan borcundan dolayı devrettiğini açıkça beyan etmesi ve yargılama aşamasında ileri sürülmeyen hususların temyiz aşamasında ileri sürülemeyeceği gözetilerek, davalı vekilinin temyiz isteminin reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/730 E., 2022/2000 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/147 E., 2021/314 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle Bölge Adliye Mahkemesince 09.01.2023 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.

Ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; Dairenin 08.10.2024 tarihli ve 2023/3144 E., 2024/2886 K. sayılı ilamıyla ek kararın onanmasına karar verilmiştir.

Bu defa davalı vekili tarafından Dairece verilen karara yönelik maddi hatanın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir.

Anılan maddede belirtilen hata kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta hata olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık hatalardır.

Dosya içeriğine göre; Bölge Adliye Mahkemesince verilen 28.11.2022 tarihli kararın davalı vekiline 13.12.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilince temyiz süresi içinde 26.12.2022 tarihinde istirahat raporu sunulduğu, temyiz dilekçesinin ise istirahat süresinin bitiminde 06.01.2023 tarihinde sunularak eski hale getirme talebinde bulunulduğu, bu haliyle davalı vekilinin temyiz dilekçesi ile birlikte sunulan eski hale getirme talebi gözetilmek suretiyle, Dairece verilen 08.10.2024 tarihli ve 2023/3144 E., 2024/2886 K. sayılı kararın ve Bölge Adliye Mahkemesinin 09.01.2023 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilerek, davalı vekilinin temyiz istemleri açısından Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalının müvekkilinden 14.02.2018 tarihinde 337.000,00 TL borç para aldığını, borcunu ödememesi üzerine davalı aleyhinde Kahramanmaraş İcra Müdürlüğünün 2019/8433 E. sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek; itirazın iptalini ve davalı aleyhinde asıl alacağın %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, dosya arasında müvekkilinin borçlu olduğuna dair hiç bir yazılı belge veya yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belge olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar davacı tarafça asansör yapım işi karşılığı borcun var olduğu belirtilmiş ise de, dosya kapsamına alınan Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/587 E. sayılı dosyasında bulunan kolluk ifade ve ihbar tutanaklarında, dava dışı 3. kişi olan Bayram Yıldırım'ın davalıya 2019 yılından üç-dört yıl önce 52.500,00 TL borç verdiğini, davalının 5000,00 TL ödediğini ancak kalan tutarı ödemediğini beyan ettiği, ayrıca aynı dosya kapsamında alınan ses çözümlerinde davalının dava dışı 3. kişi ...’a davacı ile arasındaki borç konusunu hallettiklerini beyan ettiği ve davacı tarafından bu ses kayıtlarının bu kısmına itiraz edilmediği, davacının davasını ispatlar nitelikte borç kaynağı olan işe dair evraklar sunmadığı yalnızca sözleşme suretlerini sunduğu hususu da nazara alındığında, davalının sözleşmeye yazılan borca ilişkin hususların iptal edildiği ve sözleşmenin yok edildiğine ilişkin beyanlarına değer atfedilerek, dosya kapsamındaki ceza dosyasına konu suç eyleminin tarihinin Ocak 2019 olması, takip dosyasının ise Mart 2019 olduğu da nazara alındığında, davalının davacıya takibe konu nitelikte borcu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı tarafından 08.08.2018 tarihli iki ayrı daire satış sözleşmesine dayanılarak icra takibinde bulunulduğu, davalının icra takibine karşı borca ve faize itiraz ettiği ancak sözleşme ve sözleşme altındaki imzaya karşı herhangi bir itirazda bulunmadığı, yargılama sırasında davalı vekili, yapılan sözleşmenin sözlü olarak feshedildiği ve sözleşme suretlerinin imha edildiğini, davalı asil ise; davacıya iki dairenin tapusunu vereceğini ancak davacı tarafından kendisine verilen taahhüdün yerine getirilmemesi nedeniyle tapuları vermekten vazgeçtiğini beyan ettiği, taraflar arasında soruşturmaya konu ses kaydında ise, ".... O iki tapuyu da vermeyeceğim" şeklinde beyanda bulunulduğunun anlaşıldığı, tüm bunlara göre davalının sözleşmeyi kabul ettiği, ancak davacının borç olarak verdiğini iddia ettiği 337.000,00 TL yönünden itirazda bulunduğu, davalı tarafça 08.08.2018 tarihli sözleşmeler kabul edildiğinden bu sözleşmelerde daire bedeli olarak belirtilen 150.000,00 TL + 140.000,00 TL = 290.000,00 TL yönünden davacının davasını ispat ettiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, açılan davanın kısmen kabulüne, takibin 290.000,00 TL üzerinden devamına karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; müvekkili ile davacının yakın akraba olup amca çocukları olduklarını, aralarında davacıya ait Kahramanmaraş İli, ... Mah., ... Konutlarındaki birinci katta bulunan 2 numaralı bir adet 4+1 dairenin, müvekkilin dava dışı inşaat şirketiyle olan asansör yapım sözleşmesi uyarınca elde edeceği iki adet 2+1 daire ile takas edilmek üzere anlaştıklarını, bu duruma aile içinden birçok kişinin şahit olduğunu, ancak sonrasında bu takastan davacının vazgeçerek, takas edeceği daireyi elinden çıkardığının öğrenilmesi üzerine anlaşmanın feshedildiğini ve buna dair tüm belgelerin imha edildiğini, davacının dosyaya sunduğu sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, davacı tarafından sadece fotokopisi dosyaya sunulan sözleşme ve bundan kaynaklanan borcun kabul edilmediğini, hükme esas alınan ses kayıtlarının hukuka aykırı olduğunu, borcu ikrar edecek beyanları bulunmadığını, davacının davayı ispat etmiş sayılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

6098 sayılı Kanun'un 386. maddesine göre; "Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir."

Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Kanun’un "İspat yükü" başlıklı 6. maddesi uyarınca; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Kanun'un 190. maddesinin birinci fıkrasında, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, takibe dayanak yapılan sözleşmelerde davalının, sözleşmelerden doğan haklarını, davacıya olan borcundan dolayı devrettiğini açıkça ifade etmiş olmasına ve yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususların temyiz aşamasında ileri sürülemeyecek olduğunun anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Dairenin 08.10.2024 tarihli ve 2023/3144 E., 2024/2886 K. sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi'nin 09.01.2023 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.