"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/218 E., 2023/2168 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/231 E., 2021/910 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı şirketin inşaatındaki şantiye aboneliği sayacının ödenmeyen su borçlarından dolayı sökülüp borcun tahsili için yasal yollara başvurulduğunu, sayaç söküldükten sonra yapılan kontrolde sayaçsız direkt bağlantı yapılmak suretiyle su kullanıldığının tespit edildiğini, sayacın borçtan dolayı söküldüğü tarih ile kaçak tespit tarihi arasında gerçekleşen kullanım için 246.665,43 TL kaçak su bedeli tahakkuk ettirilip davalı şirkete bildirildiğini, davalı şirketin borçtan sorumlu olmadığı iddiasıyla menfi tespit davası açtığını, bu davanın reddine dair verilen kararın kesinleştiğini, davalı şirketin kesinleşen mahkeme kararına rağmen kaçak su borcunu ödemediği için 246.665,43 TL asıl borç, 168.077,82 TL işlemiş faiz ve 30.254,01 TL KDV olmak üzere toplam 444.997,26 TL'lik icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek; itirazının iptali ile takibin devamına, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; Mahkemenin yetkili ve görevli olmadığını, zamanaşımının gerçekleştiğini, müvekkilinin uyuşmazlık konusu adreste bir site inşa ettiğini, inşaatın tamamlanması akabinde 2014 yılında yapı kullanma izin belgeleri alınarak taşınmaz maliklerinin sitede ikamet etmeye başladıklarını, bu kişilerin mevcut şantiye aboneliğinden yararlanarak su kullandıklarını, bu kullanımlardan kaynaklı fahiş miktarda su tahakkuklarının müvekkili tarafından ödendiğini, ancak bir kısım su ödemelerinin gecikmesi üzerine davacı tarafça şantiye suyunun kesildiğini, su sayacının sökülerek götürüldüğünü, bu husus üzerine müvekkili tarafından su aboneliğinin iptal ettirilmek istendiğini, ancak davacı tarafça borçtan kaynaklı iptalin gerçekleştirilmediğini, belediye ekipleri tarafından yapılan kontrol sırasında ise site sakinlerinin su kullandığının tespit edildiğini, davacı tarafın kaçak suyu kullanan site sakinlerine gerekli işlemleri yapması gerekirken müvekkili hakkında cezai işlem uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu, tazminat miktarının ancak yapılacak yargılama sonunda belirlenebileceğini, bu konuda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, icra dosyasında talep edilen faizin fahiş olduğunu, ancak yasal faizin talep edilebileceğini, işlemiş faize KDV uygulanmasının da hukuken mümkün olmadığını, takibe konu alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddinin gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; menfi tespit davasında uyuşmazlığın esastan incelenmiş olması nedeniyle icra takibine konu faturada yer alan ve tahakkuk ettirilen 246.665,43 TL asıl alacak yönünden ayrıca bir yargılama yapılmasının gerekmediği, kesinleşen karar nedeniyle alacağın varlığının ve miktarının belirlendiği, bu nedenle davalının davaya ve icra takibine konu faturada belirtilen 246.665,43 TL asıl alacak ile işlemiş ve işleyecek faizden sorumlu olduğu, abonelik sözleşmesi gereği tarifeler yönetmeliğince gecikme faizi oranlarının belirleneceği, tarifeler yönetmeliğinde de İZSU Yönetim Kurulunun belirlediği oranların uygulanacağı, davacı tarafın icra takibinde tespit edilen miktarlardan daha düşük miktarda işlemiş faiz ve KDV alacağı talebinde bulunduğu, buna göre icra takibine konu edilen asıl alacak ve işlemiş faizin tamamının talep edilebilir nitelikte olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüyle davalının borca ve ferilerine yaptığı itirazın iptaline ve takibin ödeme emrindeki gibi devamına, taraflar arasında icra takibinden önce görülen ve kesinleşen menfi tespit davası nedeniyle asıl alacak likit olduğundan hükmedilen asıl alacağın %20'si oranındaki 49.333,08,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; Mahkeme tarafından uyuşmazlığın esası hakkında kesin hüküm kurulduğundan bahisle delillerinin toplanmadan hüküm verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kaçak su bedeline yasal faiz uygulanması gerekirken yasal faiz oranı dışındaki talebin ve ayrıca işlemiş faize KDV uygulanmasının hukuken mümkün olmadığını, davacı tarafın %16,80 faiz oranı üzerinden işlemiş faiz talep ettiğini, bilirkişi tarafından taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde hesaplama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, alacak likit olmadığı için davacının icra inkar tazminatına ilişkin isteminin reddi gerektiğini, menfi tespit davasının uyuşmazlık bakımından maddi anlamda bir kesin hüküm oluşturmadığını savunarak, kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, kaçak su kullandığı iddiası ile davalı aboneye tahakkuk ettirilen fatura bedelinin ödenmediği iddiasıyla davalı hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, özellikle taraflar arasında akdedilen abonelik sözleşmesinde faiz oranına ilşikin açık hüküm bulunmasına, Mahkemece faiz oranına ilişkin hesabın taraflar arasında imzalanan sözleşmeye uygun bir biçimde yapılmasına ve menfi tespit davası neticesinde kesinleşen asıl alacağa ilişkin icra inkar tazminatı koşullarının oluşmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.