"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/375 E., 2022/337 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.04.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile dahili davalı ... vekili Avukat ...'un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının davalılardan bedelini ödeyerek 267 ada 22 parsel nolu taşınmazın tevhit edilmeden önceki parsellerinden olan 267 ada 9 nolu parseli 21.08.1996 tarihinde satın aldığını, taşınmaz için davacının eski para birimi ile 7.000.000 şimdiki para birimi ile 7.000,00 TL ödediğini, davacının 267 ada 9 nolu parseli satın aldıktan sonra hissedarı bulunduğu 267 ada 8 nolu parsel ile tevhit edilmesi sonucunda 267 ada 22 parselin oluştuğunu, daha sonra davalıların kardeşi dava dışı ...'in davacı ve davalılara karşı açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasında, davanın kabulü ile tevhit sonrası oluşan 267 ada 22 parselin davacı adına kayıtlı 868/1054 payın 227/1054 payının iptaline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini ileri sürerek; 267 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki 227/1054 hisse payının iptaline ilişkin verilen mahkeme kararının kesinleştiği tarihteki güncel rayiç bedelinin, yine iptale ilişkin kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, olmadığı takdirde 21.08.1996 tarihinde ödenen 7.000,00 TL'nin iptal olunan hisse oranında denkleştirici adalet ilkesi gereği dava tarihine kadar ulaşacağı alım gücü oranında uyarlanarak güncellenmiş bedelinden şimdilik 10.000,00 TL'nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiş; 11.05.2015 tarihli dilekçesi ile talebini 109.917,00 TL'ye çıkartmıştır.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davacının kötü niyetli olduğunu, talep hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.10.2015 tarihli kararıyla; muris muvazaası nedeni ile tapu iptal ve tescil davasında taraflar arasındaki satışın muvaazalı olduğu gerekçesi ile tapu iptal ve tescil kararı verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, bu durumda taraflar arasında yapıldığı iddia edilen taşınmaz satışı ve bedelin ödenmesine ilişkin sözleşmenin hukuken var olmayan bir sözleşme olduğu, somut olayda satış yapıldığı iddia edilen işlemin aslında hiç yapılmadığı, mirasçılardan mal kaçırmak saiki ile yapılan bir işlem olduğu, taraflar arasında gerçek bir alım satım işlemi olsa idi muris muvazaası nedeni ile açılan tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmesi gerektiği, ancak davanın kabul edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Dairece verilen 23.10.2018 tarihli ilamla; davacının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, "(...) Bu durum karşısında Mahkemece; davacının dava konusu taşınmazlar için tapudaki resmi akit tablosunda ödemiş olduğu bedelin, ifanın imkansız hale geldiği, tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi itibariyle enflasyon tüketici eşya fiyat endeksi, altın, döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün uzman bilirkişi kurulu ile belirlenmesi suretiyle iptal edilen hissesine tekabül eden kısım dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
2. Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının dava konusu taşınmazlar için tapudaki resmi akit tablosunda ödemiş olduğu bedelin, ifanın imkansız hale geldiği, tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi itibariyle enflasyon tüketici eşya fiyat endeksi, altın, döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücü uzman bilirkişi kurulundan alınan raporda 43.818,00 TL olarak hesap edilmiş ise de talep miktarının aşılamayacağı, her ne kadar dahili davalı ... davaya mirasçı olarak dahil edilmiş ise de iptal edilen mirasçılık belgesi dikkate alındığında pasif husumet ehliyetinin bulunmadığının anlaşıldığı, gerekçeli kararın yazım aşamasında davacı yanca bozmadan önce 11.05.2015 havale tarihinde sunulan ıslah dilekçesi ile dava değerinin 109.917,00 TL'ye çıkarıldığı, ancak bu ıslah dilekçesinin hüküm kurulurken görülmediği, bu nedenle 17.02.2020 tarihli bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiş ise de talep miktarı aşılamayacağından 7.000,00 TL üzerinden hüküm kurulduğunun anlaşıldığı, ancak kısa kararda değişiklik yapılamayacağından bu doğrultuda gerekçeli karar yazıldığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile 7.000,00 TL'nin 25.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve dahili davalı ...'ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, dahili davalı ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; Mahkemenin davayı 7.000,00 TL üzerinden kabul etmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, kaldı ki gerekçeli kararın son paragrafında yapılan hatanın kabul edildiğini, davacı taraf olarak 11.05.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 109.917,00 TL'ye çıkarttıkları Mahkemenin de kabulünde olup, davanın ıslah değeri üzerinden kabul edilmemiş olmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu, adına olan tapu kaydı iptal edildiğinden davacının ödemiş olduğu bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre davalılardan talep edebileceğini, davanın ıslah dilekçesindeki talepleri gibi kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı ... vekili; Mahkemece verilen kararın usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yargılama aşamasında davacının ve davacı tanıklarının beyanlarının dikkate alınmadığını ve delilleri hakkında araştırma yapılmaksızın eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, satışın muvazaalı olduğu gerekçesi ile iptal edilen tapu kaydı nedeniyle, ödendiği iddia edilen satım bedelinin sebepsiz zenginleşme esaslarına göre davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
1. Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenemeyecek olmasına göre; davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Mahkemece; uyulan bozma ilamında belirtildiği şekilde, bilirkişi kurulu aracılığı ile belirlenen bedelden davacının kesinleşen mahkeme kararıyla iptal edilen hissesine tekabül eden kısım (868/1054 payın 227/1054 payı) dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, ıslah dilekçesi gözden kaçırılarak yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
28.000,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
1086 sayılı Kanun'un 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
15.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.