"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1029 E., 2023/1691 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/683 E., 2023/621 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı ihbar olunanlardan ... vekili, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından, ihbar olunan hakkında bir hüküm kurulmamış olması nedeniyle temyiz talebinin reddine ilişkin 15.01.2024 tarihli ek karar ise ihbar olunan ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; ... İcra Müdürlüğünün 2005/34 E. sayılı takip dosyası ile dava dışı alacaklı tarafından davacıların murisi Hayrettin aleyhine başlatılan icra takibinin kesinleşmesi ile adına kayıtlı tüm taşınmazlarına haciz konulduğunu, haciz konulan dava konusu Siirt İli, ... İlçesi, ... (...) Köyü, 46 parsel sayılı taşınmazın kıymet takdirinde yer alan fen bilirkişi raporunda murisin hissesinin hatalı belirlendiğini ve kıymet takdiri ile açık artırma ilanının belirlenen bu hatalı hisse üzerinden yapılması nedeniyle taşınmazın hatalı hisse üzerinden satışının yapıldığını ve kesinleştiğini, ancak satışın kesinleşmesi üzerine davaya konu 46 parsel sayılı taşınmazın murisin hissesinin tamamına tekabül eden kısmının devir işlemi yapılarak alacaklı adına tescil edildiğini, yapılmış olan hatalı işlem neticesinde 89.025,03 metrekareden oluşan sulu tarım arazisinin kaybedilmesine neden olunduğunu, dava konusu taşınmazın devrinden bu yana taşınmazın kullanılamadığını ileri sürerek; taşınmazın alacaklıya fazladan devredilen kısmına karşılık olarak, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tapuda yapılan ilk satış tarihinden itibaren yasal faiziyle, 05.03.2009-21.10.2015 tarihleri arası ecrimisil bedeline ilişkin olarak ise şimdilik 600,00 TL'nin her yıl için vade tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 01.02.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 1.222.993,74 TL'ye artırmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu işlemde kusur ve sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; keşif neticesinde düzenlenen ek raporda sulu tarla vasfındaki taşınmazın 2009 yılı verilerine göre net gelir hesabına göre eksik hesaplanan 89.025,03 metrekarelik kısmının değerinin 649.348,57 TL olarak tespit edildiği, davalı idare dava konusu taşınmazı kullanan haksız işgalci konumunda olmadığından davacıların ecrimisil talep edemeyeceği gerekçesiyle; davacıların tazminat davasının kısmen kabulüne, davacılar lehine 649.348,57 TL tazminatın haksız fiil tarihi olan 05.03.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacıların ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 27.04.2023 tarihli kararına karşı süresi içinde ihbar olunanlardan ... vekili, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 30.11.2023 tarihli kararıyla; ihbar olunan hakkında bir karar verilmediğinden ihbar olunanın istinaf hakkının bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi heyeti ek raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, bilirkişilerce icra satış işlemleri sırasında eksik hesap edilen miktarın 2009 tarihindeki verilere göre hesaplandığı, meydana gelen zararın ihaleye çıkarılan ve ihale edilen taşınmazdaki hisse miktarından fazla olacak şekilde icra müdürlüğü tarafından tapu müdürlüğüne yazılan 05.03.2009 tarihli tescil yazısı ile meydana geldiği, davacıların zararını davalıdan talep etmekte haklı oldukları ve bu miktara haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle bilirkişilerce hesaplanan miktar doğrultusunda davacıların tazminat taleplerinin kısmen kabulüne ve davalı idarenin haksız işgalci konumunda olmadığı saptanarak ecrimisil davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, vekalet ücreti vekil lehine değil temsil edilen lehine hükmedildiğinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin ve davacılar mirasçı olup aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan lehlerine tek vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu, özensiz davranan icra memurunun eyleminden dolayı davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan, ihbar olunan ...'in istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde ihbar olunan ... vekili, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuş; Bölge Adliye Mahkemesinin 15.01.2024 tarihli ek kararıyla; ihbar olunan hakkında bir hüküm kurulmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiş olup, işbu ek karar ihbar olunan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili; taşınmazın değerinin tespitinde hatalı ürün münavebesi alındığını, raporun resmi verim ve ürün verilerine göre düzenlenmesi gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranının yüksek, objektif değer artışının eksik uygulandığını, taşınmazın değerinin dava tarihine göre belirlenmesi gerektiğini, yenileme kadastrosundaki artış miktarının dikkate alınmadığını, ecrimisil bedeline ilişkin taleplerinin usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, oysa 01.02.2018 tarihli dilekçelerinde talep ettikleri ecrimisilin maddi zarar kalemi olarak yoksun kaldıkları gelir olduğunu açıkça belirttiklerini, davalıyı temsilen görevlendirilen kişinin avukat hizmetleri sınıfından ve temsil yetkisini haiz avukatlık ruhsatına sahip bir memur olduğundan davalı lehine avukatlık ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmakta olup her davacı için vekalet ücretinin ayrı olması gerektiğini ve yargılama giderlerinin eksik hesaplandığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, zarar görenin kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiğini ve kusursuz sorumluluk şartlarının ortadan kalktığını, davacılar murisinin ihaleye karşı şikayet yoluna gidebilecekken bu yolu kullanmamasının kendi hatası olduğunu, kusur yönünden değerlendirilme yapılması gerektiğini, bilirkişi raporunda taşınmazın sulu tarım arazisi olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, fahiş değer artış oranı uygulandığını, ayrıca davanın kamulaştırmasız el atma davası gibi görülmesinin doğru olmadığını, bir zarar meydana gelmişse dahi zararın icra dosyasına göre hesaplanması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
3. İhbar olunan ... vekili; feri müdahile ilişkin hükümler uyarınca davalı yanında ve yararına olacak şekilde işlemde bulunmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, davacılar murisinin aşamaların tamamında söz konusu taşınmaza ilişkin bilirkişi raporunda belirtilen yüzölçümü ile tapu kayıtlarında yer alan yüzölçümü değerleri arasında bulunan farklılıkları tespit edebilecek durumda olduğunu, davacılar murisinin kıymet takdir raporuna ilişkin olmak üzere süresi içerisinde şikayet yoluna başvurarak kıymet takdir raporunun iptalini ve yeniden doğru rapor tanzim edilmesini sağlayabilecekken bunu yapmaktan imtina ettiğini ve ağır kusurlu davranışı ile zararın doğmasına sebebiyet verdiğini, yine ihalenin feshini talep etmesi de mümkün olup bu hususa ilişkin de bir talepte bulunmadığını, davacılar murisinin söz konusu zararın meydana gelmesinde yahut artmasındaki kusuru tespit edilerek tazminattan indirilmesi gerektiğini, zararın meydana geldiği tarih ihalenin kesinleştiği 02.12.2008 tarihi olmakla, zararın 05.03.2009 tarihinde meydana geldiğinin kabulünün de hatalı olduğunu, taşınmazın alıcıya ihale edilmesi ve bedelin alınması koşullarının her ikisinin birden gerçekleşmesi halinde müvekkilinin tescile ilişkin tapuya bildirim mahiyetinde müzekkere yazmış olmasının bağlı yetki kapsamında yasal zorunluluk olduğunu, kanunun hükmünü ifa eden müvekkilinin meydana gelen zararda herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını ileri sürerek; feri müdahilliğinin tespiti ile davalı yanında temyiz talebinin kabulünü ve kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca icra memurunun sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
1. Temyiz eden ihbar olunanın tahkikat sona erinceye kadar feri müdahale talebi bulunmadığından ve hakkında hüküm kurulmadığından temyiz talebinin bu sebeple reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin 15.01.2024 tarihli ek kararı usul ve kanuna uygun bulunduğundan onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2. Temyiz olunan kararda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davalının süresinde olmayan zamanaşı def'inin İlk Derece Mahkemesince reddedildiği, satış işlemlerine hazırlık safhasında davacılar murisinin malik olduğu pay oranının yanlış veriler dikkate alınarak hesaplama yapılmak suretiyle icra işlemlerine devam edildiği, yapılan icra işlemlerinde icra memurunun davacıların murisinin hacizli taşınmazdaki payı hususunda kontrol yapmayarak yanlış metrekare üzerinden satış işleminin yapılmış olmasında kusurlu olduğu, mülkiyet hakkının zarar görenin müterafik kusuru ile bertaraf edilemeyeceği, icra memurunun kusurlu işlemi sonucunda davacıların uğradığı zararın denetime elverişli bilirkişi raporu ile tespit edildiği, buna bağlı olarak icra memurunun kusurlu işlemi ile davacıların zarara uğramış olması ve kusurlu işlem nedeniyle davalı Bakanlığın zarardan sorumlu tutulmasının yerinde olduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. İhbar olunan tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin 15.01.2024 tarihli ek kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz eden davacı ve ihbar olunana yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.