Logo

3. Hukuk Dairesi2024/779 E. 2025/332 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı banka tarafından davacının maaş hesabından kredi borcu için yapılan kesintilerin haksız olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesi uyarınca, hacizli olmayan gelirler için dahi borçlunun muvafakati ile takas ve mahsup yoluyla tahsilat yapılabileceği, davacının da kredi sözleşmelerinde bu yönde muvafakat verdiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2981 E., 2023/3223 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2021/309 E., 2022/340 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalı banka şubesinden 20.01.2020 tarihli 70.000,00 TL bedelli ve 30.11.2020 tarihli 34.000,00 TL bedelli olmak üzere 2 adet ihtiyaç kredisi kullandığını, müvekkilinin bu işlemi mobil bankacılık aracılığı ile gerçekleştirdiğini, müvekkilinin pandemi nedeni ile ekonomik olarak sıkıntıya girdiğini ve ödemelerini aksatmaya başladığını, bunun üzerine davalı bankaca her ay müvekkilinin maaşından haksız olarak resen 3.000,00 TL'yi geçen kesintiler yapıldığını ileri sürerek; müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen 12.278,28 TL'nin tahsil tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte iadesine, müvekkilinin maaş hesabından yapılan otomatik tahsilatın ve blokenin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının maaşından yapılan kesintilerin, kendisi tarafından sistemden onay verilmiş/ imza edilmiş kredi sözleşmeleri ve muvafakati çerçevesinde yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda davacının, davalı banka ile imzaladığı (elektronik ve internetten kullanım) kredi sözleşmelerinin dijital ortamda düzenlenmesi sırasında takas, mahsuba ilişkin muvafakat vermiş ise de önceden verilen bu muvafakatın 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 83/a maddesi gereğince geçersiz sayılacağı, davalı bankanın davacının maaşından yaptığı kesintilerin haksız olduğu, taraflar arasında akdedilen bireysel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan banka alacağı sebebiyle davacının maaşı üzerine konulan blokenin kaldırılması gerektiği yönündeki bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacının davalıyı daha öncesinde temerrüte düşürdüğü sübuta ermediğinden arabuluculuk görüşmelerinin sonlandığı tarihin faiz başlangıç tarihi olarak belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne davacının davalı bankada bulunan maaş hesabı üzerine konulan blokenin kaldırılmasına, 12.273,51 TL'nin arabuluculuk görüşmelerinin sonlandığı tarih olan 28.07.2021 tarihten itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 30.06.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davalı banka tarafından kredi borcunun davacının maaş hesabından bloke koyularak tahsil edilmesinin mevzuata aykırı olmadığını ileri sürerek, istinaf talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1. 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 56 ncı maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesinde "Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, Sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez." hükmü bulunmaktadır.

2004 sayılı Kanun'un 83/a maddesindeki; "82 ve 83 üncü maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir." hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun'nun 93 üncü inci maddesinin birinci fıkrasında, "... bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepleri, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir." düzenlemesine yer verilmiştir.

Bu hükmün 2004 sayılı Kanun'un 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.

2. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda temyizen incelenen uyuşmazlıkta davacı tarafından imzalanan ek taahhütnamelerle kredilere ilişkin ödemelerin emekli maaşı hesabından virman -takas -mahsup yapılarak tahsil edilmesine muvafakat edildiğinin, davacı tarafça sözleşmeden dönülmediği gibi borcun ne şekilde ödeneceğine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadığının, davalı Bankanın da bu taahhüde inanarak başka teminat istemeden davacıya kredileri kullandırdığının, yine kesintilerin kredi sözleşmelerine istinaden yapılmış olup, icra müdürü tarafından yapılmış bir haczin de bulunmadığının, borcun ödenmemesi üzerine davalı Bankanın, davacının maaşına bloke konulacağına dair hükme dayanarak kesinti ve tahsilat yapmasında hukuka aykırılık bulunmadığının anlaşılmasına göre, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.