Logo

3. Hukuk Dairesi2024/847 E. 2024/4281 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca imzalanan yüklenme senedine göre, davalının istifa etmesi sebebiyle davacı üniversitenin eğitim masraflarını geri isteme hakkının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, davalıya ödenen maaş, maaş farkı ve faizden oluşan eğitim masraflarına ilişkin talebinin daha önceki direnme kararında belirtilen gerekçelerle (ıslahın geçersizliği, talep konusunun belirsizliği ve angarya yasağı) reddi gerektiği gözetilerek direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/80 E., 2023/108 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda verilen kararın Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme bozulmasına karar verilmiş, bu karara Mahkemece direnilmiştir.

Direnme kararının davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairece onanmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı ...'ın 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun (2547 sayılı Kanun) 35 inci maddesi uyarınca Öğrenci Yetiştirme Programı kapsamında kadrosunun geçici olarak ... Üniversitesine tahsis edildiğini, davalının istifa etmesi nedeniyle taahhütname senedine göre %50 fazlası ve yasal faizi ile ödeme yükümlülüğünün bulunduğunu, diğer davalıların da ona kefil olmaları nedeniyle sorumlu olduklarını belirterek; 220.971,33 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 15.03.2016 havale tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 331.277,26 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ...; hangi sebeple iade talep edildiğinin tam olarak belli olmadığını, mevzuata göre yurtiçi maaşlarının geri istenemeyeceğini, yapılan ödemelerin kamu personeli sıfatıyla verdiği hizmetlerin karşılığı olduğunu, iade edilmesi halinde idarenin sebepsiz zenginleşmesine yol açılacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalılar ... ve ...; talep edilen miktarın kefil oldukları sınırın çok üzerinde olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 598 inci maddesine göre kefalet sözleşmesinin kendiliğinden ortadan kalktığını belirterek, davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 11.06.2014 tarihli ve 2013/470 E., 2014/387 K. sayılı kararıyla; davacının dava dilekçesinde belirttiği taleplerini kalem kalem belirtmesi yönünde süre verildiği ancak davacının bu süre içinde dilekçe vermediği, dava dilekçesini tekrar edip gösterilen listeye atıfta bulunduğu, belirtilen listede ise ödenen masrafların kalemi yer almadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 08.10.2015 tarihli ve 2015/12064 E., 2015/13965 K. sayılı ilamıyla; taahhütname kapsamı doğrultusunda işlem yapılması ve istenen tazminatın bu doğrultuda hesaplanıp hüküm altına alınması gerekçesiyle, hüküm bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 24.01.2017 tarihli ve 2015/843 E., 2017/38 K. sayılı ilamıyla; bu taahhütnamenin davalıyı bağlayacağı, ortada davalı tarafından verilen taahhüdü geçersiz kılan bir durumun söz konusu olmadığı, davalıya öğretim masraflarının harcama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinden ibaret olacağı, ödemiş olduğu aylıkları talep edemeyeceği gibi masraf için ön görülen cezai şart niteliğindeki %50 fazlasını da talep edemeyeceği, davacı idarenin davalı asıl borçludan dava tarihi itibariyle 17.908,55 TL asıl alacak ve 4.512,06 TL işlemiş faiz alacağının bulunduğu, dava tarihinden önce işlemiş faiz alacağının bulunmadığı, asıl alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kefillerden tahsil edilebileceği, davacı idarenin tahsilde tekerrür olmamak ve her bir davalının sorumlu olduğu nihai miktarı aşmamak şartı ile alacağını davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil imkanının bulunduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davacı idarenin asıl borçludan dava tarihi itibariyle 17.908,55 TL asıl alacak ile 4.512,06 TL işlemiş faizin asıl alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı asıl borçludan tahsiline, davalı kefiller yönünden ise 17.908,55 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2017/4961 E., 2018/11495 K. sayılı ilamıyla; uyulan bozma ilamının aksine dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda; “... davalı doktora öğrencisinin taahhüt ettiği zorunlu hizmeti ifa edemeyecek olması hali için ifa edememe sebebine göre değişen akdi sorumluluğun düzenlendiğini, zorunlu hizmete başlamamış olmasının bu sebeplerden hangisine dayandığı önemli olmaksızın, davacının davalı ile kefillerinden talep edeceği alacağının, davalıya öğrenim masraflarının harcama tarihinden itibaren işlemiş yasal faizden ibaret olacağı, ödemiş olduğu aylıkları talep edemeyeceği gibi masraf için öngörülen cezai şart niteliğindeki %50 fazlasını da talep edemeyeceğine...’’ ilişkin kanaat bildirildiği, ilgili rapor hükme esas alındığına göre Mahkemece; uyulmasına karar verilen bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediği, bu nedenle Mahkemece taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi incelemesi yaptırılarak, geçerli taahhütname kapsamında sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verildiği gerekçesiyle, incelenmeksizin karar bozulmuştur.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin 14.07.2020 tarihli ve 2019/190 E., 2020/302 K. sayılı kararıyla; davacının talep ettiği 220.971,33 TL tazminatın hangi kalemlerden ibaret olduğunu açıkladığı dilekçesi ekindeki 03.03.2016 tarihli ve 110/280 sayılı yazıdan davada talep edilen miktarın 155.529,36 TL'sinin maaş, 2.332,71 TL'sinin maaş farkı ve 63.109,27 TL sinin de faiz olduğu, son bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporlarında sözleşmenin 5 inci maddesine göre hesaplama yapıldığı ve davalıya ödenen maaşın 155.529,36 TL, maaş farkının 2.332,71 TL ve bunlara 15.09.2002 ile 15.02.2013 arasında işleyen faiz tutarının 69.475,46 TL olduğu, bozma ilamına ve bilirkişi raporuna göre davacının davalı ...’a yönelik talebinin yerinde olduğu, taleple bağlı kalınarak karar verildiği, bozma ilamı gereği davalılar ... ve ...’e yönelik davanın da kabulü gerektiği, davacı ile bu davalılar arasındaki ilişkinin 818 sayılı Borçlar Kanunu'na tabi kefalet sözleşmesi olduğu, sözleşme incelendiğinde davalıların 70.000,00 TL için müteselsil kefil oldukları, sözleşmede belirtilen miktarla sınırlı olarak, bu davalılara yönelik davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, davacının talep ettiği toplam miktarın 63.109,27 TL'sinin faiz olduğu anlaşıldığından faize faiz işletilememesi nedeniyle; davalı ...' yönelik davanın kabulüne, davalılar ... ile ...'e yönelik davanın kısmen kabulüne, 157.862,07 TL'sine 15.02.2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle ve davalılardan ... ile ...’in sorumluluklarının kefalet miktarı olan 70.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere, 220.971,33 TL'nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalılar ... ve ...’e yönelik fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş karara karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 30.12.2021 tarihli ve 2020/11267 E., 2021/13925 K. sayılı ilamıyla; taahhüdün ihlali halinde maaşların geri verilmesi halinde araştırma görevlisi ücret ödenmeksizin çalışmış olma durumunda olacağından senet maddesinde maaşların geri ödeneceği yönündeki düzenlemenin bu yönüyle de angarya yasağının ihlali niteliğinde bulunduğu, bu nedenlerle yüklenme senedindeki mecburi hizmet yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde araştırma görevlisi kadrosunda bulunmanın ve çalışmanın karşılığı olan yurt içi aylıklarının iade edilmesinin angarya yasağı kapsamında olduğu, bu talebe yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle, bozma nedenine göre davacının ve davalıların sair temyiz itirazları incelenmeksizin karar bozulmuştur.

D. Dördüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin 13.09.2022 tarihli ve 2022/378 E., 2022/585 K. sayılı kararıyla; bozmaya uyularak ve bozma ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın reddine karar verilmiş; karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2. Dairemizin 30.11.2022 tarihli ve 2022/7597 E., 2022/9056 K. sayılı ilamıyla; dava dilekçesinde açıkça belirtilmeyen dava konusu taleplerin açıklanmasının Mahkemece istendiği, 06.05.2014 havale tarihli dilekçede davacının taleplerinin maaş ve yolluk ödemesine ilişkin olduğunun beyan edildiği, Dairemizin bozma ilamının sadece yurtiçi aylıkların geri ödemesine dair davanın reddedilmesine ilişkin olduğu, davacının sair talepleri hususunda da gerekçesiz olarak bozmaya uyularak davanın reddedildiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

E. Mahkemece Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin ilam başlığında belirtilen kararıyla; Mahkemenin üçüncü kararında belirtildiği şekilde davacının ıslahının geçersiz olduğu, davacının birinci bozmadan sonra 15.03.2016 havale tarihli dilekçesiyle yaptığı 110.302,93 TL lik talep artırımının dikkate alınmaması gerektiği hususunu açıklamak gerektiği, zira üçüncü ve dördüncü bozma kararlarında davacının ıslahla talebini 331.277,26 TL'ye yükselttiği, HGK’nın 22.09.2022, E:2021/9-881, K:2022/1135 ve 26.04.2022, E:2020/4-449, K:2022/604 sayılı kararlarında açıklandığı üzere HMK nın 177 nci maddesine 22.07.2020 tarihli, 7251 sayılı Kanun'un 18 inci madde ile eklenen düzenlemenin geriye yürümeyeceği, ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usuli işlem olduğu, bu düzenleme öncesinde 06.05.2016, E:2015/1, K:2016/1 ve 04.02.1948, E:1944/10, K:1948/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları gereği bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı, dava değerinin 220.971,33 TL den ibaret olduğu, davacının 220.971,33 TL olarak talep ettiği alacak kaleminin nelerden ibaret olduğunun muğlak kaldığı, davalıların da cevap dilekçelerinde talebin açık olmadığını savundukları, Mahkemenin 15.04.2014 tarihli ara kararı gereği davacının verdiği 06.05.2014 havale tarihli dilekçesi incelendiğinde de davacının 220.971,33 TL olarak talep ettiği alacağın ne kadarının hangi alacak kalemi olduğunu açıkça belirtmediği, bu hususun halen muğlak kaldığı, Mahkemenin 23.02.2016 tarihli ara kararı ile davacıya dava dilekçesinde belirttiği toplam 220.971,33 TL tazminatın hangi kalemlerden ibaret olduğunu, bu tazminatta nelere dayanıldığını kalem kalem açıklanması için tekrar süre verildiği, bunun üzerine davacının 15.03.2016 havale tarihli tavzih ve ıslah dilekçesi verdiği, bu dilekçe ve ekindeki 03.03.2016 tarihli 110/280 sayılı yazı incelendiğinde; davada talep edilen miktarın 155.529,36 TL'sinin maaş, 2.332,71 TL'sinin maaş farkı ve 63.109,27 TL'sinin de faiz olduğu, bu miktarların toplamının tam olarak dava değerini vermekte olduğu, davacının 15.03.2016 havale tarihli dilekçesi ve ekindeki yazıda belirtilen kalemlerin Mahkemece en son alınan 06.03.2020 havale tarihli bilirkişi raporuyla da uyumlu olduğu, talep edilen toplam miktarın maaş, maaş farkı, maaş ve maaş farkına uygulanan faizden ibaret olduğu hususunda duraksama bulunmadığı, davacının bu dilekçesinden sonra davada toplam 220.971,33 TL olarak talep edilen miktarın içerisinde maaş, maaş farkı ve faizi dışında yolluk vs. masrafların da yer aldığını iddia etmesi usul hukukuna da hakim olan dürüst davranma ilkesine aykırı olacağından kabulnün mümkün olmadığını, bu nedenlerle dördüncü kararda verilen ret kararının maaş, maaş farkı ve bunların faizi talebinden ibaret olan 220.971,33 TL'lik talebin reddine ilişkin olduğu, bunların dışında dördüncü bozmada belirtildiği şekilde sair taleplerin reddinin söz konusu olmadığı, vekalet ücretinin de bu miktar esas alınarak hesaplandığı, davacının maaş, maaş farkı ve bunların faizine ilişkin talebinin üçüncü bozmada belirtilen gerekçelerle reddedilmesi gerektiği, bunların dışında yolluk vs. masraflar dava konusu olmadığından ve yukarıda açıklandığı şekilde ıslahın dikkate alınmaması gerektiğinden bahisle bozma ilamına karşı direnilmesine ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı, Dairemizin 2020/11267 E., 2021/13925 K. sayılı ilamının diğer yer verilen kararların tam tersi yönünde olduğunu, Yargıtay Daireleri arasında aynı dosyada ve aynı konuda içtihat uyuşmazlığı bulunduğunu, Yargıtay Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca Daireler arasındaki içtihat uyuşmazlıklarının giderilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber direnmenin yersiz olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 30/10/2023 tarih, 2023/2608 esas 2023/2977 karar sayılı kararıyla, davalı ...'e yurt içi eğitimi nedeniyle ödenen 220.971,33 TL'nin, istifa etmesi nedeniyle taahütname kapsamında davalılardan iadesinin talep edildiğini, davacının 15.03.2016 havale tarihli tavzih ve ıslah dilekçesi ekindeki 03.03.2016 tarihli 110/280 sayılı yazı incelendiğinde; davada talep edilen miktarın 155.529,36 TL'sinin maaş, 2.332,71 TL'sinin maaş farkı ve 63.109,27 TL'sinin de faiz olduğu, bu miktarların toplamının tam olarak dava değerini vermekte olduğu anlaşıldığını, hal böyle olunca, Mahkemenin aynı gerekçeye dayalı davanın reddine dair direnme kararı, usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davacı vekili, davalının yüklenme senedini serbest iradesi ile imzaladığını, taahhüdün kanuni bir engelin bulunmaması nedeniyle geçerli olduğunu, taahhüdün bağlayıcı olduğuna yönelik emsal kararların bulunduğunu belirterek daire kararının düzeltilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 2547 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi uyarınca imzalanan yüklenme senedinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 04.02.1959 tarihli ve 21/9 sayılı ve 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.

3. Değerlendirme

Somut uyuşmazlıkta; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle kararın Dairenin istikrar kazanmış emsal kararlarına uygun olduğunun anlaşılmasına göre, davacı vekilinin karar düzeltme taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,

12.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.