Logo

3. Hukuk Dairesi2024/900 E. 2025/112 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan takip nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin, bononun sahte olduğu iddiasını ispatlayamaması ve ceza mahkemesinin davalı hakkında beraat kararı vermiş olması gözetilerek, davacının borçlu olmadığının tespiti isteminin reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/552 E., 2022/145 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda dava değerinin duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 2014 yılında bir yıl süreli kira sözleşmesi imzalandığını, bir yılın sonunda yeniden ve güncel bedel üzerinden yeni akit imzalandığını, bundan sonra davalının kiralananı bir başkasına devretmek istediğini söyleyerek yeni kiracıyı da getirdikten sonra kiralanan işyerinden ayrıldığını, aradan iki yılı aşkın süre geçtikten sonra davalı tarafça 15.02.2015 tanzim tarihli ve 250.000,00 TL bedelli kambiyo senedine dayalı Bakırköy 14. İcra Müdürlüğünün 2017/4427 sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının 10 senelik kira bedelini peşin ödediğini, kiralanandan erken çıkması nedeniyle bakiye kısmın derhal iade edilememesi nedeniyle müvekkili tarafından söz konusu senedin düzenlendiğini iddia ettiğini, ancak müvekkilinin ne senet imzaladığını ne de davalıdan 10 yıllık kira bedelini peşin aldığını, davalının değişik bir teknik ile sahte bir senet düzenlenmesi nedeniyle müvekkilinin şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda; imzanın davacının eli ürünü olduğu, senette 4 ayrı kalem kullanıldığı, imzalar dışındaki kısımların kimyasal silintiye maruz kaldığı ve senet üzerinde başka baskı izlerinin bulunduğunun belirtildiğini, davalı hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından iddianame düzenlendiğini, davanın derdest olduğunu ileri sürerek; müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş; 31.01.2022 tarihli dilekçe ile dava dilekçesi ve vakıaları ıslah ettiğini, kira sözleşmesi aslının davalı tarafça müvekkilinin kandırılması suretiyle elinden alındığını, 10 yıllık kira bedelinin ödenmediğini, kira sözleşmesi, ikili protokol ve bononun özel evrakta sahtecilik suretiyle oluşturulan sahte belgeler olduklarını, şikayet üzerine açılan soruşturmanın devam ettiğini, sonucunun bekletici mesele yapılmasını, akdin düzenlendiği tarihte müvekkilinin yurt dışında bulunduğunu, davalı ile dava dışı babasının yazı örnekleri alınmak suretiyle sahtecilik hususunda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirtmiş, sunduğu yeni delillerin toplanmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; takip dayanağı bononun peşin ödenen kira bedelinin iadesine dayandığını, başlatılan icra takibinde bir kısım tahsilatlar gerçekleştirildiğinden istirdata dönüşen miktarlar bakımından bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, 10 yıllık kira bedelinin peşin ödendiğini ancak müvekkilinin Almanya'ya dönmek zorunda kalması nedeniyle kira sözleşmesinin en başında feshedildiğini, bononun peşin ödenen kira bedelinin hemen iadesinin mümkün olmadığı söylenmesi üzerine düzenlendiğini, ödeme yapılmaması üzerine takibin başlatıldığını, savcılık aşamasında düzenlenen raporda imzanın davacıya ait olduğunun belirlendiğini savunarak, haksız davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş; ıslah dilekçesine karşı iddianın genişletilmesine muvafakat etmediğini bildirmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava ile vakıaların ıslahına ilişkin dilekçe içeriklerinde talep ve vakıalar aynı olduğundan reddine, bilirkişi incelemesi talebinin usul ekonomisi gereğince reddine, taraflar arasındaki bir başka dosyada alınan 27.10.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre incelenen 15.01.2015 okunur kira başlangıç tarihli kira kontratı aslı ve 15.02.2015 tarihli "İkili Protokol" başlıklı belge aslı üzerindeki adına atılı imzaların davacının eli ürünü olduğu yönünde görüş bildirildiği; davacının dava konusu bono üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle Bakırköy 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/400 E. sayılı dosyası üzerinden imza itirazında bulunduğu, Mahkemece yapılan imza incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile takip konusu 25.05.2015 vade tarihli ve 250.000,00 TL bedelli bono üzerine davacı /itiraz eden adına atılan imzanın eli ürünü olduğu tespit edilmekle imzaya, borca, kambiyo vasfına yönelik şikayet ve itirazlarının ve davasının reddine dair verilen karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, kararın 05.12.2018 tarihinde kesinleştiği; Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/565 E., 2021/265 K. sayılı kararı ile davalı hakkında verilen beraat kararının istinaf incelemesinden geçerek 21.12.2021 tarihinde kesinleştiği; davacının tanık ve yemin deliline dayanmadığı, taraf beyanlarından davacı ile davalı arasında kira ilişkisi bulunduğu, davaya konu senedin de bu ilişki kapsamında davalıya verildiği, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olduğu, senet altındaki imzanın davacı eli ürünü olduğu, davacı-borçlu bononun kendisi tarafından düzenlenmediğini ileri sürdüğüne göre, ispat yükü davacıda olup senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davacı-borçlu takibe konulan bononun bedelsiz olduğunu yazılı delille kanıtlaması gerektiği, davaya konu bonoda “nakden” ibaresi bulunduğuna göre böyle bir bononun nakit alındığının borçlu tarafından ikrar edildiği, buna göre davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle; davanın reddine, davacının talebi üzerine "icra veznesine giren paranın dava sonuna kadar takip alacaklısına ödenmemesi hususunda" tedbir kararı verildiğinden davalı lehine % 20 oranında tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesi kararının süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Bakırköy 18.Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/565 E., 2021/265 K. sayılı ilamında, davalı hakkında, "bahse konu senet üzerindeki adına atılı imzanın katılana ait olduğunun sabit olduğu, dosya içerisinde bulunan ikinci sözleşme, bu sözleşmenin arkasındaki hususi şartlar ve ikili protokolün üzerindeki imzaların da katılana ait olduğunun bilirkişi raporuyla tespit edildiği, iddianamede belirtilen ATK raporundaki bazı yazıların farklı kalemlerle yazılmış olmaları ya da kimyasal silinti olduğu yönündeki tespitin, dosyadaki sözleşme, ikili protokol ve diğer bilirkişi raporları da gözetildiğinde, senedin geçerliliğine halel getirmediği, sanık tarafından yapılan bir sahtecilik olarak da değerlendirilemeyeceği düşünülmekle, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde sanığın üzerine atılı suçları işlediğinin sabit olmadığı" gerekçesi ile beraat kararı verildiği, karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiğinden ceza mahkemesi kararının hükme esas alınmasının yerinde olduğu, davacı vekilinin istinafında; davalı ile dava dışı babası hakkında yargılama sırasında sahtecilik suçlaması ile soruşturma açıldığını, bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını ve senetteki yazıların müvekkilinin eli ürünü olmadığının, birden fazla kalem kullanıldığının raporda tespit edilmesi nedeniyle yeni rapor alınmasını talep etmiş ise de, ceza mahkemesinin kesinleşen kararı karşısında bu istemin yerinde görülmediği gibi senetteki keşideci imzasının davacı eli ürünü olduğu tespit edilerek, senetlerdeki imzanın nakil yolu ile oluşturulduğuna dair bir bulguya ulaşılamadığına da yer verildiği, İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin kabul edildiği, davacının teminatı dosyaya depo ettiği ve ihtiyati tedbirin infaz edildiği icra dosyasından anlaşılmakla tazminata hükmedilmesinde de usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili süresi içinde temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sahtecilik iddiasının incelenmediğini, eksik ve yetersiz delile dayalı olarak karar verildiğini, vakıalara ilişkin tanıkların dinlenilmediğini, kira sözleşmesi ve ikili protokoldeki sahteliğe ilişkin başlatılan soruşturmanın devam ettiğini, 3 belgenin de aslı dosya arasına alınarak sahtecilik incelemesi yapılması ve tarafların isticvap edilmesi gerektiğini, ceza yargılamasında sahteciliğin incelenmediğini, Adli Tıp Kurumu raporunda senet üzerinde sahtecilik yapıldığı ifadelerine yer verildiğini, senet üzerindeki değişikliklere müvekkilinin onayı bulunmadığından yapılan değişikliklerin yazılmamış sayıldığını, senet kambiyo vasfında olmadığından takibe konu edilemeyeceğini, ceza mahkemesi kararına rağmen belgenin sahteliğinin incelenmesinin mümkün olduğunu, sahtecilik iddiasının mutlak defi olduğunu, silinen bölümlerde evvelce nelerin yazdığının da tespiti ile davalının ve dava dışı babasının söz konusu tarihlerdeki telefon kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, akdin düzenlenme tarihinde müvekkilinin yurt dışında bulunduğunu, ıslah dilekçesindeki iddia sahtecilik olduğundan bu yönden delillerinin toplanması gerektiğini, soruşturma dosyasının sonucunun beklenmediğini, 10 yıllık kira parasının peşin ödenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Değerlendirme

Uyuşmazlık, davalı tarafça bonoya dayalı olarak başlatılan takip nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.