"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/129 E., 2023/113 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl Davanın Kısmen Kabulü / Birleşen Davanın Reddi
Taraflar arasındaki maddi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; 01.08.2013 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu dava dışı sürücü ...’ın sevk ve idaresindeki dava dışı ...’a ait motosikletin, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir otomobilin sıkıştırması üzerine yolun sağında park halinde bulunan bir otobüse çarptığını, meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanarak malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak olarak 8.000,00 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, tedavi süresince harcanan 500,00 TL yol gideri ve 1.500,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, talep artırım dilekçesiyle talebini toplam 230.414,60 TL'ye yükseltmiştir.
2. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; 01.08.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını, 29.01.2014 tarihinde davalı aleyhine tazminat davası açtıklarını, dosya kapsamında alınan ilk maluliyet raporunda davacının maluliyetinin %18 olarak tespit edildiğini, bu orana göre mahkemece davacı lehine 226.914,60 TL tazminata hükmedildiğini, bozma ilamından sonra alınan maluliyet raporunda maluliyet oranının % 26 olarak belirlendiğini, davacının maluliyet oranının arttığının anlaşıldığını, kaza tarihindeki teminat limitinin 250.000,00 TL olduğunu, davacının 23.085,40 TL daha bakiye alacağının olduğunu belirterek 23.085,40 TL bakiye alacağın davalıya ilk dava açma tarihi olan 29.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.05.2015 tarihli 2014/94 Esas, 2015/477 Karar sayılı ilk kararı ile; dosya kapsamında alınan kusur raporuna göre plakası edilemeyen otomobilin sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde % 100 kusurlu olduğu, davacının kazadan kaynaklanan maluliyetinin % 18 oranında olduğu, tazminat hesabının aktüer bilirkişi tarafından usulüne uygun şekilde yapıldığı gerekçesiyle tedavi gideri yönünden açılan davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, geçici ve sürekli iş göremezlik zararına yönelik maddi tazminat davasının kabulü ile 226.914,60 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, bakıcı gideri yönünden açılan davanın kabulü ile 3.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 05.05.2015 tarihli 2014/94 Esas, 2015/477 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 16.10.2018 tarihli 2015/12227 Esas, 2018/9166 Karar sayılı ilamı ile; "Yargılama sırasında yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nun 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasınıda içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Savunma hakkını güvence altına alan T.C Anayasa'sının 36. maddesinde de buna paralel düzenleme bulunmaktadır. Somut olayda; davalı sigorta şirketi kendini vekil ile temsil ettirmiş, cevap dilekçesi ibraz etmiştir. Ancak, hükme esas alınan maluliyet raporu davalı vekiline tebliğ edilmemiştir. Mahkemece, kendini vekil ile temsil ettiren davalı vekiline maluliyet bilirkişi raporu tebliğ edilip, bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek davalı tarafın savunma hakkı kısıtlanmıştır. Bu durumda mahkemece anılan bilirkişi raporunun davalı vekiline tebliği ile rapora karşı beyan ve itirazlarını bildirmesi hususunda süre verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde savunma hakkının kısıtlanması doğru değildir. Bu husus yerine getirilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğu..." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 13.10.2020 tarihli 2019/9 Esas, 2020/211 Karar sayılı kararı ile; bozma ilamına uyularak % 18 oranlı maluliyet raporunun davalı vekiline tebliğ edildiği, davalı vekilinin rapora itiraz etmesi üzerine alınan ek raporda davacının kazadan kaynaklanan maluliyetinin % 26 oranında olduğunun tespit edildiği, yeniden aktüer bilirkişi raporu alınmadığı, % 18 maluliyet oranına göre ilk alınan aktüer bilirkişi raporunda hesaplanan miktar üzerinden taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğu gerekçesiyle tedavi gideri yönünden açılan davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, geçici ve sürekli iş göremezlik zararına yönelik maddi tazminat davasının kabulü ile 226.914,60 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, bakıcı gideri yönünden açılan davanın kabulü ile 3.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 13.10.2020 tarihli 2019/9 Esas, 2020/211 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 14.10.2021 tarihli 2021/2391 Esas, 2021/6881 Karar sayılı ilamı ile "...Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Dosyadaki belge ve bilgilerden, davacının yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün ehliyetsiz olduğu ve maluliyet tespiti için alınan raporlarda davacının yaralanma biçimine ilişkin tıbbi değerlendirmeler dikkate alındığında kask ve diğer koruyucu tedbirleri almadan seyahat etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Şu halde mahkemece, davacının bilerek ehliyetsiz motosiklet sürücüsünün arkasında gereken koruyucu tedbirleri almadan yolculuk ettiği dikkate alınarak yerleşik içtihatlarımıza göre yukarıdaki yasal düzenleme kapsamında davalı lehine müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği..." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 31.05.2022 tarihli 2021/342 Esas, 2022/230 Karar sayılı kararı ile kaza tarihindeki teminat limitinin 250.000,00 TL olduğu, davacı vekilinin 23.085,40 TL bakiye alacağının tahsili bakımından bozma ilamından sonra ek dava açtığı, açılan davanın eldeki davayla birleştirildiği, bozma ilamına uyularak dosya kapsamında hesaplanan tazminat üzerinden % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle hüküm tesisinin gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile tedavi gideri yönünden açılan davanın açılmamış sayılmasına, geçici ve sürekli iş göremezlik zararına yönelik maddi tazminat davasının kabulü ile 181.531,68 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, bakıcı gideri yönünden açılan davanın kabulü ile 2.400,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile; 18.468,32 TL bakiye tazminatın davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, alacağa dava tarihi olan 19.02.2021 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin 31.05.2022 tarihli 2021/342 Esas, 2022/230 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 14.11.2022 tarihli 2022/12729 Esas, 2022/14612 Karar sayılı ilamı ile "...1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Eldeki dosyada; kaza sonrası düzenlenen ve mahkemece hükme esas alınan 21.11.2014 tarihli maluliyet raporuna göre davacının kazadan kaynaklı sürekli işgücü kaybının %18 olduğu rapor edilmiştir. Mahkemece verilen ilk kararda %18 maluliyet oranına göre hazırlanan aktüer bilirkişi raporu benimsenerek davacı lehine 226.914,60 TL geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatına hükmedildiği, anılan kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 16.10.2018 gün 2015/12227 Esas- 2018/9166 Karar sayılı ilamı ile hükme esas alınan 21.11.2014 tarihli maluliyet raporunun davalı vekiline tebliğ edilmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, bozma üzerine söz konusu raporun davalı vekiline tebliğ edildiği, davalı vekilinin rapora itirazı üzerine mahkemece Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Ata Sökmen Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalının hazırladığı 29.01.2020 tarihli raporun alındığı, yeni alınan raporda davacının kazadan kaynaklı sürekli işgücü kaybının %26 olduğunun rapor edildiği, mahkemece %18 oranlı ilk alınan maluliyet raporu esas alınarak davacı lehine 226.914,60 TL geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatına hükmedildiği, anılan kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 14.10.2021 gün 2021/2391 Esas-2021/6881 Karar sayılı ilamı ile ehliyetsiz sürücünün aracına binme ve koruyucu tertibat giymeme nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği gerekçesiyle hükmün ikinci kez bozulmasına karar verildiği, bozmadan sonra davacı vekili tarafından davalıya karşı ek bir dava açıldığı, bu dava ile asıl davanın birleştirilmesine karar verildiği, davacının ek davasında ikinci kez alınan % 26 oranlı maluliyet raporu ile ilk alınan % 18 oranlı maluliyet raporu arasındaki farktan kaynaklanan 23.085,40 TL bakiye sürekli işgöremezlik tazminatı talep ettiği, mahkemece verilen son kararda asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile asıl dava yönünden davacı lehine 181.531,68 TL geçici ve sürekli işgörmezlik tazminatı, birleşen dava yönünden 18.468,32 TL bakiye sürekli tazminatına hükmedildiği, kararın davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır. Yargıtayca bozulmasına karar verilen hususlar yönünden yeniden yapılan yargılamada, kesinleşen kısımlar hakkında hüküm kurulamaz. Yalnızca bozulan kısımlar hakkında inceleme yapılarak hüküm kurulması gerekir. Bozma ilamına uyulmakla, bozma ilamı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşur ve bozma ilamının gereğinin yerine getirilmesi gerekir. Şu durumda; mahkemece 13.10.2020 tarihli karar ile %18 maluliyet oranına göre hesap edilen sürekli işgöremezlik tazminatına hükmedildiği, davacı tarafça kararın temyiz edilmediği, Dairemizin 14.10.2021 günlü bozma ilamı ile davacı lehine %18 maluliyet oranı üzerinden sürekli işgöremezlik tazminatına hükmedilmesi hususunun kesinleştiği ve %18 maluliyet oranı bakımından davalı sigorta şirketi yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmasına göre, Yargıtay bozma ilamından sonra mahkemece davacı tarafından açılan ek dava ile talep edilen %26 oranlı maluliyet raporu ile ilk alınan %18 maluliyet raporu arasındaki farktan kaynaklanan 23.085,40 TL bakiye sürekli işgöremezlik tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. 3-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davacı lehine hesaplanan tazminattan, davacının müterafik kusuru nedeniyle mahkeme tarafından yapılan indirim sonucu belirlenen tazminat tutarları hüküm altına alınırken, davanın kısmen reddine karar verildiğinden, davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Oysa, yasal düzenlemeler gereği, TBK'nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceğinin gözönüne alınması gerekirken, davalı yararına müterafik kusur indiriminden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir..." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyularak, asıl davanın kısmen kabulü ile tedavi gideri yönünden açılan davanın açılmamış sayılmasına, geçici ve sürekli işgörmezlik zararına yönelik maddi tazminat davasının kabulü ile 181.531,68 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, bakıcı gideri yönünden açılan davanın kabulü ile 2.400,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; birleşen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalı tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine kararın bozulduğunu, bozma ilamından sonra alınan maluliyet raporunda davacının maluliyet oranında artış meydana geldiğinin anlaşıldığını, bu hususun gelişen yeni bir durum olduğunu, bu nedenle dava değerinin açılan ek dava ile artırılması konusunda davacı tarafın hukuki yararı bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; mahkemece alınan maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, davacının gelir durumuna ilişkin somut bir bilgi olmaksızın asgari ücretin 3,48 katı ücret üzerinden tazminat hesaplanmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tazminat hesaplamasının detaylandırılmadığını, raporun hangi yaşam tablosuna göre düzenlendiğine ilişkin bilgi verilmediğini, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatından davalının sorumlu olmadığını, davanın bu talepler yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın karıştığı trafik kazasında yaralanarak malul kalan davacı yolcunun sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri tazminatı ve tedavi gideri talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 54 üncü maddesi, ... Yönetmeliği, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları.
3. Değerlendirme
Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz peşin harcının onama harcına mahsubuna,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
29.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.