"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/283 D.İş, 2021/283 K.
İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada davacının yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp toplam 290.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığını, alacağın bir kısmının davacı tarafından temlik edildiğini, maluliyet raporunun karar vermeye elverişli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. HAKEM HEYETİ KARARI
Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davanın usulden reddine karar verilmiş; karara, davacı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince davacının itirazlarının kabulüyle Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılarak davanın kabulüyle toplam 290.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davadan önce başvuru şartının gerçekleşmediğini, maluliyet raporunun karar vermeye elverişli olmadığını, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideir taleplerinin reddi gerektiğini, hesaplamada hatalı metod kullanıldığını, alacağın bir kısmının davacı tarafından dava dışı kişiye temlik edildiğini, faiz ve vekalet ücreti yönünden hatalı karar verildiğini belirterek İtiraz Hakem Heyeti kararının bozulmasını istemiştir.
B.Değerlendirme Gerekçe
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Uyuşmazlık; davalıya Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortalı aracın karıştığı trafik kazası sonucu yaralanan davacının uğradığı bedensel zarar nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.
Hukuki bir işlem (tasarrufi işlem) olan alacağın temliki sonrasında alacak üçüncü kişiye intikal etmektedir. Bu andan itibaren üçüncü kişi, borçlu karşısında alacaklı sıfatını kazanmaktadır. Niteliği itibariyle alacağın temliki, alacaklının tasarruf işlemidir. Temlik, alacağın tamamı için yapılabileceği gibi bir kısmı için de yapılabilir. Tam temlikte alacağın aslı ve fer’ileri temlik alana geçmekte olup alacaklı borç ilişkisinde taraf olmaktan çıkar. Temlik alan, temliki ve alacağın varlığını ispat ederek borçludan talepte bulunur. Temlik ile birlikte temlik alan, alacağın aslı ve fer’ileriyle birlikte, alacağa bağlı rüçhan haklarını da iktisap eder. Dolayısıyla temlik konusu alacak itibariyle dava ve takip hakkı da temlik alana geçer. Alacağın temlikinde esasen borç değişmez, sadece onu talep edecek taraf değişmiş olur.
Dosya kapsamından, alacağın temliki sözleşmesiyle dava konusu alacağın 35.000,00 TL'lik kısmının davacı tarafından dava dışı kişiye devredildiği, temlik alacaklısı tarafından da İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinde temliknameye konu alacağın tahsili amacıyla 10.02.2020 tarihinde dava açıldığı, açılan davanın mahkemenin 2020/373 esasına kaydı ile yapılan yargılamasında dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesin 2020/373 esas sayılı kararı ile temlik alacaklısının açmış olduğu davanın reddine karar verilmiş ise de alacağın temlikinin geçerliliğine dair bir inceleme ve hüküm mevcut olmadığı gibi alacağın temlikine ilişkin temlik sözleşmesi sureti de dosyaya eklenmiştir.
Bu durumda, alacağın temliki ile kısmi temlikte temlik edilen miktarın alacaklısının yerine yeni bir alacaklının geçeceği kuşkusuz olup, sigorta alacağını temlik yasağını getiren yasal düzenlemenin yapıldığı tarihten önce (06.07.2020 tarihinde) yapılmış olması da gözetilerek, yukarıdaki açıklamalar ışığında temlik konusu miktar yönünden aktif husumet ehliyeti konusunda bir değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan
şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetince, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihi ile 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihi ile 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda, karara esas alınan maluliyet raporunun Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlendiği anlaşılmaktadır. Varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Kaza tarihi 26.07.2015 olup kaza tarihi itibari ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlüktedir.
İtiraz Hakem Heyetince davacının maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden davacının güncel muayenesi yapılarak olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor alınarak, davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
4.5684 sayılı Kanun'un 30 uncu maddesinin (17) numaralı fıkrası, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 üncü ve AAÜT’nin 17/2 nci maddeleri bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla; İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekâlet ücretine ilişkin olarak anılan mevzuat uyarınca maktu vekâlet ücretinin altında kalmamak kaydıyla asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin 1/5’i oranında vekâlet ücreti yerine nispi ve tam vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
V. KARAR
1.Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2-Yukarıda (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalıya iadesine,
Dosyanın mahkemeye gönderilmesine, 03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.