"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/127 Esas-2021/269 Karar
HÜKÜM/KARAR : Davanın kabulüne-Davalıların istinaf talebinin esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : İnegöl 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/160 Esas-2019/63 Karar
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, müteveffa ... adına kayıtlı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, ...'nin 20.12.2012 tarihinde dava dışı yaya ...'a kasıtlı olarak çarparak yaralanmasına neden olduğunu, ...'ın maluliyet tazminatı talebiyle müvekkili şirket aleyhine 12.12.2016 tarihinde 2016/E.38732 sayılı dosya ile Sigorta Tahkim Komisyonu'na başvuru yaptığını, tahkim yargılaması neticesinde verilen karar ile müvekkili şirket aleyhine tazminata hükmolunduğunu ve İstanbul 29. İcra Müdürlüğü'nün 2017/20728 sayılı dosyasına 21.06.2017 tarihinde müvekkili şirket tarafından toplam 151.067,40 TL tazminat ödemesi yapıldığını, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2015/330 E. sayılı dosyasında müteveffanın sigortalı araç ile mağdur ...'a çarpıp üzerinden geçerek kasten ezmesi ile tam ve ağır kusurlu olduğunun kesin olarak tespit edildiğini, müvekkilinin taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesi uyarınca ödediği tazminatı sigortalısından rücu etme hakkına sahip olduğunu, ...'nin dava tarihinden önce vefat etmesi nedeniyle davayı mirasçı davalılara yönelttiklerini, 151.067,40 TL tazminatın ödeme tarihi olan 21.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigortalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerine yönelik açılan rücuen tazminat davasının usulsüz olduğunu, müvekkillerine ve babalarına sigorta tarafından herhangi bir ihbar yapılmadığını, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2015/330 E. 2016/84 K. sayılı mahkumiyet kararı incelendiğinde yargılamanın trafik kazasından değil kasıtlı yaralamadan yapıldığının anlaşılacağını, sigorta şirketinin poliçe kapsamında olmayan tazminatı ödediğini, ayrıca kasıtlı yaralama eyleminden dolayı 26.02.2013 tarihinde müvekkili ... ile ... arasında protokol sonucu 12.000,00 TL ödenmesi karşılığında maddi ve manevi başka bir taleplerinin olmayacağı hususunun imza altına alındığını, bu nedenlerle davanın öncelikle husumet yönünden ya da müvekkillerinin rücuen tazminattan sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın, "Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı" madde başlıklı B.4. maddesi; a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmesi halinde rücu düzenlemesinin yer almakta olduğu,"Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi" başlıklı B bendinin 2 nci maddesindeki; "Sigortacının yazılı izni olmadıkça sigorta ettirenin zarar görenlere herhangi bir tazminat ödemesinde bulunamayacağı” hükümlerini ihlal etmiş olduğu ve davacı ... şirketine herhangi bir ihbar yapılmadığından, davacı ... şirketinin, sigortalısı tarafından yapılan ödemeden haberdar olmasının beklenemeyeceği ve dava dışı 3. kişiye, tahkim yargılaması sonucu yapmış olduğu ödemeyi rücu edebileceği ve bu haliyle de, somut olayda rücu koşullarının oluştuğu, ayrıca davalılar vekili tarafından her ne kadar müvekkillerinin babasının traktörü silah olarak kullandığı ve ...'a çarpmak suretiyle yaralamasının trafik kazası olmayıp, kasıtlı bir eylem olduğu beyan edildiği ancak davalıların murisi ...'nin, davacı ... şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası (ZMSS) kapsamında sigortalı olan ... plakalı traktör ile dava dışı 3. kişi ...'ı kovalamak suretiyle üzerinden geçmesine ilişkin eylemin sigortalının kasti hareketinden meydana geldiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 151.067,40 TL rücu alacağının, ödeme tarihi olan 21.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; trafik kapsamında yaralama veya öldürmeye teşebbüs olmayıp, kasten adam öldürmeye teşebbüs olduğunu ayrıca ellerinde borcu sonlandıran belge olduğunu, mahkemenin yaralanan ...’a yapılan ödemeyi dikkate almadığını bu nedenle verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2015/330 E. sayılı dosyasında davalıların mirası bırakan müteveffanın sigortalı araç ile mağdur ...'a çarpıp üzerinden geçerek kasten ezmek sureti ile öldürmeye teşebbüs suçundan mahkum edildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmakla dava konusu olayda davalı müteveffanın tam ve ağır kusurlu olduğu sabit olduğu, Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının sigortalıya rücu hakkı" başlıklı sigortalıya rücu edilebilecek hallere ilişkin B.4.a. maddesi gereği rücu koşullarının oluştuğu, aracın işletilmesi sırasında kasten yapılan hareketin rücuya tabi hal olarak sayılmasından da anlaşılacağı üzere dava konusu olayı sigorta poliçesi kapsamına çıkaran bir durum olduğu, Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi" başlıklı B bendinin 2 nci maddesindeki; "Sigortacının yazılı izni olmadıkça sigorta ettirenin zarar görenlere herhangi bir tazminat ödemesinde bulunamayacağı”hükmü karşısında davalının yaptığı ödemeyi davacı ... şirketine bildirmemesi nedeniyle mahsup talebinin yerinde olmadığı, Karayolları Trafik Kanunu'na tabi olmayan arazide meydana geldiğini ileri sürülmüş ise de, bu hususun dilekçeler teatisi aşamasında ileri sürülmediği gerekçeleriyle İnegöl 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22.02.2019 tarih ve 2017/160-2019/63 Karar sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gerekçelerle başvurunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacı ... şirketi tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Poliçesi ile teminat altına alınan aracın karıştığı trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle ödenen tazminatın rücuen tazmini talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369, 370 ve 371 inci maddeleri, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4-a maddesinde
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının "zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının sigortalıya rücu hakkı" madde başlıklı sigortalıya rücu edilebilecek hallere ilişkin B.4.a. maddesindeki; "tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmesi" koşulları oluştuğundan davacının rücu hakkının bulunduğu ayrıca genel şartların "Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi" başlıklı B bendinin 2 nci maddesindeki; "Sigortacının yazılı izni olmadıkça sigorta ettirenin zarar görenlere herhangi bir tazminat ödemesinde bulunamayacağı" maddesi gereğince davacının bilgisi dışında yapılan ödemenin rücu edilecek tutardan mahsup edilememesine göre temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Türk Borçlar Kanunu'nun 74 üncü maddesi "Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir." hükmünü amirdir. Anılan hüküm uyarınca hukuk hâkimi ceza mahkemesince verilen hükümle kural olarak bağlı değil ise de bu bağımsızlık sınırsız da değildir. Zira yargı kararlarındaki istikrar ve yeknesaklık yargıya güven ilkesinin de gereğidir. Ancak ceza mahkemesince belirlenen ve kesin hükme bağlanan somut olay ve olgular hukuk hâkimini bağlar ve bu maddi vakıalar hukuk mahkemesince de göz önünde bulundurulmalıdır.
Dosya kapsamından; rücu sebebi olan olay nedeniyle Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/330 Esas ve 2016/84 Karar sayılı dosyasında mahkum olan sigortalı ... hakkında, kasten yaralama suçundan dolayı verilen hapis cezasına 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 29 uncu maddesi gereğince 1/4 oranında haksız tahrik indirimi yapılmış ve hüküm Yargıtayca onanmıştır. Dolayısıyla haksız fiil sonucu eylemin meydana geldiği kesinlenmiş bir maddi vakıa olduğundan hukuk hâkiminin kesinleşmiş bu olguyu göz önünde bulundurması zorunludur.
Davaya konu olayda; davalıların mirasbırakanı sigortalının, eylemi haksız tahrik altında gerçekleştirdiği maddi vakıa olarak kesinleşmiş ceza kararı ile tespit edildiğinden mahkemece rücuya konu tazminatın hesaplanmasında haksız tahrik nedeni ile aynı oranda indirim yapılması gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
1. Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Değerlendirme bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalılara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.