Logo

4. Hukuk Dairesi2024/9295 E. 2024/10264 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Trafik kazası sonucu yaralanan davacının ölümü nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatının hesaplanmasında ölüm tarihinin dikkate alınıp alınmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının vefat tarihi belli iken bilirkişi raporunda muhtemel yaşam süresi üzerinden hesaplama yapılması hatalı görülerek, ölüm tarihi esas alınarak sürekli iş göremezlik tazminatının yeniden hesaplanması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/547 E., 2024/325 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar ... Tic. A.Ş. ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı şirketlerin ortağı ve yetkilisi olan davacı ...'un kullandığı araç ile davalılardan ... Tic. A.Ş.'ye ait olup davalı ... yönetimindeki aracın 18.03.2006 tarihinde karıştığı trafik kazası sonucunda davacı ... 'un yaralandığını ve malul kaldığını, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın davalı ... tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası (ZMSS) ile teminat altına alındığını, meydana gelen olayda kusurun tamamen davalı tarafa ait olduğunu, tedavi giderlerinin müvekkili tarafından karşıladığını, davalı ... şirketinin başlangıçta kısmi tedavi gideri ödediğini, bunun dışında da tedavi giderlerini ödemeyi taahhüt ettiğini ancak yerine getirmediğini, davacının tedavi giderlerini karşılayabilmek için Garanti Bankasından tüketici kredisi çekmek zorunda kaldığını, çektiği krediyi faizi ile birlikte ödemekte olduğunu, davacının sakatlığı nedeniyle hasta bakıcı, hemşire ve kendisine dışarıda refakat eden aracını kullanan şöfere aylık ödemek durumunda kaldığını, davacı ...'un çalışamaması nedeniyle takip edilemeyen işler nedeniyle her üç davacının da kar ve kazançtan mahrum kaldıklarını, davacı ... 'un bu olay neticesinde psikolojik olarak da çok etkilendiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte 50.000,00 TL manevi tazminatın ve 20.000,00 TL maddi tazminatın, davacı ... San. Tic. Ltd Şti için 2.000,00 TL,...San. Tic. Ltd. Şti. için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 73.000,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile dava değerini 173.937,80 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... Tic. A.Ş. ve ... vekili cevap dilekçesinde; meydana gelen kazada müvekkili ...'nın davacıya çarpmadığını, davacının paniklemesi nedeniyle dengesini kaybederek düşmesi üzerine yaralandığını, davacının motosiklet ehliyeti bulunmadığından kusurlu olduğunu, ceza mahkemesi kararını temyiz ettiklerini ve sonucunun beklenmesini talep ettiklerini, davacıların tazminat isteğinin yerinde olmadığını, kazadan sonra müvekkili şirketin iyi niyetli davranarak sigorta kanalı ile hastane masrafları ve poliçe kapsamındaki tüm masrafları ödediğini, ancak davacının poliçe kapsamında olmayan ödemeleri talep ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; diğer davalıların sürücüsü ve işleteni olduğu aracın ZMSS poliçesi ile müvekkili nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkilinin sigortalının kusuru oranında sorumlu olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçenin teminat kapsamı dışında olduğunu, kaza ile ilgili müvekkili şirkete başvurulduğunu ve bunun üzerine 9.097,80 TL tutarındaki tedavi gideri olarak tazminat ödemesi yapıldığını, davacı vekilinin ek tedavi giderleri için müvekkili şirkete herhangi bir başvurusu olmadığını, davacı vekilinin kredi kullandıktan sonra ödemek zorunda kalmış oldukları zararı müvekkili şirketten talep etmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin üzerine düşen sorumluluğu poliçe kapsamında yerine getirdiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14.01.2010 tarihli, 2009/430 Esas ve 2010/2 Karar sayılı kararıyla; 153.937,80 TL'nin sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 18.03.2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı sigortanın sigorta poliçesindeki limiti ile sorumlu tutulmasına, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... Tic. A.Ş. ve ...'dan olay tarihi olan 18.03.2006 tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı şirketler yönünden husumet açısından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay(Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 15.06.2010 tarihli, 2010/2799 Esas ve 2010/5563 Karar sayılı ilamıyla; "...Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı, meydana gelen kaza sonrasında % 23,2 oranında sürekli işgücü kaybına uğramıştır. Uyuşmazlık, maddi tazminatın hesaplanmasında, esas alınacak davacı gelirinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Çalışma gücünü kaybeden kişinin karar tarihine en yakın tarihteki düzenli gelirinin belirlenmesi gerekir. Ticari bir alanda çalışan kişinin tazminatına esas alınacak geliri, işletmenin geliri değil, kişinin bedensel ve yönetsel alandaki faaliyeti sonucunda elde ettiği gelirdir. Somut uyuşmazlıkta davacının iki ayrı şirkette yönetici olduğu ileri sürülmüş olup, mahkemece, İstanbul Ticaret Odası'nın yazısına itibar edilmiştir. Ancak öncelikle, ilgili şirket kayıtları getirtilerek davacının şirketin yöneticisi olarak elde ettiği gelirin ve bundan başka bedensel ve yönetsel faaliyetleri sonucu elde ettiği diğer gelirlerinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece anılan husus gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına; davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

3.Mahkemenin 31.05.2016 tarihli, 2010/515 Esas ve 2016/201 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacı şirketler ile ilgili hüküm ile tedavi gideri ve manevi tazminata ilişkin 14.01.2010 tarihinde verilen karar bozma konusu edilmeyip kesinleştiğinden bu kısımlar ile ilgili yeniden karar oluşturulmasına yer olmadığına, iş göremezlik zararları yönünden davanın ıslah edilmiş hali ile kısmen kabulü ile, 132.573,81 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yasal faiz başlangıcının sigorta şirketi yönünden dava tarihi, diğer davalılar yönünden 18.03.2006 tarihinden itibaren uygulanmasına, davalı ... tarafından davacıya 28.01.2010 tarihinde iş göremezlik yönünden 57.500,00 TL ödeme yapılmış olduğundan yapılan bu ödemenin faizleri de göz önüne alınarak mükerrer ödemeye sebep olmamak üzere infaz aşamasında değerlendirilmesine(sigorta şirketinin ödemelerden poliçe limitiyle sorumlu tutulmasına) karar verilmiştir.

4. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 24.09.2018 tarihli, 2016/13965 Esas ve 2018/8144 Karar sayılı ilamında; "...Bu halde, mahkemece, 22.12.2011 tarihli kök raporun 2. seçeneğindeki belirleme de (kar payının yönetsel ücret karşılığı kabul edilebileceği) gözetilmek suretiyle, davacının gelirinin asgari ücretin makul bir oranda katı olduğunun kabulü ile aktüer bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile bozma ilamına konu ilk kararda belirtilen miktara karar verilmesi uygun olmamış ve bozma sebebi yapılmıştır.

2-Bozma ilamı ile kesinleşen manevi tazminata ilişkin yeniden yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır.

3-Sigorta şirketi tarafından davacıya yapılan ödemenin (57.500,00 TL olarak poliçe limitinin tamamı) belirli olduğu ve bilirkişi raporlarında maddi tazminat hesabı yapılırken düşüldüğü anlaşılmakla, bu ödemenin infaz aşamasında değerlendirilmesi şeklinde hüküm kurulması, yine sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin dava açıldıktan sonra yapıldığı gözetilerek hakkındaki davanın konusuz kaldığının gözetilmemesi de doğru değildir." gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

5. Mahkemenin 01.10.2021 tarihli, 2020/1735 Esas ve 2021/688 Karar sayılı kararı ile; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacı şirketler ile ilgili hüküm, tedavi gideri ve manevi tazminata ilişkin mahkemece verilen hüküm kesinleştiğinden bu kısımlar ve ferileri yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, iş göremezlik zararları yönünden talebin kısmen kabulü ile, 41.967,66 TL nin davalılar ... Tic. A.Ş ve ...'dan 18.03.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı ... 'a verilmesine, davalı ... yönünden dava konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

6. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı ... Ticaret A.Ş. ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

7. Dairenin 14.11.2022 tarihli, 2022/1315 Esas ve 2022/14533 Karar sayılı ilamı ile; "...Somut olayda; davacının yargılama devam ederken 10/03/2014 tarihinde öldüğü, mahkemece mirasçıların tamamının yargılama aşamasında davaya dahil edilmeksizin davaya devam edilip işin esasına girildiği ve yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup mahkemece yargılamanın her aşamasında re'sen göz önünde bulundurulması gerekir.

Bu durumda mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle yargılama sırasında vefat eden davacının mirasçılık belgesinin getirtilmesi ve mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılması, mirası reddetmeyen mirasçıların mecburi dava arkadaşı olarak yöntemince davaya katılımının sağlanması, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle taraf teşkili sağlanması ve hasıl olacak sonuca göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacı şirketler ile ilgili hüküm ve davacı ...'un tedavi gideri ile manevi tazminat talebine ilişkin hükümler ve bunların yargılama giderleriyle vekalet ücretlerinin oluşturduğu ferilerine ilişkin hüküm kısımları, mahkemenin 2009/430 Esas 2010/2 karar sayılı ilamı ile kesinleşmiş olduğunun tespiti ile, bu talepler ferileri yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacı müteveffa ...'un, iş göremezlik zararları yönünden talebinin kısmen kabulü ile, 41.967,66 TL'nin davalılar ... A.Ş ve ...'dan 18.03.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak, davacı ...'un terekesine ödenmesine, davalı ... yönünden dava konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... Ticaret AŞ ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar ... Ticaret AŞ ve ... vekili temyiz dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplamanın hatalı olduğunu, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenerek indirilmesi gerektiğini, dava tarihi dikkate alındığında davacının bakiye yaşam süresinin PMF Yaşam Tablosuna göre belirlenmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 10.03.2014 tarihinde öldüğü dikkate alınmadan muhtemel yaşam süresi üzerinden hesaplama yapıldığını, her ne kadar hükmedilen manevi tazminata ilişkin hükmün kesinleşmiş olması nedeniyle yeniden hüküm tesis edilmemiş ise de manevi tazminatın yeni somut veriler gözetilerek değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu araç ile davacılardan ...'un sevk ve idaresindeki aracın karıştığı trafik kazası sonucunda davacılardan ...'un yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6217 sayılı Kanun'un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla halen uygulanmakta olan1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 vd maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun(6098 sayılı Kanun) 49, 51 ve 54 üncü maddeleri, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun (2918 sayılı Kanun'un) 85, 90 ve 91 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalılar ... Ticaret AŞ ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dosyanın incelenmesinde davacı ...'un 10.03.2014 tarihinde vefat ettiği, davacının sürekli iş göremezlik zararının tespiti amacıyla alınan bilirkişi raporunda muhtemel yaşam süresi esas alınarak tazminat hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak gerçek belli iken varsayımlara dayanılamaz.

Şu durumda; davacı ... 10.03.2014 tarihinde vefat ettiğine göre mahkemece, davacının ölüm tarihi esas alınarak sürekli iş göremezlik tazminatı hesabının yapılması ve davalı ... tarafından yargılama sırasında yapılan ödemenin zararı karşılayıp karşılamadığının tespit edilmesi için ek bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

1. Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle davalılar ... Ticaret AŞ ve ... vekilinin diğer temyiz itirazları reddine,

2. Değerlendirme bölümünün (2) numaralı bentlerinde açıklanan nedenlerle davalılar ... Ticaret AŞ ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalılar ... Ticaret A.Ş. ve ... iadesine,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,04.11.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.