Logo

5. Hukuk Dairesi2022/10202 E. 2023/77 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, davacının paydaş olduğu taşınmaz için tam bedel üzerinden tazminata hükmedilmesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmazda ¼ oranında paydaş olduğu halde, mahkemece tam pay bedeli üzerinden tazminata hükmedilmesi doğru olmadığı ve fazla bedele hükmedilmesinin bozma nedeni olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Balıkesir ili, ... ilçesi, ... köyü 244 ada 1 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, Hazine tarafından açılan dava sonucu taşınmazın bir kısmının Hazine adına tescil edildiğini beyan ederek, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerden olduğunu, iktisabının mümkün olmadığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince tazminat talebinde bulunulamayacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

... (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.11.2006 tarihli ve 2006/95 Esas, 2006/129 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. ... (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.11.2006 tarihli ve 2006/95 Esas, 2006/129 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 10.03.2008 tarihli ve 2007/7171 Esas, 2008/3053 Karar sayılı kararıyla yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

1. ... (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.11.2008 tarihli ve 2008/127 Esas, 2008/155 Karar sayılı kararı ile davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar vermiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. ... (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.11.2008 tarihli ve 2008/126 Esas, 2008/154 kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 19.01.2021 tarihli ve 2020/7938 Esas, 2021/155 Karar sayılı kararı ile Devletin kadastro işlemlerinden doğan sorumluluğunun 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında kaldığından maddi hataya dayalı olarak bozma kararı verildiği, bu itibarla maddi hataya dayalı bozma kararının taraflar lehine usuli kazanılmış hak da teşkil etmeyeceği, ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesinin aynı köydeki taşınmazla ilgili olarak verdiği emsal nitelikli 14.07.2014 tarihli ve 2014/736 Esas, 2014/791 Karar sayılı kararı ile adli yargının görevli olduğuna karar verildiği de dikkate alındığında; taşınmazın aynına ilişkin bu tür davalara adli yargıda bakılması gerektiği gözetilerek, işin esasına girilip sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulü ile 17.625.00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının bulunduğunu, husumetin taraflarına yöneltilemeyeceğini, tapu sicilinin yanlış tutulması sonucu bir zararın bulunmadığını, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerden olduğunu, fahiş bedel belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu 55.407,57 m² alanlı, Balıkesir ili, ... ilçesi, ... köyü 244 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, kadastro çalışmaları sonucunda 1999 yılında dava dışı 3. kişiler adına tespit gördüğü 19.10.2001 tarihinde ¼ payının davacı tarafından satın alındığı, Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/170 Esas, 2004/122 Karar sayılı ilâmı ile devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğundan tapu kaydının iptal edilerek, Hazine adına tesciline karar verildiği ve bu kararın temyiz incelemesinden geçerek 06.10.2005 tarihinde kesinleştiği ve eldeki davanın 20.07.2006 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dosyada bulunan delil ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki taşınmaza, bozma ilamına uyularak gelir metodu esas alınmak suretiyle tazminata hükmolunmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;

4. Davacı taşınmazda ¼ oranında paydaş olduğu halde tam paya bedeli üzerinden hüküm kurulmak suretiyle fazla bedele hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle

Davalı Hazine vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile temyiz olunan Burhaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.