"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Balıkesir ili, ... ilçesi, ... köyü 245 ada 110 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, Hazine tarafından açılan dava sonucu taşınmazın bir kısmının Hazine adına tescil edildiğini beyan ederek, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerden olduğunu, iktisabının mümkün olmadığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince tazminat talebinde bulunulamayacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
... (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.11.2006 tarihli ve 2006/98 Esas, 2006/132 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. ... (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.11.2006 tarihli ve 2006/98 Esas, 2006/132 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 10.03.2008 tarihli ve 2007/7163 Esas, 2008/3051 Karar sayılı kararıyla yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
... (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.11.2008 tarihli ve 2008/121 Esas, 2008/149 Karar sayılı kararı ile davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar vermiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. ... (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.11.2008 tarihli ve 2008/121 Esas, 2008/149 kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 19.01.2021 tarihli ve 2020/7940 Esas, 2021/157 Karar sayılı kararı ile Devletin kadastro işlemlerinden doğan sorumluluğunun 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında kaldığından maddi hataya dayalı olarak bozma kararı verildiği, bu itibarla maddi hataya dayalı bozma kararının taraflar lehine usuli kazanılmış hak da teşkil etmeyeceği, ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesinin aynı köydeki taşınmazla ilgili olarak verdiği emsal nitelikli 14.07.2014 tarihli ve 2014/736 Esas, 2014/791 Karar sayılı kararı ile adlî yargının görevli olduğuna karar verildiği de dikkate alındığında; bu tür davalara adli yargıda bakılması gerektiği gözetilerek, işin esasına girilip sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulü ile 6.490,00 TL'nin tapu iptal tescil kararının kesinleşme tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava tarihine göre belirlenen bedelin hüküm altına alınması gerektiğini, faiz başlangıcının hatalı olduğunu, ek rapor alınması gerektiğini, idare vekiline fazla vekâlet ücreti verildiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının bulunduğunu, husumetin taraflarına yöneltilemeyeceğini, tapu sicilinin yanlış tutulması sonucu bir zararın bulunmadığını, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerden olduğunu, fahiş bedel belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 rarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu 19.461,00 m² alanlı, Balıkesir ili, ... ilçesi, ... köyü 245 ada 110 parsel sayılı taşınmaz, kadastro çalışmaları sonucunda 1999 yılında dava dışı 3. kişiler adına tespit gördüğü 17.02.1900 tarihinde davacı tarafından satın alındığı, Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/46 Esas, 2005/102 Karar sayılı ilâmı ile devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğundan tapu kaydının tamamının iptal edilerek, Hazine adına tesciline karar verildiği ve bu kararın temyiz incelemesinden geçerek 20.10.2006 tarihinde kesinleştiği ve eldeki davanın 21.11.2006 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dosyada bulunan delil ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak tazminata hükmolunmasında yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Buna karşın dava konusu taşınmazın kuru tarım arazisi niteliğine göre bulunduğu yörede yaygın olarak uygulanan münavebe sistemi İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden sorulup, değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibarıyla, münavebeye alınacak ürünlerin hasat zamanındaki kg satış fiyatı ile dekara verim ve masrafa ilişkin resmî veriler de İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden getirtilerek, tespit edilecek münavebe sistemine göre ve resmi veriler dosya arasına alınarak bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi gerektiği ve dava konusu taşınmazın bilirkişi raporunda yazan özellikleri dikkate alındığında kapitalizasyon faizinin %5 alınması gerekirken yüksek oranda kapitalizasyon faizi alınmak suretiyle eksik bedel tespit edilmesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
Taraf vekillerinin temyiz istemlerinin kabulü ile temyiz olunan Burhaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
27.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.