"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Davacı ... dışındaki davacılar için hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Bu nedenle; davacı ... dışındaki davacılar için davalı idare vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı idarenin davacı ... yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 108 ada 5 parsel (eski 54) parsel ve 115 ada 15 parsel (eski 107 parsel) sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, orman şerhi nedeniyle Hazinenin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını ve Orman Genel Müdürlüğünün davaya dahil edilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazların tapu kaydına orman şerhi işlenmesinin kanuna uygun olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığını, hatalı tutulan bir sicil bulunmadığının Hazinenin sorumluluğunun söz konusu olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, hükmedilen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacılara ödenmesine, orman niteliğinde olduğu tespit edilen kısımların tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini, hükmedilecek tazminatın Orman Genel Müdürlüğüne yükletilmesi gerektiğini, hükmedilen bedelin hatalı yöntem ile belirlendiğini, dava konusu taşınmazların eğimi de dikkate alındığında belirlenen bedelin yüksek olduğunu, verim değerlerinin gerçeği yansıtmadığını, üretim masraflarının düşük belirlendiğini, dava konusu taşınmazlardan bir yılda iki ürün alınmasının mümkün olmadığını, objektif değer artışı ve kapitalizasyon faizinin hatalı belirlendiğini, davacı hissesi üzerinde bulunan haciz şerhlerinin bedele yansıtılmamasının kararın infazını zorlaştırdığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile orman şerhi ile mülkiyet hakkının kullanılamaz hâle gelmiş olması sebebiyle davacıların bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, tapu sicilinin tutulmasından devlet sorumlu olup Hazineye husumet yöneltilmesinin doğru olduğu, davanın tabi olduğu 10 yıllık zamanaşımı süresi zararın doğması yani tapunun iptali ile başlayacağından zamanaşımı süresinin dolmadığı,taşınmazların özellikleri gereği arazi niteliğinde olduklarının kabul edilmesi ve gelir metoduna göre değerlerinin tespit edilmiş olması, kapitalizasyon faiz oranının %4 oranında alınması, taşınmazın konumu ile taşınmazı o bölgedeki diğer taşınmazlardan ayıran özelliklerde gözetilmek suretiyle objektif değer artış oranının %25 uygulanması sonucu m² birim fiyatının 108 ada 5 parsel için 50,00 TL ve 115 ada 15 parsel için 44,00 TL olarak hesaplanmış olmasında ve hükmedilen tazminat bedeline dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4- 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dava konusu Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 54 parsel sayılı taşınmazın 1989 yılında satış sureti ile tapu malikleri Ali Gençer, Ekrem Gençer ve ... adına eşit paylarla tescil edildiği, taşınmazın yenileme kadastrosu sonucunda 108 ada 5 parsel numarasına kaydedildiği, 107 parsel sayılı taşınmazın 1989 yılında satış sureti ile malikler Ali Gençer, Ekrem Gençer ve ... adına tescil edildiği, taşınmazın yenileme kadastrosu sonucunda 115 ada 15 parsel numarasına kaydedildiği, tapu kaydının beyanlar hanesine 04.09.2016 tarihinde “Devlet Ormanı olup satılamaz, devredilemez” şeklinde şerh konulduğu, davacının eldeki davayı 31.05.2019 tarihinde açtığı anlaşılmıştır.
3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak dava tarihi itibarıyla değer biçilmesinde ve taşınmazın bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Hazinenin Davacı ... Dışındaki Davacılara İlişkin Temyizi Yönünden
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B. Davalı Hazinenin Davacı ...’e İlişkin Temyizi Yönünden
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.