Logo

5. Hukuk Dairesi2022/10437 E. 2023/6229 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmaz nedeniyle 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazminat istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, tapu kaydına kıyı kenar çizgisi içinde kaldığına dair şerh konulduktan sonra taşınmazı satın alması nedeniyle, oluşan zararın tapu sicil kayıtlarının tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği ve zarar ile tapu işlemleri arasında illiyet bağı bulunmadığı, ayrıca davacının beyanların varlığını bilerek ve hukuki sonuçlarını kabul ederek taşınmazı satın alması nedeniyle iyi niyetli ve dürüstlük kuralına uygun davranmadığı gözetilerek, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kıyı kenar tahdidi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.06.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı ... vekili Avukat ... gelmiş, davacı vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 83 ada 12 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından uğramış olduğu zararın değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; 3621 sayılı Kıyı Kanun'a (3261sayılı Kanun) göre kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, dava konusu parselin kıyı kenar çizgisinde kalmadığını, davacının idare ile uzlaşmaya ilişkin başvuruda bulunmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini, taşınmaza ilişkin istenen tazminatın taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali kararının kesinleştiği tarihte başlayacağını, davacı tarafın tazminat talep edebilmesi için tapu kaydının iptal edilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilmediğini, tapu kaydının hâlen davacı ... kayıtlı olduğunu, hâl böyle iken davacının mal varlığında herhangi bir azalma olmadığını ve zarar meydana gelmediğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın bulunduğu mevkide imara açık arazilerin m² değerlerinin 1.500,00 TL'nin üzerinde olduğunu, bilirkişi raporunda karşılaştırma tablosunun keyfi bir şekilde düzenlendiğini, davacı tarafça yatırılan harcın kararın kesinleşmesiyle davacıya faizsiz olarak iade edilmesinin mülkiyet hakkının açık ihlali olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 3621 sayılı Kanun'a göre kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, davacının taraf sıfatının bulunmadığını ve davanın esasa girilmeden bu nedenle usulden reddi gerektiğini, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması olgusunun taşınmazın değerine olan olumlu ya da olumsuz etkilerinin tartışılması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsalin üstün ve eksik yönleri kıyaslanarak değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin dava konusu taşınmazın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu, bu hususta taraf vekillerinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediği, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; ilave olarak %6 düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmasının hatalı olduğunu, aleyhe vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun hukuka aykırı ve hatalı olduğunu, emsal kıyaslamasının hatalı olduğunu, Yargıtay denetiminden geçen benzer dosyalarda belirlenen bedellerin daha yüksek olduğunu ve istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı ... vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dava konusu Sakarya ili, Karasu ilçesi, Aşağı İncilli Mahallesi 83 ada 12 parsel sayılı 675.00 m² yüzölçümlü taşınmazın 1967 yılında yapılan genel arazi kadastro çalışmaları sırasında dava dışı şahıs Nizamettin Öztekin adına tescil edildiği, 2000 yılında ise intikal yolu ile mirasçıları adına tescil edilmesinden sonra, taşınmazın beyanlar hanesine 24.02.2020 tarihli ve 4285 yevmiye numaralı işlem ile taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığına dair şerhin işlendiği, davacının ise taşınmazı 17.06.2020 tarihinde satış yolu ile edindiği, dosyada örneği mevcut Karasu Kaymakamlığı Milli Emlak Müdürlüğünün 23.06.2020 tarihli ve 10619 sayılı "Av. ..." hitaplı cevabî yazısından; davacının dava konusu taşınmazı satın almasının hemen sonrasında vekili aracılığıyla yaptığı başvurusunda dava konusu taşınmazın kıyıda kalmasından dolayı kamulaştırma ve tapu iptaline yönelik dava açılıp açılmayacağı yönünde bilgi talep ettiği, verilen cevap üzerine 15.07.2020 tarihinde eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.

3. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu taşınmazın tapu kaydına 24.02.2020 tarih 4285 yevmiye numaralı işlem ile; "Taşınmazın tamamının veya bir kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde" olduğuna dair şeklinde şerh konulduğu,davacının ise taşınmazı 17.06.2020 tarihli 8324 No.lu yevmiye sayılı işlem ile üzerindeki şerhin getirdiği yükümlülük ile birlikte satın aldığı anlaşılmıştır.

4. Buna göre Devlet tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hâli ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirmiştir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1020 nci maddesinin: "Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.'' hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen taşınmazı devir alan davacının dava konusu taşınmazın devirden önceki durumu ile sonraki durumu arasında hiçbir değişiklik olmadığı halde beyanların varlığını bilerek ve hukukî sonuçlarını kabul ederek satın aldığı kıyı kenar şerhli taşınmaz nedeniyle devletin tazminat sorumluluğuna dayalı dava açmak suretiyle taşınmazı satın almadaki amacının mülkiyet hakkına ve devletin güvenilirliği ilkesine atfen getirilmiş bir düzenlemeden yararlanarak taşınmazın gerçek bedelini elde etme olduğu, bir hakkın bu suretle kötüye kullanılmasının himaye göremeyeceği; dolayısıyla davacının iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hâl böyle olunca, dava konusu taşınmaz hâlen adına kayıtlı olan davacının uğradığını iddia ettiği bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi, hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davalı ... vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınmasına,

Davacıdan peşin alınan temyiz karar harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.