Logo

5. Hukuk Dairesi2022/10709 E. 2023/1649 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el attığı iddiasıyla açılan davada, davalı idarenin imar uygulaması yapıldığını savunması üzerine alınan keşif kararının icrası için belirlenen delil avansının ödenmesi hususunda ispat yükünün davacıya ait olup olmadığı ve verilen kesin sürenin usulüne uygun olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı idarenin imar uygulaması yapıldığına dair savunması üzerine ispat yükünün davalı idareye geçmiş olması, davacının keşif avansı yatırma yükümlülüğü bulunmaması ve mahkemenin kesin süre verme işleminin usulüne uygun olmaması gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına ve istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın Gaziantep Büyükşehir Belediyesi yönünden husumetten reddine, ... Belediyesi yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; dava konusu Gaziantep ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 3119 ada 12 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı hâlde, otopark yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını, bu nedenle fiilen el atılan taşınmaz bedelinin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Belediyesi cevap dilekçesi sunmamıştır.

2. Davalı ... Belediyesi vekili cevap dilekçesinde özetle; hukuki el atma nedeniyle idari yargının görevli olduğunu, belediyelerinin bir tasarruf ve sorumluluğu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin belirlenen kesin süre içerisinde ihtarata rağmen keşif harç ve masraflarını yatırmadığı, 26.11.2020 tarihli celsede davacının bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığına dair karar verildiği, davanın ispatlanabilmesi için keşif deliline muhtaç olunduğundan avans yatırılmayan delil ileri sürülmemiş gibi davanın esası yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2017 yılından bu yana devam eden davada müvekkilinin şehir dışında olmasından dolayı yeterli olmayan ve davanın reddedileceğini açıkça belirtmeyen ara karara dayanarak davanın kesin süreden reddedilmesinin denkleştirici adalet ilkesine ve hukuka aykırı olduğunu, ihtarın usulüne uygun olmadığını, davanın reddedileceğinin açıkça belirtilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin 18.06.2020 tarihli duruşmasında, kesin süreye ilişkin olarak davacı vekili huzurunda ara kararda yapılacak işlerin teker teker belirtildiği ve verilen kesin süre içerisinde harç ve masrafların yatırılmadığı takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacı vekilinin yüzüne karşı ihtar edildiği; ancak davacı vekilinin belirlenen kesin süre içerisinde harç ve masrafları yatırmadığı ve 26.11.2020 tarihli celsede davacının bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığına dair karar verilerek süresinde avans yatırılmadığından delil ileri sürülmemiş gibi davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu, bu hususta davacının istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediği, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazda imar uygulaması yapıldığının davalı idare tarafından ileri sürülmesi üzerine alınan keşif kararının icrası için belirlenen delil avansının ödenmesi hususunda ispat yükünün davacıya ait olup olmadığına ve verilen sürenin usulüne uygun olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi şöyledir:

"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

5. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

6. 6100 sayılı Kanun'un 94 üncü maddesi şöyledir:

“(1)Kanunun belirlediği süreler kesindir. (2)(Değişik:22/7/2020-7251/6 md.) Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. (3) Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.”

7. 6100 sayılı Kanun'un 324 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

“Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.

Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/529 Esas, 2018/355 Karar sayılı ilk kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı idareler vekillerince istinaf edildiği ve davalı ... Başkanlığının 11.09.2019 havale tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazda 21.11.2018 tarih ve 3823 sayılı Encümen kararı ile yapılan imar uygulaması sonucu dava konusu taşınmazda bulunan davacı hissesinin aynı mahalle 5015 ada 9 parsel sayılı taşınmaza şuyulandırıldığını ve bu durum dikkate alınarak karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesini talep etmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak taşınmazın şuyulandırıldığı 5015 ada 9 parsel sayılı taşınmazda keşif yapılarak, zeminde 3119 ada 12 parsel ile çakışıp çakışmadığı ve çakışmadığının anlaşılması halinde davalı idarelerin el atmasının bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davacı vekilinin hazır bulunduğu 18.06.2020 tarihli ilk celsede mahallinde 5015 ada 9 parsel sayılı taşınmaz için 21.09.2020 günü keşif icrası ile toplam 1.784,90 TL'nin davacı tarafça iki haftalık kesin süre içerisinde mahkeme veznesine depo edilmesine, yasal süresi içerisinde keşif harç ve masrafları yatırılmadığı takdirde davacının bu talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verileceğine dair ihtarat yapıldığı, davacının verilen kesin süre içerisinde delil avansını depo etmemesi nedeniyle bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına dair ara karar sonrası, davanın ispatlanabilmesi için keşif deliline muhtaç olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

3. 6100 sayılı Kanun’da öngörülen süreler, nitelikleri bakımından, taraflar için konulmuş süreler ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Taraflar için konulmuş süreler, kanunda belirtilen süreler ve hâkim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Kanunda belirtilen süreler, kanun tarafından öngörülmüş sürelerdir (Cevap süresi, temyiz süresi gibi). Bu süreler kesindir ve bir işlemin kanunî süresi içinde yapılıp yapılmadığı, mahkemece resen gözetilir. Başka bir ifadeyle, kanunî süreler hak düşürücü niteliktedir (Kuru/Aydın, s. 613). Hâkimin tespit ettiği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hâkim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, 6100 sayılı Kanun’un 90 ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir 6100 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesi ile 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 163 üncü maddesi uyarınca mahkemece kesin süreye ilişkin ara kararda; yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her bir iş için ne miktar ücret yatırılacağının hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, özellikle tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukukî sonucun açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut delillere göre karar verilip, gerektiğinde ret kararı verilebileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.

4. İlk Derece Mahkemesince, davasını ispat ile yükümlü olan davacının keşif avansını yatırmayarak keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına ve davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiş olup, davacı taraf dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından beton ve asfalt dökülerek otopark haline getirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı iddiasına dayanarak dava açmış, davalı idare ise dava konusu taşınmazda imar uygulaması yapıldığını ve davanın konusuz kaldığını savunmuştur. Davalı tarafın bu savunmaları karşısında ispat yükü yer değiştirmiş olup davacı üzerinde bulunan ispat külfeti davalı idareye geçmiştir. Mahkemece ispata ilişkin kuralların hatalı değerlendirilmesi neticesi ispat yükü altında bulunmayan davacının keşif avansını kesin süre içinde yatırmadığı ve böylece davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

5. Kabule göre de;

a)Delil avansının yatırılması yönündeki ara karar incelendiğinde, kesin süre içinde delil avansının yatırılmaması halinde öncelikle, 6100 sayılı Kanun’un 324 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca diğer tarafa bu avansı yatırması için süre verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmadığı gibi, delil avansının yatırılmaması halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ihtarı ile yetinilmesi ve açıkça, mevcut delillere göre karar verilip gerektiğinde ret kararı verilebileceğinin ihtar edilmemesi nedeniyle ihtar usulüne uygun değildir.

b) Karar tarihi yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca maddi tazminat istemli davanın tamamen reddi halinde maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.