Logo

5. Hukuk Dairesi2022/10740 E. 2022/19049 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı ve usulüne uygun bir yargılama yapılıp yapılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Emsal satış bedellerinin aritmetik ortalaması alınarak değer biçilmesi, dava konusu ve emsal taşınmazların imar durumu, konumu ve vergi değerleri gibi hususların yeterince incelenmemesi, usuli kazanılmış hak ilkesine aykırılık ve mirasçıların davaya dahil edilmemesi gibi eksiklikler nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

- K A R A R -

Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.

Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;

1-Kamulaştırma Kanunu'nun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin birinci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.

Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.

Bilirkişi kurulunca emsal alınan taşınmazların, satışına ilişkin akit tablosu Tapu Müdürlüğünden, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların 2011 yılında, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazın ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibarıyla fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi yoksa imar planına dahil olmakla birlikte, olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmadığı gibi;

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; emsal satış bedellerinin aritmetik ortalaması alınmak suretiyle değer biçilmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması mümkün değildir.

Bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığının ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak ve karşılaştırma yapılmak suretiyle değerinin belirlenebilmesi için oluşturulacak yeni bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,

2) Bozma öncesinde kararı davalıların temyiz etmediği anlaşıldığından, usuli kazanılmış hak ilkesine aykırı olarak ilk kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden fazla bedele hükmedilmesi,

3) Dosyadaki bilgi ve belgelerden yargılama sırasında davalı Hafife Özmen’in 29.05.2020 tarihinde vefat ettiği ancak adı geçen davalının mirasçılarının usulüne uygun olarak tespit edilmediği anlaşılmakla mahkemece ilgililerinden adı geçen tapu maliki murislerinin veraset ilamları aldırılıp veraset ilamlarına göre mirasçıların davaya dahil edip taraf teşkili sağlanarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir.

Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 22.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.