"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Muğla ili, ... ilçesi, ... köyü 875 parsel sayılı taşınmazın 4.052 m²lik kısmının tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın hukuka aykırı olduğunu, davanın Hazineye ihbar edilmesini, dava konusu taşınmaz üzerinde 10-40 yaş arasında tam kapalı kızılçam ormanı olduğu dikkate alındığında davacının bu yeri alırken orman olduğunu düşünmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.07.2012 tarihli ve 2012/15 Esas, 2012/170 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.07.2012 tarihli ve 2012/15 Esas, 2012/170 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 12.03.2013 tarihli ve 2012/25928 Esas, 2013/4202 Karar sayılı kararı ile Devletin sorumluluğuna ilişkin uygun illiyet bağı ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kusursuz sorumluluk ilkelerine dayanan zararın tazminine ilişkin koşullar oluştuğundan, öncelikle bu tür davalarda asıl sorumlunun, Devlet olduğu kabul edilip, Hazine davaya dahil edildikten sonra, işin esasına girilerek talep hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.05.2015 tarihli ve 2014/25 Esas, 2015/200 Karar sayılı kararı ile davanın davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulüne ve ıslah dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak 49.897,93 TL bedelin davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.05.2015 tarihli ve 2014/25 Esas, 2015/200 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 30.03.2017 tarihli ve 2015/10922 Esas, 2017/2671 Karar sayılı kararı ile bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı halde bozma sonrasında verilen ıslah dilekçesine değer verilerek işin esası hakkında hüküm kurulması, davacının zararının Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/23 Esas, 2010/186 Karar sayılı kararının kesinleştiği 20.04.2011 tarihinde oluştuğu dikkate alınarak mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekirken dava tarihinin değerlendirme tarihi olarak kabul edilmesi ve çekişmeli taşınmazın üzerinde çam ağaçlarının bulunduğu, bölgede zeytin ve badem yetiştiriciliğinin yapıldığı açıklanıp zeytin ve badem geliri üzerinden net zirai gelir yöntemiyle tazminatın belirlendiği, çekişmeli taşınmaz üzerinde kapalılık tesis edecek şekilde badem ve zeytin ağaçları bulunmadığı hâlde anılan kesimin arazi niteliği itibarıyla çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp net gelir metodu ile gerçek değerinin tespit edilmesi gerekirken badem ve zeytin geliri üzerinden belirlenen tazminata hükmedilmesinin doğru görülmediği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.03.2018 tarihli ve 2017/103 Esas, 2018/75 Karar sayılı kararı ile davanın davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulüne ve dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL bedelin davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.03.2018 tarihli ve 2017/103 Esas, 2018/75 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 25.03.2021 tarihli ve 2020/8062 Esas, 2021/4117 Karar sayılı kararı ile dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak davanın tam kabulüne karar verildiği hâlde, davalı Hazine yönünden davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulması, davacı tarafın fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi, reddedilen kısım yönünden davalı Hazine lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin kabul ve ret oranı gözetilerek bir kısmının davacı üzerinde bırakılması, değerlendirme tarihi ve davacının talebi dikkate alınarak, hüküm altına alınan alacağa 20.04.2011 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği düşünülmeden, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi ve 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 177 nci maddesinin ikinci fıkrası ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması hâlinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı ve bu durumun usulî kazanılmış hakkın istisnası niteliğinde olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Dördüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulüne ve ıslah dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak 49.897,93 TL bedelin davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminat miktarının çok yüksek olduğunu ve Devletin kusursuz sorumluluğu şartlarının gerçekleşmediğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesi.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.