"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilip enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın, pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tahsili istemine ikişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Şanlıurfa ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 245 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilip enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın, pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tahsili talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın süresi içerisinde açılmadığını, husumet sıfatının belirlenmesi gerektiğini, talep edilen tazminatın gerçek değerinin üstünde olduğunu, el koyma tarihindeki niteliklerine göre değerinin belirlenmesi gerektiğini, bedel karşılığından irtifak hakkı tesisi ve mülkiyet tescili gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırmasız el atma tazminat bedelinin tespiti ile bu bedelin davacı tarafa ödenmesine, pilon yerine ilişkin davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tesciline ve davalı idare adına irtifak hakkı tesisine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. ... Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece yapılan inceleme sonucunda, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 09.09.2013 gününde 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun mahal olup olmadığı, en yakın yerleşim birimlerine, kamu kurum ve kuruluşlarına olan uzaklığının ne olduğu hususları Belediye Başkanlığından sorulup, alınacak yazı cevabına göre taşınmazın vasfı belirlendikten sonra taşınmazın niteliğine göre oluşturulacak bilirkişi eşliğinde mahallinde keşif yapılarak taşınmazın vasfı belirlenerek hüküm kurulması gerekirken bu yönteme uyulmadan değer takdir edildiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Birinci Karar
... Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece yapılan inceleme sonucunda, davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olmadığını, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile dava konusu taşınmaz ve emsal alınan taşınmaz kadastral parsel olduğu halde emsal incelemesi sonucu bulunan bedelden düzenleme ortaklık payı oranı düşülmek suretiyle değer biçilen rapora göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
... Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
... Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazdan %40 düzenleme ortaklık payı payı düşülmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, benzer dosyalarda düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmadığını ileri sürmüştür.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arazi vasfında olup bilirkişi heyetince değer kaybı hesaplanırken objektif kıstaslar göz önüne alınmadan yüksek oranda değer kaybı hesaplandığını, taşınmazın el koyma tarihindeki niteliklerinin hesaplamaya esas alınması gerektiğini, taşınmaz üzerinde yer alan yapıların el atmadan önce mi sonra mı yapıldığının tespiti yapılmadan hesaplamaya dahil edildiğini, tek bir vekil ile temsil edilmiş olan davacılar lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmiş olmasının doğru olmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına, davacıdan peşin alınan temyiz karar harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.