Logo

5. Hukuk Dairesi2022/11308 E. 2023/1711 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmazların tapu kaydının hukuki geçerliliğini yitirmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazların kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının hukuki geçerliliğini yitirmesi ve maliklerin taşınmazdan yararlanma ve tasarruf etme imkanlarının kalması sebebiyle oluşan zararın, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmin edilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların murisine ait Hatay ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 768 ve 769 parsel sayılı taşınmazların kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, mülkiyetinin tasarrufunun mümkün olmadığını belirterek davacıların uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davaya konu parsellerin tapu kayıtlarının, krokilerinin, tapulama tutanaklarının getirtilmesinin gerektiğini, dava konusu yerlerin ne zaman kıyı kenar çizgisi içerisine alındığının tespitinin gerektiğini, bu sürenin on yılı geçmiş olması hâlinde davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, bedelin kabulünün mümkün olmadığını, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan yerlerin yasa gereği özel mülkiyete konu olmayıp devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararları düzenlediğini, somut olayda böyle bir hususun bulunmadığını, davacıların hâlen tapu maliki olduklarını, dava açmakta hukukî yararlarının olmadığını, ortada uygun illiyet bağının bulunmadığını, davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'ndan kaynaklanan haksız fiilin bir türü olup anılan Kanun'da azami zamanaşımının 10 yıl ile sınırlandırıldığını, dosya kapsamında bulunan raporlardaki kendileri aleyhine hiçbir hususu kabul etmediklerini, kamu düzeni yönünden eksiklik ve hataların resen nazara alınması gerektiğini, kendilerinin husumet ehliyeti bulunmadığını, davada yasal hasım konumunda bulunduklarından aleyhlerine yargılama gideri ve vekâlet ücreti yüklenemeyeceğini belirterek yerel mahkeme kararının itirazları doğrultusunda kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, eldeki dava 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6 ncı maddesinden kaynaklanan kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili olarak nitelendirilmek suretiyle davacılara ait taşınmazların kıyı-kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapunun hukukî geçerliliğini yitirdiği, taşınmazdan yararlanma ve tasarruf etme imkânının kalmadığı ve mülkiyet hakkının kısıtlandığı, bu hususun taşınmazın aynına ilişkin olduğu, tüm bu nedenlerle dava konusu taşınmazlara fiilen el atıldığı, davacıların kamulaştırmasız el atma hükümlerine göre taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerlerini istemekte haklı oldukları, duruşma sürecinin yansıtan tutanaklar, kararın dayandığı deliller ile kanunî sebepler ve gerekçe içeriğine göre, davanın esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı tarafın yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; husumetin hatalı yöneltildiğini, davada yasal hasım olarak yer almaları bir an için düşünülse bile davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri için vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, emsal karşılaştırmasının hatalı yapıldığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin koşullarının oluşmadığını, 6098 sayılı Kanun'un 44 üncü maddesinin gözetilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davacılar murisi, dava konusu ... Mahallesi 768 ve 769 parsel sayılı, 652 m² ve 630 m² yüzölçümlü taşınmazları satın alma yoluyla edinmiştir. Hatay Valiliği ... Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün 06.10.2017 tarihli ve 8132 sayılı, 28.07.2022 tarihli ve 4205529 sayılı yazıları eklerinden dava konusu taşınmazların onaylı kıyı kenar çizgisinde kaldığı anlaşılmıştır.

3. Dava konusu taşınmazların hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamındaki belediye yazı cevaplarına göre arsa olarak kabul edilmesi doğru olduğu gibi, emsal karşılaştırması yapılarak yöntemine uygun değer biçilmesinde ve dava konusu taşınmazların belirlenen gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Dava, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkin olup, Bölge Adliye Mahkemesince kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat olarak nitelendirilerek karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı Hazine vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile sonucu itibarıyla doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.