"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerine ait Adana ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 1375 ada 121 parsel sayılı taşınmaza metro istasyonu durağı yapılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığını belirterek taşınmazın bedelinin el atıldığı 10.08.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konusu 348 m² yüzölçümlü taşınmazın 314,14 m²lik kısmının davalı ... tarafından kamulaştırma işlemi yapılarak belediye adına tescil edildiğini, davacı adına kayıtlı hissede kamulaştırma işlemi yapılmadığını, davacıya ait hisse üzerinde kamulaştırma şerhi bulunmadığını, kamulaştırmasız el atmanın söz konusu olmadığını, el atma tarihinden itibaren yasal faiz talep edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.12.2013 tarihli ve 2013/63 Esas, 2013/691 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 2.400,00 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 23.12.2013 tarihli ve 2013/63 Esas, 2013/691 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay Kapatılan 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; mahkemece tarafların vereceği ya da resen belirlenecek emsal kayıtlar tapu müdürlüğünden getirtildikten ve bunun imar parseli olup olmadığı da sorulup saptandıktan sonra incelenen emsal, imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18 inci maddesinin ikinci fıkrası gözetilerek, düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerektiği de dikkate alınmalı, ayrıca dava konusu taşınmaz ile emsalin 2013 yılı itibarıyla emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin ilgili belediye başkanlığından getirtilip karşılaştırılarak değerlendirmeye esas alınan oranlar fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişkinin giderilmiş olması gerekir. Satış akit tablosunun incelenmesinden, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda somut emsal olarak incelenen ... Mahallesi 2939 ada 31 parsel sayılı taşınmazın 14.08.1997 tarihli satışının esas alındığı, Adana gibi gelişmiş ve taşınmaz alım satımının çok olduğu bir ilde uygun emsal bulunamayacağı kabul edilemeyeceğinden eski tarihli ve dava konusu taşınmazla farklı semtte bulunan bu emsalin seçilmiş olması ve buna göre değerlendirme yapılması isabetli görülmemiştir. Bu nedenle; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve yukarıda belirtilen eksikliklerin tamamlanmasından sonra ek bilirkişi raporu alınıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3.Davalının temyiz dilekçesinde dava konusu taşınmaz üzerinde bulunduğunu belirttiği tek katlı bina ve müştemilatıyla ilgili olarak dosya içinde bulunan Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığının 05.12.2007 tarihli pazarlık protokolünün onayı ve ödenmesi hakkındaki encümen kararında dava konusu taşınmazın arsa bedelinin yanında, 98 m² yüzölçümlü binanın da değerinin hesaplanması suretiyle maliklere toplamda 43.000,00 TL teklif edildiği anlaşıldığından, dosyadaki bu belgeler ve davacının iddiası doğrultusunda taşınmaz üzerinde el koyma tarihinde bina bulunup bulunmadığı, davacının bina üzerinde hak sahibi olup olmadığı araştırılmaksızın yalnızca arsa bedeline hükmedilmesi, dosyadaki bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmaza 2008 yılında el konulduğu anlaşıldığından, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen geçici 6 ncı maddesinin on ikinci ve on üçüncü fıkraları 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli, 2013/95 Esas ve 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edildiğinden; 04.11.1983 tarihinden sonra el konulan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle açılan davalarda, mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 01.06.2017 tarihli ve 2016/464 Esas, 2017/303 Karar sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulü ile 7.173,21 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 01.06.2017 tarihli ve 2016/464 Esas, 2017/303 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin biçilmesinde ve alınan rapor uyarınca bedelinin tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan 3-A sınıfı, 99,00 m² alanlı yapıya değerlendirme tarihi olan 2013 yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan yapı yaklaşık maliyetleri birim fiyatları esas alınmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, 2007 yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan yapı yaklaşık maliyetleri birim fiyatları esas alınarak aza hükmedilmesi, dava konusu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptaline karar verilmesi gerekirken maddi hata sonucu davalı adına olan tapu kaydının iptaline karar verilmesi, nedeniyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemesince İkinci Bozmaya Karşı Verilen Karar
Mahkemenin 19.01.2021 tarihli ve 2020/66 Esas, 2021/38 Karar sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulü ile 3.260,28 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin 19.01.2021 tarihli ve 2020/66 Esas, 2021/38 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; mahkemece 22.06.2021 tarihli ek karar ile hükmün kabul edilen miktar ve değeri itibarıyla davalı idare yönünden kesin olduğu gerekçesiyle davalı idare vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiş, bu ek karar, davalı idare vekilince süresi içerisinde temyiz edilmiş olup usul ve yasaya uygun olan temyiz talebinin reddine dair ek kararın onanmasına karar verildikten sonra davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede, Mahkemece bozma öncesi, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapıda davacının 1/7 oranında malik olduğunun kabulü ile karar verildiği ve bu hususun bozma konusu yapılmadığı anlaşıldığından bozmadan sonra alınan rapor uyarınca davacı lehine zemin ve yapı bedeli olarak toplam 8.637,00 TL kamulaştırmasız el atma bedeline hükmedilmesi gerektiği halde, bozma sonrası davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilerek daha düşük bedele hükmedilmesi nedeniyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkmenin Üçüncü Bozma Üzerine Verdiği Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın kısmen kabulü ile 8.637,00 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; her bozma sonrası hükmedilen bedelin arttığını, itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının tapudaki payının esas alınması gerektiğini, pazarlık protokolünü imzalayanlar arasında davacının da bulunması dikkate alınarak anlaşmaya uygun davranmayarak davanın açılmasına sebebiyet veren davacıya yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin yüklenmesi gerektiğini, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, bina bedelinin 2007 yılı itibarıyla belirlenmesini ve daha yüksek oranda yıpranma payı uygulanması gerektiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki davacılar ile davalı idareler arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan haciz şerhinin hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrası da gözetilerek davalı idare lehine 5.100,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde 3.260,28 TL vekâlet ücretine karar verilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davalı idare vekilinin temyiz itirazları kısmen kabulü ile; Mahkemenin gerekçeli kararının hüküm fıkrasının; ayrı bir bendi olarak “Dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan haciz şerhinin hükmedilen bedele yansıtılmasına,” cümlesinin eklenmesi ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan “3.260,28” sayısının hükümden çıkartılarak yerine “5.100,00” sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına,
22.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.