"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili ile ihbar olunan ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ihbar olunan vekilinin istinaf başvurusunun istinaf hakkı bulunmadığı gerekçesiyle reddine, davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili ile ihbar olunan ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
İhbar olunan ... vekilinin temyiz hakkı bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı ... vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 301 parsel sayılı taşınmaza fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; uzlaşma dava şartının yerine getirilmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, imar düzenlemesi gereği düzenleme ortaklık payı olarak yapılan kesintinin dava konusu edilemeyeceğini, davalı idareye husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve dava konusu taşınmazda tapu maliki muristen intikal edecek payın tapusunun iptali ve yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ile ihbar olunan ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın büyük bir kısmının .... Caddesinde kalmakta olup bu caddenin 17 metre genişliğinde ve ana arter niteliğinde olması nedeniyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının sorumluluğunda olduğunu, davanın husumetten reddi gerektiğini, belirlenen metrekare birim bedelinin yüksek olduğunu, imar düzenlemesi gereği düzenleme ortaklık payı olarak yapılan kesintinin dava konusu edilemeyeceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. İhbar olunan ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, dava konusu taşınmazda yapılan 25 numaralı imar planının ... Belediyesi tarafından onaylandığını ve davanın husumetten reddi gerektiğini, gerekçeli kararın tebliğine ilişkin tebligat evrakında müvekkil idarenin dahili davalı olarak gösterilmiş olmasına rağmen gerekçeli karar başlığında ihbar olunan sıfatına haiz olduğunu, bu durum ilâmın icrasında belirsizliğe neden olacağından düzeltilmesi gerektiğini, birden fazla davalı bulunduğu hâlde bedelin hangi davalıdan ne oranda tahsil edileceğinin açıkça belirtilmediğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 4500 m² yüzölçümlü taşınmazın tapuda malikleri adına yaşamaya devam ettiği, taşınmazda yola giden alan olarak ayrılan bölümün fiilen yol altında kaldığı ve 25 No.lu parselasyon planı uyarınca uygulamaya alınarak uygulama sonucu kesinleşerek tapuya tescilin yapıldığı tarih itibariyle zayiat ya da düzenleme ortaklık payı adı altında yapılan kesintilerin yasal dayanağı kalmadığı gibi 301 parsel sayılı taşınmazda yapılan kesintinin zayiat adı altında değil yola terk olarak ayrıldığı kabul edilerek arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, aynı bölgeden geçen dosyalarla uyumlu olarak metrekare birim bedelinin belirlendiği gerekçesiyle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ile ihbar olunan ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. İhbar olunan ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca idarî yargı görevli olduğundan davanın görev yönünden reddi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak yapılan kesintinin niteliği ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, el atılan taşınmazın değerinin belirlenmesi ve bedelinin hangi idareden tahsil edileceğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un "Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti" kenar başlıklı geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları.
3. 09.07.1956 tarihinde kabul edilen ve 17.01.1957 tarihinde yürürlüğe giren 6785 sayılı İmar Kanunu’nun 42 nci maddesi ve bu maddenin iptaline dair Anayasa Mahkemesinin 22.11.1963 tarihli ve 1963/65-278 sayılı kararı ile 20.07.1972 tarihli ve 14251 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 1605 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazın 25 No.lu plan ile imar uygulamasına alındığı, ilk senet yüzölçümü 18.000 m² iken 4.500 m²lik kısmının ada dağıtım cetvelinde yola terk olarak ayrılıp kalan 13.500 m²lik kısmının imar adalarına tahsis edildiği, yola terk olarak ayrılan bölümün tapuda malikleri adına yaşamaya devam ettiği, dava konusu taşınmazın tapu kaydına 06.02.1967 tarihinde 25 No.lu imar planına tabi olduğu şerhinin ve 06.04.1967 tarihinde 25 No.lu imar planına göre yola gideceği şerhinin işlendiği, dava konusu 4500 m²lik kısmının fiilen yol olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.
İmar uygulaması sonucu tapuya tescillerin yapıldığı 1967 yılı itibarıyla, 6785 sayılı İmar Kanunu'nun 42 nci maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 22.11.1963 tarihli ve 1963/65-278 sayılı kararı ile iptal edildiği ve bu kararın 14.01.1964/11606 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, meri 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci madde benzeri düzenlemeyi içeren 1605 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemenin yürürlüğe girdiği 11.07.1972 tarihine kadar zayiat ya da düzenleme ortaklık payı adı altında yapılan kesintilerin yasal dayanağının kalmadığı, ayrıca taşınmazda yapılan kesintilerin ada dağıtım cetvelinde zayiat adı altında değil, yola terk olarak ayrıldığı da dikkate alınarak dava konusu taşınmazın bedeline hükmedilmesi yerindedir.
3. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. ..., İlk Derece Mahkemesi karar başlığında da belirtildiği üzere ihbar olunan olarak davada yer aldığı hâlde, infazda tereddüt uyandıracak şekilde Bölge Adliye Mahkemesi karar başlığında dahili davalı olarak gösterilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. İhbar Olunan ... Vekilinin Temyizi Yönünden
İhbar olunan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının temyiz hakkı bulunmadığından temyiz dilekçesinin REDDİNE,
B. Davalı İdare Temyizi Yönünden
1. Davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının karar başlığında yer alan “dahili davalı” ibaresi çıkartılarak yerine “ihbar olunan” ibaresi yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde ihbar olunan ... ile davalı ... Başkanlığına iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.