Logo

5. Hukuk Dairesi2022/11810 E. 2023/2093 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan dava sonucunda, taşınmazın bedelinin tespiti ve davacıya ödenmesi gerekirken, mahkemece davanın kısmen kabulü ile talep edilen bedelin eksik hüküm altına alınması uyuşmazlığına ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutulduğu ve ıslah da yapıldığı gözetilerek, mahkemece hüküm altına alınan bedelin düzeltilerek artırılmasına ve kararın bu şekilde onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı idare istinaf isteminin esastan reddine, davalı idare istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Erzurum ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 5552 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı halde fiilen kullanıldığını bu nedenle taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar planında park alanına isabet ettiğinden müvekkil kurumun 06.11.2017 tarihli ve 2017/104 meclis kararı ile 5 yıllık kamulaştırma programına alındığını, görevli yargı yerinin adli yargı olmayıp idari yargı olduğunu davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden ve ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen davacı payının tapusunun iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerinin istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu tazminatın tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar planında park alanına isabet etmesi nedeni ile 06.11.2017 tarihinde 5 yıllık kamulaştırma programına alındığını ve bu sürenin henüz dolmadığını, bu nedenle hak düşürücü süreden davanın reddinin gerektiğini, idarece sahiplenme amacı ile taşınmaza fiili el koyma yapılmadığını ve el atma şartlarının oluşmadığını, düzenleme ortaklık payı hususunda araştırma yapılması gerektiğini, düzenleme ortaklık payı ile bedel ödenmeksizin taşınmazın bir kısmını edinme imkanı olduğunu, taşınmazın belirlenen m² birim fiyatının fahiş olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırılması yoluyla değerinin tespit edilmesinin ve belirlenen bedellerin davalı idareden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta davalı idare vekillerinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini, mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı istinaf isteminin esastan reddi ile davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmadığı anlaşıldığından taleple bağlı kalınarak bedel tespiti yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunu, usuli şartların yerine getirildiğini, mahkemece talebin haklı görüldüğü halde ıslah talebinin reddi ile kısmen kabul kararı verilmesinin hatalı olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; sahiplenme kastı ile fiilen el atmanın olmadığını, metrekare bedelinin yüksek belirlendiğini hükme esas alınan raporun yetersiz olduğunu tespit edilen bedelin fahiş olduğunu, ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dava konusu Erzurum ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 5552 ada 4 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesine ve alınan rapor uyarınca belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

3. Buna karşın, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava açıldığı ve ıslah edilen bedel harçlandırıldığından ıslah edilen bedelin tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutulmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak dava dilekçesinde talep edilen miktarla bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar vermesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idarenin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının;

a) (1) numaralı bendinde yer alan "173.994,05" sayısının çıkartılmasına, yerine "215.600,00" sayısının yazılmasına,

b) (3) numaralı bendinin tamamen çıkarılarak yerine "Alınması gerekli 14.727,63 TL karar ve ilam harcından, 35,90 TL peşin harç ve 2.935,48 TL tamamlama harcı ile 710,53 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan 11.045,72 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına" cümlesinin yazılmasına,

c) (5) numaralı bendinin tamamen çıkarılarak yerine "Davacı tarafça yapılan yargılama gideri toplamı olan 1.669,75 TL ve keşif harcı olarak yatırılan 419,90 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine" cümlesinin yazılmasına,

d) (6) numaralı bendinde yer alan "20479,53" sayısının çıkartılmasına, yerine "23.542,00" sayısının yazılmasına,

e) (7) numaralı bendinin hükümden tamamen çıkarılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine, davalı idareden aşağıda kalan harcın alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.