"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 760 parsel numaralı taşınmazın hissedarı olduğunu, davalı idarenin dava konusu taşınmaza yol yaparak fiilen el attığını ileri sürerek, taşınmazın bedelinin faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, dava açma şartlarının araştırılıp dava açma şartı yoksa reddini talep ettiklerini, davaya konu parselin bulunduğu yolun ana arter konumunda olup sorumluluğunun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında olduğunu, husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.09.2013 tarihli ve 2013/187 Esas, 2013/40 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazın yargılama aşamasında 16.04.2013 tarihli ve 853 sayılı encümen kararıyla 3194 sayılı İmar Kanunu'nun (3194 sayılı Kanun) 18 inci maddesi gereğince imar uygulaması gördüğü, davacıya 330 ada 8 ve 435 ada 7 parsel sayılı taşınmazlardan pay tahsis edildiği ve davacı adına yeni tapu kayıtlarının oluştuğu, dava konusu 330 ada 8 ve 435 ada 7 sayılı parseller yönünden tapu kayıtlarının zemine uygulanıp, imar uygulaması öncesindeki taşınmazlar ile aynı yerde kalıp kalmadıkları tespit edildikten sonra, imar planındaki özgülenme durumları ile davalı idarece el atılıp atılmadığı araştırılarak, bu konuda ek rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmından sonra imar planının iptaline ilişkin idare mahkemesinde açılan davada verilen karar Danıştay tarafından onanıp kesinleştiğinden değerlendirilmesi gereken bir imar planı bulunmadığından bozma ilâmından önce alınan rapor doğrultusunda davanın kabulüne, bedeline hükmedilen davacılar paylarının iptali ile davalı idare adına tesciline yol olarak terkinine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; el atılan alanın %45 oranındaki düzenleme ortaklık payı kapsamında kaldığının tespit edilmesi hâlinde tazminat hakkının doğmayacağını, 3194 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikle uyuşmazlığın idareye başvuru ile çözümlenmesinin yasal zorunluluk olduğunu, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) geçici 6 ncı maddesi uyarınca imar uygulamasından doğan davalar ve ipotekle teminat altına alınan alacaklarla ilgili olarak Yurt içi Üretici fiyat endeksi uygulanarak belirlenen bedelin ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun ve resen belirlenecek nedenlerle kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki davacılar ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun’un Ek-1 inci maddesi şöyledir: “(Ek: 20.08.2016-6745/33 md.) Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. (İptal: Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 tarihli ve E.: 2016/181 K.: 2018/111 sayılı Kararı ile) (Ek cümle: 16.11.2022-7421/3 md.) Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikler tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar, adlî yargıda görülür."
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davacının 4/9 oranında hissedar olduğu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 760 parsel sayılı taşınmazı da kapsayan alanda 23.07.2013 tarihli ve 1160 sayılı ... Belediyesi Encümeni kararı ile yapılan imar uygulamasının iptali istemine ilişkin açılan davanın yargılaması sonucu İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 2014/25 Esas, 2015/334 Karar sayılı kararı ile “...dava konusu işlemin iptaline ..” karar verildiği, verilen kararın Danıştay 6. Dairesinin 30.03.2017 tarihli ve 2015/5188 Esas, 2017/2160 Karar sayılı kararı ile bozulması sonrası İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 2017/2118 Esas, 2018/570 Karar sayılı kararı ile “davanın reddine” dair verilen kararın, Danıştay 6. Dairesinin 2018/9423 Esas, 2021/5072 Karar sayılı ilâmı ile onanmasına karar verildiği, verilen kararın 08.09.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
3. Bu durumda bozmaya uyulduğu ve imar planının iptaline ilişkin idare mahkemesinde açılan davanın reddine dair kararın kesinleştiği gözetildiğinde, bozma ilâmı doğrultusunda karar verilmesi gerekirken idare mahkemesince imar planının iptal edildiği gerekçesiyle bozma ilamından önce alınan bilirkişi raporu doğrultusunda eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararının BOZULMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.