Logo

5. Hukuk Dairesi2022/11957 E. 2023/92 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı idarenin, kamulaştırılan irtifak hakkı bedelinin tespiti ve irtifak hakkının kendi adına tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesinin uygun olduğu, bilirkişi raporunda belirlenen bedelin emsal dosyalarla uyumlu olduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları gözetilerek davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ile irtifak hakkının davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararında kararının kesin olduğu belirtilmiş ise de 15.04.2022 tarihli ve 31810 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/34 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin "Kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin" davalar yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği gözetildiğinde, temyiz kanun yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi içinde aynı hususun uygulanması gerektiğinden;

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin kararının kesin olduğuna ilişkin kısmının kaldırılmasına karar verildikten sonra; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Şeyhsinan Mahallesi 521 ada 22 parsel sayılı taşınmazda kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve irtifak hakkının davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili tarafından süresi içinde cevap dilekçesi verilmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin; idarenin Kıymet Takdir Komisyonu tarafından belirlenen kısmının hükmün kesinleşmesi beklenmeksizin davalı tarafa ödenmesine, geri kalan miktarın ise karar kesinleştiğinde davalı tarafa ödenmek üzere bankada üçer aylık vadeli hesapta tutulmasına, dava konusu irtifak hakkının davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı idare; irtifak alanının 1.999,99 m² olması gerekirken 1.999,94 m² yazıldığını, faiz hesaplamasının hatalı yapıldığını ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda kapitalizasyon faizi oranı, objektif değer artışı oranı ve irtifak hakkı nedeniyle belirlenen değer düşüklüğü oranının yüksek olduğu ve idareleri lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmaza olduğu gibi kullanılması hâlinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinin doğru olduğunu, ancak irtifak alanı 1.999,99 m² olması gerekirken 1.999,94 m² yazılması hatalı olduğundan ve 7139 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesiyle 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin değiştirilen sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesi, 27.11.2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğinden üçer aylık vadeli hesaba bloke edilen ve karar kesinleştiğinde ödenmesine karar verilen kamulaştırma bedelinin işlemiş nemalarıyla birlikte davalıya derhâl ödenmesi gerektiğinden bahisle 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde; mahkemece tapuya tescil edilen irtifak hakkı 1.999,94 m² olarak kabulü ile hesaplama yapıldığı hâlde davacı idare lehine oluşan usûlî kazanılmış hak ihlâl edilmek suretiyle fazla bedele hükmedildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kapitalizasyon faizi oranı ile objektif değer artışı oranının ve irtifak hakkı nedeniyle belirlenen değer düşüklüğü oranının yüksek olduğu ve idareleri lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazdan geçen irtifak hakkının kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ve 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve aynı maddenin son bendi uyarınca taşınmazın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve irtifak hakkına konu olan 1.999,99 metrekare yüzölçümlü bölüm dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesi uygundur.

3.Bilirkişi kurulu raporunda belirlenen bedel dava konusu taşınmaza komşu, benzer özelikteki Dairemiz denetiminden geçen dosyalarda tespit edilen metrekare birim fiyatı ile uyumludur.

4.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi uygundur.

5.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usûl ve kanuna uygun olup davalı idare vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.