Logo

5. Hukuk Dairesi2022/12200 E. 2023/3439 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada zamanaşımı süresinin başlangıcı ve belirsiz alacak davası kuralları çerçevesinde ıslah yapılıp yapılmadığı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının iptaline ilişkin hükmün infazından önce taşınmazı satın alan davacı açısından tazminat davası açılmasına ilişkin zamanaşımı süresinin hükmün infaz tarihi olan 22.09.2006 tarihinde başlayacağı ve 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarının belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu, belirsiz alacak davasında zamanaşımının tüm dava için kesileceği ve 6100 sayılı Kanun'un 107. maddesinin ikinci fıkrası gereğince yapılacak artırımın ıslah olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile mera olarak sınırlandırılması ve özel sicile kayıt edilmesi suretiyle iptal edilmesi neticesi uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi kök 252 parsel sayılı taşınmazın tamamının ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/290 Esas, 1999/53 Karar sayılı kararı ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiği ve kararın 06.05.2000 tarihinde Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının işbu davanın davalıları arasında olan ...’tan taşınmazın 100/257 payını 07.02.2001 tarihinde satın aldığı, hükmün infazının 22.09.2006 tarihinde gerçekleştirildiği, satış tarihinde yukarıda belirtilen dava dosyası ile ilgili olarak tapu kaydında şerhin bulunmadığından tapu kaydına güvenerek aldığı taşınmazın tapusunun iptali nedeniyle uğradığı zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 inci maddesi ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca belirlenecek maddi tazminatın değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığından reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte olmadığını, davanın satın aldığı tapu malikine karşı açılması gerekirken Hazineye karşı açılmasının hatalı olduğundan husumetten reddi gerektiğini, faiz talebinin hukuka aykırı nitelikte olduğunu, emsal incelemesinin usul ve kanuna uygun olarak yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.07.2018 tarihli ve 2016/113 Esas, 2018/260 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, 311.284,05 TL'nin 22.09.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.04.2019 tarihli ve 2018/2823 Esas, 2019/1205 Karar sayılı kararı ile Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre zamanaşımı süresi mülkiyetin kaybedildiği ve tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlamakta olup somut olayda hükmün kesinleştiği 04.08.2000 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı ... vekili tarafından süresinde zamanaşımı definde bulunulduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiği ayrıca zamanaşımı süresinin 22.09.2006 tarihinden itibaren başladığı kabul edilse bile davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500,00 TL tazminatın davalı Hazineden tahsilini talep etmiş, sonradan harcını yatırmak suretiyle 14.07.2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davasını ıslah etmiş olup ıslah zamanaşımı süresinin de dolduğu kabul edilerek davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi kök 252 parsel sayılı taşınmazın tamamının ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/290 Esas, 1999/53 Karar sayılı kararı ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiği ve kararın 06.05.2000 tarihinde Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının işbu davanın davalıları arasında olan ...’tan taşınmazın 100/257 payını 07.02.2001 tarihinde satın aldığı, hükmün infazının 22.09.2006 tarihinde gerçekleştirildiği, satış tarihinde yukarıda belirtilen dava dosyası ile ilgili olarak tapu kaydında şerhin bulunmadığı anlaşılmış olup davacının, taşınmazın tamamının mera olarak sınırlandırılması ve özel sicile kayıt edilmesine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra fakat ilâmın infazından önce tapu kaydına güvenerek taşınmazı satın aldığı gözetildiğinde, davacı açısından tazminat davası açılmasına ilişkin zamanaşımı süresinin hükmün infaz tarihi olan 22.09.2006 tarihinde başlayacağı, bu itibarla; davanın, 04.05.2016 tarihinde açılmış olması nedeniyle on yıllık zamanaşımı süresi dolmadığı gibi, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan tazminat davaları, dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olup belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesileceği, davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırması mümkündür. 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi, artırılan bu bölüm yönünden zamanaşımının gerçekleştiğinden de söz edilemeyeceğinden davanın, zamanaşımı süresinin sona ermiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmına uygun şekilde davanın kabulüne duruşma yapılarak karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; tapu iptaline ilişkin karar kesinleşmekle birlikte zarar oluştuğunu, tapudan terkin edilmesi kurucu bir işlem değil izhari işlem niteliğinde olduğunu, zamanaşımı yönünden terkin tarihinin esas alınması talebi yerinde olmadığını, bu nedenle öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olması hukuken imkansız ve yok hükmünde olduğunu, tapu iptal kararının kesinleşme tarihi itibarıyla değerinin belirlenmesi gerektiğini, maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun çelişkili olarak düzenlendiğini belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi kök 252 parsel sayılı taşınmazın tamamının ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/290 Esas, 1999/53 Karar sayılı kararı ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiği ve kararın 06.05.2000 tarihinde Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının işbu davanın davalıları arasında olan ...’tan taşınmazın 100/257 payını 07.02.2001 tarihinde satın aldığı, hükmün infazının 22.09.2006 tarihinde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.

3. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.